Ve beklenen oldu.

Siyasi arenaya çekilen kariyer basamakları konusuna dair bir çift söz de Nagehan Alçı söyledi. Nagehan’sız  düğün olmaz tabii. Hele hele öğretmenlerin deliye döndüğü bir süreç orta yerde duruyorsa Alçı için bu durum düğün ve bayram edilecek bir olaydır. Neyse ki bir avukat gibi müdahil oldu ve sürecin kendisi için oluşturduğu bu fırsatı kaçırmadı. Sınavlarla köşeye sıkıştırılan ve yaz günleri daraltılan öğretmen topluluğu için Alçı önce ellerini ovuşturdu sonra da kalemini eline alıp oynatmaya başladı. Öğretmenin sinirini zıplatacak, tepesini attıracak tümceler döküldü kaleminden. Şaşırmadık... Şöyle ki:

Nagehan Alçı, daha evvel öğretmenlerin onurunu kıran ve gururları ile oynayan sözlerin sahibesi bir gazeteci...

Ayrıca dibine kadar siyasi bir tarafı var.  Kalem oynattığı her şey siyasallaşıyor. Öğretmenlerin sınavlara karşı tepkisinden alttan alta haz almadığı yazısında öğretmenleri, sözüm ona siyasallaşma noktasında dikkatli olmaya çağırmış olması da yaman bir çelişki...

Öğretmenlerin ekseriyeti onunla ilgili olumlu bir algıya sahip değil. Bu bilinen bir şey...

Hatta ona antipati besleyen büyük bir çoğunluk söz konusu... Bu da yeni bir vaziyet değil.

Keşke bu konuya hiç girmeseydi Nagehan Alçı... Bilinen şudur ki Alçı öğretmeni anlamak değil, alt etme derdinde... Bu esastan dolayıdır ki öğretmeni anlamak ve hissetmekten ırak oynuyor kalemi. Zaten malum yazısında da öğretmenlerin sınavlara karşı oluşunu anlamakta zorlandığını ifade etmiş.

Olayın bir başka boyutu da şudur ki kariyer basamaklarına olumlu bakan bir kısım öğretmen bile Alçı’nın bu konuya ilişkin yazısından sonra Nagehan Alçı'nın kariyer sınavlarına beslediği olumlu duygu ve düşüncelere muarız olacaktır kanısındayım. Alçı etki-tepkisi, öğretmen camiasında bu şekilde koşullanmış. Durum böyledir yani.

Öte yandan Alçı, yazısıyla hem siyasi kutuplaşmanın değirmenine su taşıyor hem de öğretmen camiasının sınavlara karşı oluşturduğu reaksiyonun daha da galeyana gelip nicel yönünü zenginleştiriyor. Ve sınava muarız öğretmenlerin adam toplamasına yardımcı oluyor aslında.

Anlaşıldığı üzere işler iyice sarpa sarıyor ve çığırından çıkıyor. Sürecin neticesi olan bu haliyle bile mevcut kariyer basamaklarının yürütülmesi çok zor... Yani bu uygulamanın üstüne tüy dikiliyor ha bire.

Daha saha sonuçları ile karşılaşmadık. Orası da ayrı bir dert olacak gibi... Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının birkaç kat daha ağır bir yükü ile rastlaşacağız. Bu durumda sürecin başında nasıl rast gele deriz. Diyemiyoruz işte...

Yukarıda belirttiğim üzere Alçı da Sayın Bakan gibi öğretmenlerin sınava karşı çıkmasını anlamlandırmakta zorlandığını ifade ediyor.

Halbuki öğretmenler bu sürecin içeriğine, yöntemine, usulüne, verilen mesajına, oluşan niyetine, meydana gelen algısına karşıdır.  Sınavlar ise öğretmenin sınıflandırılmasının önünü açan bu sürecin bir parçasıdır ve ona da bu yüzden karşıdır öğretmen camiası. Çünkü öğretmenler, gelişimleri için hazırlanan bu yolda kendilerini rahat ve özgür hissetmelidir. Ayrıyeten öğrendiklerini hür ve rahat süreçlerde düşünmeliler, deneyimlemeliler ve en önemlisi bundan haz almalılar. Öğretmen, zaten başarılı olduğu sınavlar silsilesi ile mesleği icra etme yetkisini haizdir. Bundan sonrası için yöntem sınav olamaz, olmamalı.  Nagehan Alçı, Habertürk’e sınavla mı girmiş? Sınava çok meraklı ise gazetecilik alanında da bunun uygulanması için yazılar yazsın.

İyi bilinsin ki öğretmen, bu sürecin maddi-manevi baskısının arasında kendisini yetiştiremez. Bir öğretmeni sürecin sonunda öğretmen kalırsa ezen, aşağılayan ve uzmanlığa geçenlerden ayırt eden böyle bir uygulama kesinlikle orta-uzun vadeli olamaz. Olsa olsa kısa vade için kurgulanmıştır. İdareliktir. Herkes bilir ki bu süreç bir yerde patlak verecektir. Süreç, herkesi yolda ve yaya bırakacaktır. Bunların olmaması, kariyer sisteminin rayında ve düzgün yürümesi içindir öğretmen camiasının bu çırpınışı.

Öğretmen, bu tarz ve şekilde geliştirilemez de yetiştiremez de...

Öğretmenin gelişmesi için doğru ve rayında gidebilecek orta ya da uzun vadeli bir süreç kurgulanmalı ve yapılandırılmalı, diyoruz.

Nagehan Alçı'ya ise bu işe girmemesini salık veriyoruz.

Nitekim sahadaki geri dönütler de bu cihettedir.

Nagehan Hanım, lütfen eğitim sahasına girmeyiniz!  Bu alandaki size dönük malum koşullanma, eğitim konularına objektif bakış açısının yok olmasına neden oluyor.

Son söz: Sınav baraj puanı değil, sınav kendisi düşsün.


Saygılarımla...