Sayın Yusuf Tekin'in CHP ile girdiği münakaşa eğitime bir yarar sağlamaz.

Mülakatlar, laiklik, kreşler gibi konular üzerinden yeni siyasi tartışma alanı açılması eğitimin başını göğe erdirmez.

Sayın Tekin'in olabildiğince siyasetten uzak kalması lazımdır. Siyasi yakınlığına ayar vermelidir.

Hatta bakanlar arasında siyasetten ırak durması icap eden ilk bakan odur. Zira hitap ettiği kesim, geniş ve rengarenktir. Kendisine antipati beslenmemesi, eğitim hedefleri için avantajdır. Bunu kendisi bizden daha iyi bilir. 

Hal böyle iken neticesi olmayan siyasi diyaloglara girişmemeli. Siyasi mevzular, siyasetçilere yakışır. Bir bakan, ağırlığını ve saygınlığını muhafaza eder siyasetten öte durursa. Bakan prensibi olmalıdır bu. 

Öğretmenler de siyasal davransa nasıl olur? Hiç iyi olmaz. Öğretmen, sınıfında her görüşten gelen öğrencilerden müteşekkil... Öğretmen, öğrenci ile nasıl yakınlık kurar? Siyasi hislerle mi? Evrensel değerlerle mi? Bakanımız, örnek olmalıdır cümbür cemaate. O'nu belli kesimlerin sahiplenmesi ve tutması, eğitime zarar verir.

Eğitim konularını siyasi perspektiften değil de objektif bir bakış açısı ile ele almalıdır. Bilim insanı olması da bunu gerektirir.

İdeolojiye ve duygusallığa yer vermemelidir. 

Duygusal bağlar kimseye bir fayda getirmez.

Bu ilişkiler, hamaset ile davranmayı ortaya çıkarır. Eyyamcılık türer. Günün sonunda elde var sıfır... Elimize hiçbir şey geçmez.

Herkes hukukun ve bilimin gereklerini yerine getirmeye gayret etmelidir. Eğitim içinde yer alanlar, bu durumda genelden kabul görür. Çoğunluktan ret yiyen bir eğitimci, amaçlarını gerçekleştirebilir mi?

İyi niyetli yaklaşmalıdır Sayın Tekin. Ön yargılarını bertaraf etmelidir. Dengeli ve ayarında ilerlemelidir. Ezberlere kapılmamalıdır. Kışkırtılmaya mahal vermemelidir. Sabırlı ve güler yüzlü olarak pozitif enerji yayabilir.

Kötü sözler, kötü yaklaşımlar, eskide kalmış hisler vs. herkesi yıpratır. Perişan eder insanları. Ve artık eski ile yeni kıyası, kabak tadı verdi. Bu ülkenin eskisi de yenisi de şu anki iktidardır.

Bence siyasi konuların ve siyasete çekilen şeylerin eğitimde hiçbir manası olamaz. Lütfen karşılık vermeyin. 

Bunlar, olsa olsa TV kanallarındaki tartışma programlarına malzemedir.

Bizler Sayın Tekin'i maarif modeli için çabalarken görmeliyiz.

Bu model çok iyi anlaşılmadı.

Öncülere ihtiyaç var. Fedakarlığa hem de fazlasıyla... 

Taşın altına elini koyacaklara...

Şu an itibarıyla büyük çoğunluk bu modeli birbirine havale ediyor. Topu birbirine atma... Sorumluluk almama...

Toplantılar ve seminerler ile... Ha bire bunlar ifa ve icra ediliyor.

En sonunda öğretmene ulaşıyor, öğretmen de bu karmaşanın ortasında krizler geçiriyor. Çünkü maarif modeli eğitime oturmadı. Oturacak gibi de durmuyor. Sizin eylemsellikle devreye girmeniz elzem. Emirlerle değil, yasal cezaları gösterip gözdağı vererek değil, işin içinde olacağınız bir ekiple... Türlü türlü yollarla... Bunları düşünerek bunlara kafa yorunuz. Yoksa 100 yıllık laiklik konusunda herkes gibi siz de boğulursunuz. 

Müfredat telaşı, bazı derslerde çok ileri düzey bir kaygı yaratmış durumda öğretmenler üzerinde. Samimi olarak bunları yatıralım masalara. Destekleyici ve yardımcı rol üstlenerek... 

Sayın Tekin, dilini biraz dinlendirmeli. 

Sayın Tekin, kollarını sıvamalı Tonguç gibi.

Ve kendi icadı olan maarif modeli için gövdesini taşın altına koymalı.

Teorik değil, pratiktir ihtiyacımız olan.

Sayın Tekin'in tek gündemi maarif modelidir.

Diğer siyasi gündemler sunidir.

Ve eğitim paydaşlarını ilgilendirmez.

Sayın Tekin, siyaseti bırakmalıdır.

Sayın Tekin, eğitime dönmelidir.

Bir Milli Eğitim Bakanı, siyasi kişiliklerle asla ağız dalaşına girmemeli.

Girerse sempatisi ve etkisi azalır.

Bence Sayın Tekin'in etkisi ve sempatisi artmalıdır. 

Yoksa getirdiği onca yeniliği eğitimin ortasına yığıp gider ki bu durum en çok da öğretmenleri içinden çıkılmaz bir yere sürükler. 

Yıkım olur eğitim için.

Sayın Tekin, eğitim paydaşlarıyla muhabbetleriniz gündem olsun.

Sayın Tekin, eğitimin asıl konuları TV'lerde yer bulsun ve konuşulsun.

Ne İstanbul 'daki kreşleri ne de laikliği zerre umursamıyoruz.

Sınavların olmadığı, öğrencilerin okullarda hayat ve anlam bulduğu, öğretmenlerin yönlendirici bir güç olarak belirdiği, kimsenin kimseyi üzmeyerek herkesin birbirini mutlu etmeye gayret ettiği, evrensel değerlerle yoğrulmuş, öze gidebilen yaşamsal bir öğrenme ortamı hayal ediyoruz.

Saygılar...