Ali Yalçın'ın Girdap Endişesi ve Memurun Darboğaz Yaşantısı

Sayın Ali Yalçın'ın son açıklamaları çok ilginç... Yalçın, şunları diyor:
"Biz Memur-Sen ailesi olarak durduğumuz yeri biliyoruz. Fanteziye, maceraya yelken açmak, yol almak gibi bir saçmalığın içine girmeyiz. Çünkü diğerlerinin kurduğu cümlenin de farkındayız. Bir sendikacı olarak bir kamu görevlisi olarak genel başkanınız olarak, bakın ufak dargınlıklara, ufak kızgınlıklara, sakın ha sakın pirim verip yarın ah vah demenin girdabına sıkışmayalım. Biz Sayın Cumhurbaşkanı'na şimdi ihanet mi edelim? "

Sayın Yalçın, sizler memurların temsilcisi yetkili sendika olarak memurun yanında durmalısınız. Memur safında saf tutmalısınız. Siyasetin ya da bir siyasi liderin asla yanında durmamalısınız. T. C. yurttaşı olarak gider oyunuzu verirsiniz. Saygı duyarız. Her şey sizi bağlar. Böylece insanları da bir yere bağlamamış ve bir alana sıkıştırmamış olursunuz. Ama belli bir noktaya yönlendirme, kanalize etme sendikacıya yakışmaz, öyle değil mi? 

Siz rahat olun ülkemiz savaş durumunda olursa, Allah korusun, işte o zaman herkes Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi vatan safında topyekün mücadeleye girişecektir. Halihazırdaki şartlar altında memurun gür ve tok sesi olabilmelisiniz. Bunun için uğraşvermelisiniz. Asıl mesele budur. Memurun karşısında değil, yanında durmak en faziletli olandır. Çünkü onlar size yetkiyi verdi. Onlar imkan ve fırsat sunan bir yetkiyi sizlere verirken siz siyasi etkiye talipsiniz sanırım

Sormak istiyorum. 
Memurun alım gücü azaldığı için ortaya çıkan haklı talepleri fantezi midir? Memurun hayat standartlarının yükseltilmesi artık bir hayal ürünü mü olmuştur sayenizde? Yani memurların yemek içmek, giyinmek, gezmek gibi temel istekleri dahi hayalleri zorlamak mıdır? Cevap verin de nereden nereye geldiğimizi bilelim. 

Memurlar, haklı taleplerinin gür ve tok sesi olan sendikalara prim vermesin mi? Siz bu sözlerinizle memuru bir girdaba mahkum etmiş olmuyor musunuz? Yani memurun alım gücünün azalması küçük ve büyük kırgınlık mıdır? Bir insan eskisi gibi yaşayamıyorsa itiraz etmesin mi, sorumlularından güçlü bir şekilde hesap sormasın mı? Niçin memurun sorunlarını, içinde bulunduğu durumu hafife alıyorsunuz? Bir de bu sözlerinizle insanları iyice rahatsız ediyorsunuz. Lütfen memura, sizler de siyasiler gibi muamele etmeyin. Siyasete ve siyasi konjonktüre prim vermeyin. İşinize bakın ve memura sahip çıkın. Memura ihanet etmeyin ki ihanet sözünüz karşılık bulsun. 

Siyasilerin seçim arifelerinde karşılıklı hain ithamlarının huyundan suyundan gitmeyin. Siz siz olun memurun temsilcisi ve sesi olduğunuzu hissettirin. Kendiniz olun, sendikacı olun. Dava ve ideolojik teraneler artık prim yapmıyor, bilesiniz. 

Sayın Yalçın, Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıktı da haberimiz mi yok? Bu kanun kapsamında memurlar, alım güçlerini acı acı yaşadıkça kızarlarsa, kızgınlıkları sabır taşını çatlatıp patlama noktasına gelirse, bu şartlarda sesleri olan ve kendilerine sahip çıkan sendikalara prim verirlerse Sayın Cumhurbaşkanı'na niçin ihanet etmiş olsunlar? İhanet etmek bu kadar kolay mı? Sizce kim kime ihanet ediyor? Kem küm etmeden dile getirin de öğrenelim. Öğrenelim ki ona göre hareket edelim. 

Adil gelir dağılımı diyerek çok haklı konuştuğunuz bir konuşmanın sonunda yukarıdaki sözler olmamıştır. Önce canı yanan memura konuşup gazını güzelce aldıktan sonra memura "prim vermeyin" diyerek kimlere ve niçin prim veriyorsunuz? Biliniz ki memurlar zaten darboğazda, onlara sizin girdap tehditleriniz vız gelip tırıs giderken bu laflarınıza da karınları tok... Siz girdabı yaşamayın diye memurlar darboğazı mı yaşasın? 

Gaflet, dalalet, hatta hıyanet içinde olan kim sizce? Durumuna itiraz ve isyan eden memurlar mı? 

Saygılarımla...
Yusuf Yahya Öğretmen

Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendisi sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir.