Okul Bazlı Performans Değerlendirme, Ama Nasıl?

Yusuf Yahya

23-10-2023 02:16

Bazı sosyal medya hesaplarında bir habere rast geldim.

Habere göre MEB okul bazlı performans değerlendirme sistemine geçecekmiş.

Aslında öğretmen performansını değerlendirme sürecini yaşadık bir dönem.

Velilerin, öğrencilerin ve okul idaresinin el birliği ile öğretmeni masaya yatırıp hesaba çektiği yıllardı.

Olgusu ile algısı arasında dağlar kadar fark vardı.

Epey tepki gelince MEB bu uygulamadan geri adım attı. MEB’in mülga, ilga çukurunu boyladı.

Elbette okulların takibi için bir sistem şart… Geri dönütlere herkes ihtiyaç duyuyor. Olumlu ya da olumsuz, fark etmez. Bu da ancak bir takip sistemi ile hasıl olur. Değerlendiren bir takip sistemi ile… Yargılayan ya da cezalandıran değil.

Yani sistem, öğretmeni ya da okul yöneticisini kesinlikle bir hedef tahtasına oturtmamalıdır.

Aksine öğrencinin okul hayatında kendisini bulabileceği fırsatların, ortamların ve imkanların yaratıcısı olmalıdır. Öğretmen ve okul idaresi, bunda rol ve yetki almalı, bunun özel ve önemli bir parçası olmalıdır. Yani el birliği ile öğrencinin önünü açmalıdırlar. Onu menzile taşımalıdırlar. Gerekirse deneye deneye, değiştire değiştire… Bu, okul değişikliği de olabilir.

Öğrenci tıkandığında o tıkanıklığı gidermelidir sistem. Allah’ın bildiğini kuldan saklamayan bir sistem olursa öğrenci için çözüm yolları da imkanlar ve fırsatlar çeşitlenerek geliştirilebilir.

Öğrenci; ihtiyacı, ilgisi ve yeteneğine göre şekil alan bir sistemin parçasıysa değerlendirme uygulamasında bence hiçbir sorun yok. Niye olsun ki! Aslolan öğrencinin kendisini bulması… Mevcut sistem, öğrenciyi eleye eleye ilerliyor. Ve mevcut sistemin gazabına uğrayarak kendini bulamayan birçok cevher, elendiği için sistemin içinde çöpe dönüşüyor. Topluma zarar değil mi? Devlete problem değil mi?

Bakınız Selçuk Şirin, ‘‘Yetişin Gençler’’ kitabında şunlar üzerinde durmuş, konumuzla da ilintili olduğu için paylaşmak isterim:

‘‘… benimle birlikte Müslüman Amerikalılar kitabını yazan meslektaşım Mıchelle Fine tarafından kaleme alınan klasik Framing Dropout adlı kitap bu noktanın altını dramatik bir şekilde çizmektedir. Michelle yaptığı saha araştırmalarında gençlere niçin okulu terk ettiklerini sorunca şu yanıtı alır: Çünkü ertesi gün okula gelmesem okulda kimse bunu fark etmeyecekti.’’

Öğrenciler, okullarda kendilerine bir yer ve anlam yüklemezse okul onlara zindan ve ağır bir travma olacaktır.

Bu bağlamda okul bazlı performans değerlendirme öğretmeni ve okul idarecilerini yerin dibine sokmak ya da onlara mobbing uygulamak gibi gizil amaçlar güderse okullarda barış ve huzur kalmaz.

Bu sistem, hiyerarşiyi olumsuz manada tepeden tırnağa tetikler. Ve buradan zararlı çıkan en alt katmandaki öğretmen olur. Altta kalanın canı çıkar. Meselemiz tabii ki bu olamaz.

Yukarıda da dediğimiz üzere bu değerlendirme sistemi, öğretmenlere ve idarecilere karar verme yetkisi verebilmelidir. Öğretmen ve idareci karar verme gücü ile rol almalıdır. Yani sistemin meselesi, sistemi Google gibi kullanarak günah keçisi aramak olmamalıdır.

Öğrencinin okul hayatına yön verebilen bir mekanizmadan kimse şikayet etmez.

Düşünsenize çocuğun akademik başarısı zayıfsa farklı okul türlerine yönlendirilebiliyor. Olmadı, başka başka tür okullara gidebiliyor. Yani deneye deneye, değiştire değiştire…

Bunun için de ilkokul ve ortaokullarda okul çeşitliliği olmalıdır.

Okulun performansı sadece Türkçe, matematik, fen gibi temel dersler baz alınarak ölçülürse bu uygulamadan bir sonuç alınmaz. Yük olur. Ve performans bir alanda sıkışıp kalır. Performans değerlendirmesi de bu bakımdan hedef kitlesi olan öğrenciye değil, günah keçisi sayacağı okul idaresine ve öğretmenlere kilitlenir. Yani eğitim camiasını yine rahatsız eder.

Doğrusu, sistem geleceğimiz olan çocuklarımız üzerinde durmalıdır.

Çocuğun akademik yönü yoksa o zaman ihtiyaçları ve ilgisi devreye girerek başka okullara yönlendirilebilmelidir. Çocuk, eğitim ortamında kendisine sunulan seçenekleri, fırsatları, imkanları böylece tatmalıdır. Deneye deneye, değiştire değiştire…

Bu bağlamda hep söylüyorum ve söyleyeceğim: ‘’Mesleki, sportif, kültürel ve sanatsal ortaokullar hemen şimdi… Yelpaze daha da genişletilebilir.’’

Çocuklar, okullarda edindikleri beceri ve kazanımlar ile hemen hayata akmalıdır.

Hayata akışı sağlayacaksa okul bazlı performans sistemi neden karşı çıkalım?

Lakin yerelde şu paylaşımı yapan insanların ellerinde MEB’in her uygulamasının inkıtaya uğrayacağının bilinmesini isterim.

 

