Siyasi emeller uğruna bu kesimlere prim vermeyin!

Yusuf Yahya

24-08-2022 14:05

İslami camia giderek keskinleşiyor ve kendini açtıkça ya da aştıkça  kalem uçları gibi sivriliyor.

Bu vaziyetinden ötürü de toplumun birçok kesimi ile artık eskisi gibi kaynaşmayı bırakınız, yakınlaşamıyor dahi. Halihazırda böyle bir dertleri olduğunu da düşünmüyorum.

Zira eski zamanlarda mağduriyetlerini duyurmak için etraflarına sağdan ve soldan adam toplama ihtiyaçları bulunuyordu. Bu bakımdan takiye yöntemi ile şirin görünüyorlardı herkese ve her kesime. Güç kazandıkları ve psikolojik üstünlüğü sağladıkları an takiye örtüsü kaldırılıp gerçek yüzleri ve dilleri açığa çıkacaktı. Humeyni de İran'da devrimden önce böyle bir strateji izlememiş miydi? Bizimkiler de gelinen noktada takiyeyi kaldırıp gerçek tutumlarını ve dillerini hem de pervasızca ortaya döküyorlar. Hassaten son 1-2 yıldır... 

Nasıl olsa ortamı, konjonktürü, oluşturulan iklimi sınırsızlığı ve aşırılığı şiar etmelerine ve başkalarının da özgürlüğüne ve haklarına musallat olmaya kadar gidebiliyor. Baştan beri söylüyorum. Önleri açıldıkça din adına herkese ve her kesime musallat olmayı kendilerinde hak görecekler. Şeriat olduğu an da yetkili sayacaklar kendilerini. Şeriat loading,  paylaşımları da bir sonraki aşamayı gösteriyor zaten.

Siyasi emeller uğruna bu tiplere prim vermek siyasetçinin kendi ayağına kurşun sıkmasıdır. Kendini yedek kulübesine çekip sahaya bunları sürmesidir. Hem de kendi elleri ile... Bu sefer hakikaten tehlikeli bir oyun bence.

Unutmayınız ki bu tipler Osmanlı döneminde çok padişah,  çok veziriazam,  çok vezir,  çok devlet görevlisi yedi.

Cumhuriyet düzeninde ise aşama aşama şu an bulundukları ve üstünde tepindikleri yere geldiler, halihazırda iyice ipin ucunu kaçırdılar. Ne ifrat ne tefrit öğütlerini dinliyorlar. Varsa yoksa ağızlarını açıp gözlerini yumdukları,  bildiklerini okudukları vaazları... Ateş püskürüyorlar adeta bu vaazlarda. Çattıkları,  kafaya taktıkları,  hedef aldıkları kesimleri cehennem ateşlerinde yakıyorlar. Yaşamda da canlarına okuma derdiyle devlet görevlileri üzerinde baskı oluşturma peşindeler... Hedefleri için devlet mekanizmalarını araçsallaştırıyorlar. 

Bir dönem Mevlana, Yunus gibi hümanist önderlerin söylemleri İslami ortamlarda geniş yer bulurken şu an olabildiğince nefret ve düşmanca söylemler ya da tutumlar İslami görünürlüğün başatlarıdır ne yazık ki. Ve İslami camianın öne çıkanları, nefret ya da düşmanca söylemleriyle giderek etkinlik ve güç kazanıyor. Güçlendikçe de din adına musallat olmayı ve herkese ya da her kesime karışmayı hak görme (şu an için hak görme,  şeriat loading yüzde yüz olunca yetkili görecekler,  İran mollalarının sair versiyonu)  sahasını genişletiyorlar.

Öyle ki 14. festivali iptal etmenin gururu ve kıvancını yaşıyorlar an itibarıyla. Yani dün cami cemaatine vaaz edenler,  bugün gençlik festivallerinin iptali için kaşlarını bir çatıyorlar pir çatıyorlar.  Sanki kaşlarını çattıkları her şey de yerine geliyormuşçasına bir izlenim veriyorlar. Sanki kaymakamlığa ve valiliğe soyunmuşlar. Anlaşılıyor ki  böyle bir havaya çoktan girmişler. Bir dönem FETÖ  de bu havadaydı. Lakin akıbeti ne oldu? Herkesin malumu... 

Efendiler,  bu kesimler bugün gençlik festivallerine göz dikerler,  her istediklerini yaparsınız, ne isterlerse verirsiniz, ruhunuzu okşarlar,  yarın devlete göz dikerler, devletin başında kim varsa onu hedef alırlar,  tam yetki isterler. Ölçüleri ve sınırları yoktur. Doymak bilmezler,  tatmin olmazlar.  Osmanlı tecrübesi ile de sabittir.  Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmazdı hani. FETÖ tecrübesi de ders olmadı mı?

Asıl meseleleri ve dertleri gençlik festivalleri değil.
Asıl dertleri,  hükümranlık kurmak...
Ve din adı altında insanlara nefes aldırmamak...
Sanmayın ki yalnızca muarızlarına,  yanılıyorsunuz, herkese ve her kesime...
Festival iptalleri ise asıl dertlerine kapı aralıyor ve göz kırpıyor. Biline... 

İnanmazsanız, yaşayıp görürsünüz.
FETÖ'ye de inanmadınız,  yaşayıp gördünüz.
Şerbetliyiz,  diye kendinize güvenmeyin.
Allah korusun...
Teyakkuz,  teyakkuz,  teyakkuz... 

Saygılarımla...

