2 Yıllık Esaret: Toplu Sözleşme

Yusuf Yahya

03-09-2023 01:05

Memura önümüzdeki 2 sene boyunca 6 ayda bir yapılacak zam oranları, hakem heyetinin son toplantısıyla birlikte kamuoyuyla paylaşıldı.

Buna göre zam oranları, 2024 yılı ilk 6 ay için yüzde 15, ikinci 6 ay için yüzde 10; 2025 yılı ilk 6 ay için yüzde 6, ikinci 6 ay için yüzde 5 olarak belirlenmiştir.

Böylece memurlar 2 sene boyunca yani 2026 yılı Ocak ayına kadar bu zam oranları ile yetinecektir. Enflasyonun ipini kopardığı ve alıp başını gittiği ülkemizde, belirlenen bu zam oranlarının devede kulak olacağı kesindir, devede kulak olmayacağına ihtimal bile vermiyoruz. Her şey, TÜİK verilerinde saklansa da meydandadır. Gerçeğin üstü bir müddet örtülür sonra o gerçeğin kötü huyu baş gösterip gerçeğini açığa çıkarır. O zaman da gerçeği kaldırmak güçleşir.

Zam oranı az gelse de elde enflasyon farkları var diyeceksiniz şimdi. O da TÜİK’in gazabına uğruyor. Gerçekçi olmayan verileri ile enflasyon farklarını da baltalıyor. Memur, bakınız zam oranı ile demiyorum, enflasyon farkıyla artan maaşlarına önce seviniyor birkaç ay sonra da kara kara düşünerek karalar bağlıyor. Bu enflasyonda maaşlara 6 ayda bir yapılan zamlar, okyanusta bir damla gibi görüldüğü için görülmüyor dahi. Öyle ki zam oranları hesaba bile katılmıyor. Yani toplu sözleşme zam oranları, 2 yıllığına memurun başına örülen çorap değil de nedir? Gerçi memur, 5 ya da 10 yıllık pantolonuyla, gömleğiyle, takım elbisesiyle şerbetlidir bu sürelere diyeceksiniz, kabul ediyorum bunu, ona da siz alıştırmadınız mı?

Hal böyle iken memurun en düşük maaşının 22.000 TL’ye kadar çıkmasını zam şeklinde ilan eden TV kanalları ise ayrı bir garabettir. Hükümet de yaratılan bu algıyla memuru ve ahaliyi etkileyerek idare etme yolunu tercih etmektedir. Yalnız bu algı yönteminin de bir kullanım süresi vardır. O da herkesin gözünün açıldığı andır… Unutulmamalıdır ki insanlar yaşadıkça gözleri açılır. İliklerine kadar yaşarlarsa hem gözleri açılır hem de sorumlulara gözlerini devire devire bakmaya başlarlar. Bu nedenle her ne olursa olsun ekonomi üzerinde idare eden ya da geçiştiren sallapati bir tutumla değil, sorumluluk duygusuyla daha özenli, bilimsel ve uzun vadeli tedbirlerle yaklaşım hakim kılınmalıdır. Yoksa salt memurun değil, herkesin sonu harap olur.

Bu konjonktürde toplu sözleşme, memurun enflasyon yarasına merhem bile olamıyor. Bu yara giderek büyüyor. Başa çıkılamayacak bir noktaya doğru ilerliyor. Ya enflasyona bir çare bulunuz ya da memuru 6 ayda bir üzüm gibi ezip suyunu çıkaran toplu sözleşme zamlarıyla ve TÜİK’in verilerini esas alan enflasyon farklarıyla baş başa bırakmayınız. Toplu sözleşme de TÜİK de memurun refahını korumaktan uzak bir çizgi çizdikçe memurun canı yanıyor. Anlaşıldığı üzere toplu sözleşmeler, işlevsizdir ve prosedürü gerçekleştirmek için bir araç görevindedir sadece.

Eeee, o zaman toplu sözleşmeye gerek var mı? Başlarda memurun kazanımı olarak lanse edilen ve ortaya konulan toplu sözleşmenin, memurun zararına bir netice doğurduğunu ifade etmek mecburiyetindeyim. Bence yarar ve zarar perspektifinden bakarsak toplu sözleşmelerin olmaması memur açısından daha makul olanıdır. Toplu sözleşme değil de her ay enflasyona göre belirlenecek zam oranları bu ortamda ve iklimde daha sağlıklıdır kanaatindeyim. Memuru, zam için bekletmemiş oluruz en azından. Memur da beklesin, alışıktır o, dersiniz şimdi. Tamam, diyebilirsiniz.

Yukarıda söz ettiğimiz memura her ay zam için tabii ki bağımsız ve bilimsel bir kurul kurulmalıdır. Yalnızca memurun ve memur emeklisinin zam oranlarının belirlenmesi için veri tabanı oluşturacak, güvenilir, saygın ve verileri gözümüz kapalı esas alınabilecek bir komisyon ya da kurul… Daha sonra bu kurulun kapsam alanı genişletilebilir. Bu söz ettiklerim ütopik görülebilir lakin 2000’li yılların başında enflasyona göre memur maaşı her ay artırılıyordu. Kimse 6 ay beklemiyordu. Bakkalı, manavı, kasabı, esnafı ürünlere zam için 1 hafta beklemez iken memur 6 ay kıt kanaat geçim darboğazına mahkum ediliyor. Toplu sözleşmeler, bu vaziyette maaşların üzerini kilitleme vazifesi görmüş olmuyor mu? Gardiyanları da hakem heyeti olsun Sayın Ali Yalçın. Gardiyan noterler diyelim mi? Ne dersiniz?

Sayın Ali Yalçın, evet, hakem heyeti noterlik görevi üstlenmiş diyorsunuz. Tamam, doğrudur. Fakat kazanımımız diye yere göğe sığdıramadığınız toplu sözleşmeler de artık memuru açlığa ve yoksulluğa mahkum etmektedir. Hem de 6 ayda bir avluya çıkarılarak volta atmasına ve gökyüzüne bakmasına izin verilen 2 yıl süreli bir esaretin belgesi olmuştur. Memur, esiriniz değildir. Onurlu T.C. yurttaşıdır.

Sayın Ali Yalçın, vekalet ettiğiniz memurun hakkını ve hukukunu göz göre göre niçin noterlik makamı olarak gördüğünüz hakem heyetine onaylatıyorsunuz o zaman? Yani bu sürecin içinde siz de varsınız. Toplu sözleşme boykotu yapsaydınız sürecin içinde olmayabilirdiniz. Bu deneyimden sonra 2025 yılı Ağustos’u için bir yol haritası çiziniz. Kayıkçı kavgası istemiyoruz.

2024 yılı Ocak ayında eriyerek para durumundan pul durumuna geçecek olan ama bugün itibarıyla yüksek meblağ sayılan memur maaşları, işverenin TV kanalları üzerinden bugünden yarını süslemesi değil mi? Toplu sözleşmeler ile hem bugünü cebe koydular hem de yarınlar cepte oldu. Buna tepkiniz var mı? Bu da bir algı değil midir? Olgudan algıya giden her süreç vekalet ettiğiniz memurun sesini ve soluğunu daha da bastırıyor. Farkında mısınız?

Sayın Yalçın, ses verin ve soluk soluğa mücadele edin lakin -mış gibi değil. Gerçekçi ve sonuç alıcı… Oyalayıcı olmayınız. Onlar noterse siz vekalet edensiniz. Size vekalet verenlerin güvenini mütemadiyen boşa çıkarmayınız. Yetkilisiniz bari etkili olunuz. Müdafi ve müdahil olmadan olmaz. Gereğini arz ederiz… Saygılarımla…

Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendisi sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir.

 