DİĞER YAZILARI Bir Canın Ardından  01-01-1970 03:00 Ruh Üfle! Of, Püf Deme! 01-01-1970 03:00 Kazuistik Müfredat mı? 01-01-1970 03:00 Yılan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Öğrencinin ''Kendimi Öğrenmiyorum!'' Haykırışı 01-01-1970 03:00 Belediyeler Eğitimin Merkezinde Olsun! 01-01-1970 03:00 Sosyal Etkinlikler Karneye Girdi - Çıktı! 01-01-1970 03:00 Öğretmeni Güçlendirmek 01-01-1970 03:00 Müdür ve Öğretmenlerin Yetkisi Az, Sorumlulukları Fazla... 01-01-1970 03:00 MEB Yönetici Atama: Ne Varsa Eskilerde Var... 01-01-1970 03:00 Okullarda İş Günü 200 Gün Olacakmış. Eğitimde Asıl Mesele Nicelik mi, Nitelik mi? 01-01-1970 03:00 MEB Müfredatı: İyi İnsan Yetiştirecek mi? 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin, çocukları okulda daha fazla tutmakla övünüyor! 01-01-1970 03:00 Yorgun Savaşçılar 01-01-1970 03:00 Müfredat Revizyonu Üzerine 01-01-1970 03:00 Öğretmenler Kara Kara Düşünüyor! 01-01-1970 03:00 Herkes Bir Hava iken Netice Berhava 01-01-1970 03:00 Sil Baştan: Büyük Eğitim Devrimi 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin'in hızından nasiplenemeyen konular 01-01-1970 03:00 Değişiklerle Değişmeyen Bakanlık 01-01-1970 03:00 Mülakat 01-01-1970 03:00 Yeni Ders Yılı Başlarken… 01-01-1970 03:00 2 Yıllık Esaret: Toplu Sözleşme 01-01-1970 03:00 Siyah Beyaz Bir Eğitim Hikayesi 01-01-1970 03:00 Yeni DYK ile Toplu Sözleşmeye Dair Çıkarımlar 01-01-1970 03:00 Toplu Sözleşmede Hayali Bir Enstantane 01-01-1970 03:00 Memur Memnun Değil 01-01-1970 03:00 Güçlü Öğretmen Güçlü Türkiye  01-01-1970 03:00 Çocuklara değer aşılamanın en güzel yolu büyüklerin örnekliğidir 01-01-1970 03:00 Ziya Selçuk’tan Yusuf Tekin’e... 01-01-1970 03:00 Ali Yalçın’ın ihanet mi edelim sözleri ve memurların durumu 01-01-1970 03:00 Öğretmen Maaşını Yuvarlarsak 30 Bin TL 01-01-1970 03:00 Bu Okul Halleri, Hal Değil Artık! 01-01-1970 03:00 Dağlanan Yüreklerimize Terapi: Kafamızı Dağıtmak 01-01-1970 03:00 Milli Eğitim Müdürü ve Öğretmeni Koruma Kanunu 01-01-1970 03:00 Yetenek Tozu: Piyano Çalan Motokurye 01-01-1970 03:00 Boydan Boya Darboğaz Bir Eğitim Sistemi 01-01-1970 03:00 Kepçe Kepçe Müjde, Kaşık Kaşık Zam Oranı 01-01-1970 03:00 Yaz-Kış Kurs, Yaz-Kış Kurs 01-01-1970 03:00 Mersin Olayının Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı, Öğretmeni Küçümsedi 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı Öncesi Serenat 01-01-1970 03:00 Mahmut Özer'i Görünce Ziya Hoca'yı Anladı 01-01-1970 03:00 Sayı Kasan Sendikaların Armağanı: 19 Kasım 2022 01-01-1970 03:00 Ey Eğitim Sendikaları, Birleşin! 01-01-1970 03:00 Elimizin Altındaki Anayasa ile Yasalar 01-01-1970 03:00 14 Ekim İş Bırakma Terazisi: Sendikal Ağırlık Yapın! 01-01-1970 03:00 ''Müdür Görev Süresi 12 Yıl Olsun!'' Serenatı 01-01-1970 03:00 1 Ekim Uzmanlık ve Başöğretmenlik Beklenti Günü 01-01-1970 03:00 Bursluluk Sınavına Giremeyen Tek Maaşlı Öğretmen Çocukları  01-01-1970 03:00 Efendiler, Öğretmenlerin Dayanacak Gücü Kalmadı 01-01-1970 03:00 Üçü Bir arada: Müdür Odası, Özel Tuvalet, Değerler Odası 01-01-1970 03:00 Öğretmen kalabilmek... 01-01-1970 03:00 Etkisiz sendikalardan büyük bir istifa dalgası gelebilir 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin canına okumayın, can kulağı ile dinleyin! 01-01-1970 03:00 Siyasi emeller uğruna bu kesimlere prim vermeyin! 01-01-1970 03:00 Nagehan Alçı Yine Sahnede... 01-01-1970 03:00 Sınavı Kaldırın, Öğretmeni Bu Cendereden Kurtarın 01-01-1970 03:00 Önce Uzman Öğrencilik Sonra Uzman Öğretmenlik 01-01-1970 03:00 3 Vakte Kadar Uzmanlık ve Başöğretmenlik Sınavları İptal 01-01-1970 03:00 Çöp Adam 01-01-1970 03:00 Uzmanlık ve Başöğretmenlik Süreci: Sendikalar, Profesörler, Diğerleri 01-01-1970 03:00 Enes Kara’nın Ardından… 01-01-1970 03:00 MEB’de Neye ‘Tamam’ Neye ‘Devam’? 01-01-1970 03:00