Memurların, Temmuz 2023 maaşı zam oranları belli oldu.

Seyyanen zam, enflasyon farkı vs. derken en düşük memur maaşı 22.000 TL'yi buldu.

Yalnız memurlar bu artıştan memnun değil.

Yani memur, memnun değil.

Bazıları bu memnuniyetsizlikten memnun olmayabilir.

Varsın olmasın.

Bu bağlamda kamu görevlileri hizmet kolunda faaliyette bulunan Türkiye Kamu Sen yurt çapında eş zamanlı olarak basın açıklamaları yapacağını kamuoyu ile paylaştı.

Acaba Türkiye Kamu Sen, memur halinden memnun değilken "Memnun Sen" değilmiş gibi çek panpa mı demek istiyor yoksa harbi bir pozisyon mu alıyor?

Bilemiyoruz.

Zira siyasi ittifakların neticeleri, sendikaların da dünü ile bugünü arasında fark yaratıyor, onları çelişkiler sarmalında hapsederek bunaltıyor. Hatta kendilerini zor durumda bırakıyor. En sonunda da sendikazadeleri, memurların ve üyelerinin diline düşürebiliyor.

Sendikalar tarihi bu sendikal halin örnekleri ile doludur.

Çok da yadırgamıyoruz yalnız.

Her neyse çok söz edip de üyelerinin halinden memnun olmadığı lakin kendi hallerinden memnun olan sendikalarımızın canını sıkmayalım.

Ekonominin geldiği son durum insanları hele hele memurları perişan ediyor.

Ekonominin ayarları ile öyle bir oynandı ki ne yapılsa geri tepiyor.

Anlaşıldı ki herkesin elinde 200 TL olunca paranın bir kıymeti kalmıyor.

Para basıp ücretleri artırmak parayı kıymetsiz, para dışı her şeyi kıymetli duruma getiriyor.

Bu bakımdan her ücret artışından sonra aylık gıda harcamasının 5. 000 TL'den 10. 000 TL'ye çıkabileceği endişesini taşıyan memuru da hissedip anlamalıyız.

Bu bakımından her ücret artışından sonra ev kirası 3.000 TL'den 10.000 TL'ye dayanan öğretmeni de hissedip anlamalıyız.

Mesele şu şartlar altında memurun eline daha çok kağıt para tutuşturmak değil.

Mesele bu paranın alım gücünü artırmak...

Paranın gücü olmadıktan sonra ne kadar para verirseniz verin 6 ayın sonunda verdiğiniz bu para bir deri bir kemik kalıyor. Ve acıyorsunuz. Sonra daha çok para verme gibi bir çözüme sığınıyorsunuz. Son 1 ya da 2 yıldır halimiz bu ve harap...

Enflasyona tazı kaç deyip maaşlara tavşan koş demek, memuru canına tak eden kısır bir döngüde oyalamaktır. Oyalayarak boğuyorsunuz.

Böyle devam ederse kamuda verim ve motivasyon düşecek.

Kaliteli ve nitelikli hizmetin yerinde yeller esecek.

Sağlık ve eğitim sahası gibi alanlarda bunun sonucunun telafisi mümkün olmayabilir.

Nesillerin kaybı ve canların yitip gitmesi...

Pekâlâ memur için elzem olan nedir?

Devlet, sosyal devlet olduğunu hissettirip memurunun ev sahibi olması için icap eden çözüm yollarını sunabilmelidir. Maaş iyileştirmelerini, birtakım özlük ve mali haklara da yaymalıdır. Yani maaşını iyileştirdim deyip kenara çekilmemelidir.

Memur, bu maaşlarla bırakın ev sahibi olmayı kirada otururken bile zorlanıyor. Büyük zorlukların altında inim inim inliyor. Her şeyin yüzde bilmem kaç arttığı ortamda üzüm gibi eziliyor. Halini anlatmak için ahaliye dil dökmüyor artık. Eski filmlerde de anlatıldığı üzere ahali memurun zor halini görüyor ve biliyor. Hatta memurun zor hali çoktan dillere düşmüş. İnsanlar onlara acıyan gözlerle bakıyor. Her neyse... Biz devam edelim mevzuya.

Ortalama ev fiyatları 1 milyondan başlayıp 4 milyona kadar gidiyor. Her ilde ve çoğu ilçede mevcut durum böyle.

Sosyal devletin ivedilikle 10 yıl hizmet süresi olan, evli, eşi ve kendisi üzerine evi olmayan memurların sayısını çıkarması ve bu sayı üzerinde planlamalar yapması bir gerekliliktir. Bunu kademeli olarak yayabilir.

Mesela bu grubun ev sahibi olması için faizsiz ve 10 yıl vadeli hatta ve hatta 1 ya da 2 yıl sonra ödemeye başlanması seçenekleri değerlendirilmeli. Ciddiyetle ve sorumlulukla masaya yatırılmalı.

EYT yükü kadar devlete ağır gelmez.

Aciliyeti olan budur.

Memuru, enflasyon ve fırsatçı pençelerinden kurtarmak...

Memurun hayır duasına talipseniz buyurunuz...

Ekonomik ayarların bozulduğu şu ortamda herkes bir biçimde yolunu bulurken memura memnun ve mutlu olabileceği bir yol sunulmalıdır. Yoksa memurun hali bitap ve harap...

Saygılarımla...

 

Yusuf Yahya Öğretmen