DİĞER YAZILARI 10 Mayıs Günü, Öğretmenin Gücü! 01-01-1970 03:00 Bir Canın Ardından  01-01-1970 03:00 Ruh Üfle! Of, Püf Deme! 01-01-1970 03:00 Kazuistik Müfredat mı? 01-01-1970 03:00 Yılan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Öğrencinin ''Kendimi Öğrenmiyorum!'' Haykırışı 01-01-1970 03:00 Belediyeler Eğitimin Merkezinde Olsun! 01-01-1970 03:00 Sosyal Etkinlikler Karneye Girdi - Çıktı! 01-01-1970 03:00 Öğretmeni Güçlendirmek 01-01-1970 03:00 Müdür ve Öğretmenlerin Yetkisi Az, Sorumlulukları Fazla... 01-01-1970 03:00 MEB Yönetici Atama: Ne Varsa Eskilerde Var... 01-01-1970 03:00 Okullarda İş Günü 200 Gün Olacakmış. Eğitimde Asıl Mesele Nicelik mi, Nitelik mi? 01-01-1970 03:00 MEB Müfredatı: İyi İnsan Yetiştirecek mi? 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin, çocukları okulda daha fazla tutmakla övünüyor! 01-01-1970 03:00 Yorgun Savaşçılar 01-01-1970 03:00 Müfredat Revizyonu Üzerine 01-01-1970 03:00 Öğretmenler Kara Kara Düşünüyor! 01-01-1970 03:00 Okul Bazlı Performans Değerlendirme, Ama Nasıl? 01-01-1970 03:00 Herkes Bir Hava iken Netice Berhava 01-01-1970 03:00 Sil Baştan: Büyük Eğitim Devrimi 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin'in hızından nasiplenemeyen konular 01-01-1970 03:00 Değişiklerle Değişmeyen Bakanlık 01-01-1970 03:00 Mülakat 01-01-1970 03:00 Yeni Ders Yılı Başlarken… 01-01-1970 03:00 Siyah Beyaz Bir Eğitim Hikayesi 01-01-1970 03:00 Yeni DYK ile Toplu Sözleşmeye Dair Çıkarımlar 01-01-1970 03:00 Toplu Sözleşmede Hayali Bir Enstantane 01-01-1970 03:00 Memur Memnun Değil 01-01-1970 03:00 Güçlü Öğretmen Güçlü Türkiye  01-01-1970 03:00 Çocuklara değer aşılamanın en güzel yolu büyüklerin örnekliğidir 01-01-1970 03:00 Ziya Selçuk’tan Yusuf Tekin’e... 01-01-1970 03:00 Ali Yalçın’ın ihanet mi edelim sözleri ve memurların durumu 01-01-1970 03:00 Öğretmen Maaşını Yuvarlarsak 30 Bin TL 01-01-1970 03:00 Bu Okul Halleri, Hal Değil Artık! 01-01-1970 03:00 Dağlanan Yüreklerimize Terapi: Kafamızı Dağıtmak 01-01-1970 03:00 Milli Eğitim Müdürü ve Öğretmeni Koruma Kanunu 01-01-1970 03:00 Yetenek Tozu: Piyano Çalan Motokurye 01-01-1970 03:00 Boydan Boya Darboğaz Bir Eğitim Sistemi 01-01-1970 03:00 Kepçe Kepçe Müjde, Kaşık Kaşık Zam Oranı 01-01-1970 03:00 Yaz-Kış Kurs, Yaz-Kış Kurs 01-01-1970 03:00 Mersin Olayının Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı, Öğretmeni Küçümsedi 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı Öncesi Serenat 01-01-1970 03:00 Mahmut Özer'i Görünce Ziya Hoca'yı Anladı 01-01-1970 03:00 Sayı Kasan Sendikaların Armağanı: 19 Kasım 2022 01-01-1970 03:00 Ey Eğitim Sendikaları, Birleşin! 01-01-1970 03:00 Elimizin Altındaki Anayasa ile Yasalar 01-01-1970 03:00 14 Ekim İş Bırakma Terazisi: Sendikal Ağırlık Yapın! 01-01-1970 03:00 ''Müdür Görev Süresi 12 Yıl Olsun!'' Serenatı 01-01-1970 03:00 1 Ekim Uzmanlık ve Başöğretmenlik Beklenti Günü 01-01-1970 03:00 Bursluluk Sınavına Giremeyen Tek Maaşlı Öğretmen Çocukları  01-01-1970 03:00 Efendiler, Öğretmenlerin Dayanacak Gücü Kalmadı 01-01-1970 03:00 Üçü Bir arada: Müdür Odası, Özel Tuvalet, Değerler Odası 01-01-1970 03:00 Öğretmen kalabilmek... 01-01-1970 03:00 Etkisiz sendikalardan büyük bir istifa dalgası gelebilir 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin canına okumayın, can kulağı ile dinleyin! 01-01-1970 03:00 Siyasi emeller uğruna bu kesimlere prim vermeyin! 01-01-1970 03:00 Nagehan Alçı Yine Sahnede... 01-01-1970 03:00 Sınavı Kaldırın, Öğretmeni Bu Cendereden Kurtarın 01-01-1970 03:00 Önce Uzman Öğrencilik Sonra Uzman Öğretmenlik 01-01-1970 03:00 3 Vakte Kadar Uzmanlık ve Başöğretmenlik Sınavları İptal 01-01-1970 03:00 Çöp Adam 01-01-1970 03:00 Uzmanlık ve Başöğretmenlik Süreci: Sendikalar, Profesörler, Diğerleri 01-01-1970 03:00 Enes Kara’nın Ardından… 01-01-1970 03:00 MEB’de Neye ‘Tamam’ Neye ‘Devam’? 01-01-1970 03:00