Yusuf Tekin'in Hızına Yetişemiyoruz
Sayın Yusuf Tekin, bakanlığa inanılmaz hızlı giriş yaptı.
Demek ki müsteşarlığı döneminde içinde kalanlar olmuş. Yani bir ukde, olup bitenler ve olacak olanlar...
İlk zamanlar "Öğretmenler Odası" uygulaması ile öğretmenler üzerinde olumlu bir imaj yaratmaya çalıştı.
Öğretmenlere dönük sarf edilmiş güzel sözleri de oldu.
Hatta bazı öğretmenlerin gönlünü alarak gönlünü çeldi.
Bu tarz hareketlerinin, yapabileceği uygulamalara ilişkin öğretmenlerden gelebilecek tepkilere yönelik bir savunma mekanizması olduğunu düşünüyorum.
Başka bir deyişle bu tarza, uygulayıcı konumunda olan öğretmenlerin yeni uygulamalar için kıvama getirilmesi sanatı da diyebiliriz.
Öğretmenlerin gönlünü ala ala ilerleme...
Yarım elma gönül alma hesabı...
Tabii bu da bir taktik ve strateji...
Doğru ya da yanlış olarak değerlendirebilirsiniz.
Sayın Tekin, kendisini hissettirerek bu görevini icra edeceğini artık ortaya koymuştur.
Zaten İsmet Özel dönemindeki baskın müsteşarlığı ile de bakanlığa hazırlık aşamasında olduğunu düşündürüyordu. O dönem bakanlık için stajını ifa etti. Sayın Cumhurbaşkanı'nın Ziya Selçuk seçimi bakanlık hayalini ertelemesine sebep oldu. Bakanlığı rektör olarak bekledi. Sabretti ve muradına erdi.
Her neyse, bunlar Sayın Tekin'i yakinen tanımak için birer ipucudur.
Bilinmelidir ki Sayın Yusuf Tekin, olabileceklerin hemen hepsini önden söyledi. Kamuoyu yoklaması yaptı. Sonrasında da resmiyete geçirdi.
Ağzından çıkan her söz hayata geçti. Küçük ya da büyük, fark etmez.
Öğrencilerin cep telefonu ile okula gelmemesi, öğretmenlerin önlük mevzusu, öğretmen alımında hayata geçen mülakatlar, ölçme ve değerlendirme konuları, ilköğretim yönetmeliğindeki değişiklikler, yönetici atama ve yer değiştirmeye ilişkin olacak olanlar, öğretmenlere rotasyon, ara tatiller, seminer dönemlerinin uzaktan değil de yüz yüze olması vs...
Ama şunu biliyoruz ki Sayın Yusuf Tekin, yapı olarak sert mizaçlı...
Bu sert mizacı ile de MEB bürokrasisi üzerinde otoritesi sağlam... Hem merkezde hem de taşrada...
Sayın Cumhurbaşkanı 'nı da arkasına aldığı kanaatindeyim.
MEB'te ipler tamamen Yusuf Tekin 'in elinde...
MEB'i avucunun içi gibi biliyor olması da bir referansı... Bu referansın öz güveni ile ilerliyor.
Her yeni gün ya da her yeni hafta, Sayın Yusuf Tekin 'in yeniliklerine gebe... Bu, nereye ve ne zamana kadar devam eder, bilemem. Yalnız MEB'te hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Şu an için kafamdan geçen sorular şöyle:
MEB'e çekidüzen mi veriliyor? Yoksa oradan buradan çekiştirilerek işler iyice sarpa mı sarıyor?
Savrulma mı yaşıyoruz? Raydan mı çıkıyoruz? Yoksa rayına mı giriyor her şey?
Biliyor olduğumuz şudur ki öğretmenler şu zamanlar kafa olarak rahat değiller, kafaları karışık... Sayın Yusuf Tekin 'in hızına yetişemiyorlar. Ve "Yusuf Tekin 'in Hızı" konulu bir yetiştirme programı talep ediyorlar. Onu anlamak için...
Neyin ne olduğunu zamanla göreceğiz.
Sayın Yusuf Tekin dönemi Sayın Hüseyin Çelik dönemine oldukça benziyor.
Yusuf Tekin'in hızından nasiplenemeyen kalemler:
Ek ders birim ücreti
Eğitime hazırlık ödeneği
Kira, yemek ve ulaşım desteği
Öğretmenin can ve mal güvenliği
Bürokrasi keyfiyeti
Saygılarımla...