 

Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendisi sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir.
DİĞER YAZILARI Kazuistik Müfredat mı? 01-01-1970 03:00 Yılan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Öğrencinin ''Kendimi Öğrenmiyorum!'' Haykırışı 01-01-1970 03:00 Belediyeler Eğitimin Merkezinde Olsun! 01-01-1970 03:00 Sosyal Etkinlikler Karneye Girdi - Çıktı! 01-01-1970 03:00 Öğretmeni Güçlendirmek 01-01-1970 03:00 Müdür ve Öğretmenlerin Yetkisi Az, Sorumlulukları Fazla... 01-01-1970 03:00 MEB Yönetici Atama: Ne Varsa Eskilerde Var... 01-01-1970 03:00 Okullarda İş Günü 200 Gün Olacakmış. Eğitimde Asıl Mesele Nicelik mi, Nitelik mi? 01-01-1970 03:00 MEB Müfredatı: İyi İnsan Yetiştirecek mi? 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin, çocukları okulda daha fazla tutmakla övünüyor! 01-01-1970 03:00 Yorgun Savaşçılar 01-01-1970 03:00 Müfredat Revizyonu Üzerine 01-01-1970 03:00 Öğretmenler Kara Kara Düşünüyor! 01-01-1970 03:00 Okul Bazlı Performans Değerlendirme, Ama Nasıl? 01-01-1970 03:00 Herkes Bir Hava iken Netice Berhava 01-01-1970 03:00 Sil Baştan: Büyük Eğitim Devrimi 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin'in hızından nasiplenemeyen konular 01-01-1970 03:00 Değişiklerle Değişmeyen Bakanlık 01-01-1970 03:00 Mülakat 01-01-1970 03:00 Yeni Ders Yılı Başlarken… 01-01-1970 03:00 2 Yıllık Esaret: Toplu Sözleşme 01-01-1970 03:00 Siyah Beyaz Bir Eğitim Hikayesi 01-01-1970 03:00 Yeni DYK ile Toplu Sözleşmeye Dair Çıkarımlar 01-01-1970 03:00 Toplu Sözleşmede Hayali Bir Enstantane 01-01-1970 03:00 Memur Memnun Değil 01-01-1970 03:00 Güçlü Öğretmen Güçlü Türkiye  01-01-1970 03:00 Çocuklara değer aşılamanın en güzel yolu büyüklerin örnekliğidir 01-01-1970 03:00 Ziya Selçuk’tan Yusuf Tekin’e... 01-01-1970 03:00 Ali Yalçın’ın ihanet mi edelim sözleri ve memurların durumu 01-01-1970 03:00 Öğretmen Maaşını Yuvarlarsak 30 Bin TL 01-01-1970 03:00 Bu Okul Halleri, Hal Değil Artık! 01-01-1970 03:00 Dağlanan Yüreklerimize Terapi: Kafamızı Dağıtmak 01-01-1970 03:00 Milli Eğitim Müdürü ve Öğretmeni Koruma Kanunu 01-01-1970 03:00 Yetenek Tozu: Piyano Çalan Motokurye 01-01-1970 03:00 Boydan Boya Darboğaz Bir Eğitim Sistemi 01-01-1970 03:00 Kepçe Kepçe Müjde, Kaşık Kaşık Zam Oranı 01-01-1970 03:00 Yaz-Kış Kurs, Yaz-Kış Kurs 01-01-1970 03:00 Mersin Olayının Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı, Öğretmeni Küçümsedi 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı Öncesi Serenat 01-01-1970 03:00 Mahmut Özer'i Görünce Ziya Hoca'yı Anladı 01-01-1970 03:00 Sayı Kasan Sendikaların Armağanı: 19 Kasım 2022 01-01-1970 03:00 Ey Eğitim Sendikaları, Birleşin! 01-01-1970 03:00 Elimizin Altındaki Anayasa ile Yasalar 01-01-1970 03:00 14 Ekim İş Bırakma Terazisi: Sendikal Ağırlık Yapın! 01-01-1970 03:00 ''Müdür Görev Süresi 12 Yıl Olsun!'' Serenatı 01-01-1970 03:00 1 Ekim Uzmanlık ve Başöğretmenlik Beklenti Günü 01-01-1970 03:00 Bursluluk Sınavına Giremeyen Tek Maaşlı Öğretmen Çocukları  01-01-1970 03:00 Efendiler, Öğretmenlerin Dayanacak Gücü Kalmadı 01-01-1970 03:00 Üçü Bir arada: Müdür Odası, Özel Tuvalet, Değerler Odası 01-01-1970 03:00 Öğretmen kalabilmek... 01-01-1970 03:00 Etkisiz sendikalardan büyük bir istifa dalgası gelebilir 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin canına okumayın, can kulağı ile dinleyin! 01-01-1970 03:00 Nagehan Alçı Yine Sahnede... 01-01-1970 03:00 Sınavı Kaldırın, Öğretmeni Bu Cendereden Kurtarın 01-01-1970 03:00 Önce Uzman Öğrencilik Sonra Uzman Öğretmenlik 01-01-1970 03:00 3 Vakte Kadar Uzmanlık ve Başöğretmenlik Sınavları İptal 01-01-1970 03:00 Çöp Adam 01-01-1970 03:00 Uzmanlık ve Başöğretmenlik Süreci: Sendikalar, Profesörler, Diğerleri 01-01-1970 03:00 Enes Kara’nın Ardından… 01-01-1970 03:00 MEB’de Neye ‘Tamam’ Neye ‘Devam’? 01-01-1970 03:00