1 Ekim Uzmanlık ve Başöğretmenlik Beklenti Günü

Yusuf Yahya

02-10-2022 14:10

Öğretmenlerimiz, bilhassa içinde bulunduğumuz süreçte birçok dert ve sıkıntı ile baş etme mücadelesi vermektedir. Hatta enflasyona bağlı dertler ve sıkıntılar ile baş başa kalmışlardır da diyebiliriz. Yapayalnızlık yağında kavruluyorlar. İnim inim inliyorlar. Bu gerçekliği abartısız anlattık, olmadı. Artık abartma ile öğretmenlerin hallerini terennüm etmekten başka seçenek kalmadı. Bunu aylardır dile getirmemize rağmen yetkili ve ana muhalefet sendikalar kulaklarının üzerine yatarak bizleri dinliyorlar. Türk Eğitim-Sen tarafı, 1 Ekim gününü bekleyin çağrısında bulunmuştu. Bu nedenle eylemlerinin ertelendiği çıkarımı eğitim camiasında geniş yankı uyandırdı. Gelin görün ki 1 Ekim günü gelip çattı. Lakin ortada Türk Eğitim Sen Genel Başkanı'nın sosyal medya hesabı üzerinden daha evvelki açıklamalarına benzer bir paylaşımda bulunduğunu görüyoruz. Şimdi dağ fare mi doğurdu diyelim?

1 Ekim çağrısından sonra birçok öğretmen, sınavın iptal olacağına ilişkin beklenti içine girmiş ve bu zamana değin sınava doğru dürüst hazırlanmamıştı. Efendiler, "ya çözülecek ya çözülecek" sloganları atmaktan ve tarih beklentileri oluşturmaktan başka hakiki eylemlerde bulunularak bu işin çözüme kavuşması icap etmez mi? Bu arkadaşlara tavsiyem şu yöndedir: Lütfen olacak sınava olmayacak diyerek gönlü temiz öğretmenlerimize "Amin" dedirtmeyin. Öğretmenlerin de duyguları var. Öğretmenler de işinde gücünde insanlar. Moralleri bozulunca bu durum verimliliğe ve motivasyona olumsuz cihette yansıyor. Onlarla oyun oynamayı bırakınız ve buradan prim yapmak için öğretmenlerle dalga geçmeyiniz. İnandırıcılığınızı kaybettiğiniz gibi kendi üyelerinizle kurduğunuz güven ilişkisi dahi bozuluyor.

Öte yandan Bakan Mahmut Özer de son dönemdeki çıkışlarıyla öğretmenlerin uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavları için itirazlarını sosyal medyadaki fırtına olarak telakki ediyor. Sosyal medyadaki itiraz ya da isyan dalgasına Allah'tan gulu gulu dansı demedi Sayın Bakan. Yalnız bu diliyle öğretmenleri bir kaşık suda boğacak kişilere koz veriyor. Sayın Bakan, öğretmenlerin dert yandığı ve dil döktüğü zamanlarda öğretmenlerimiz bir de öğretmen aleyhinde kullanılan bu kozların yol açtığı sözlerin bertarafı için dil döküyor ve zaman harcayarak enerjilerini tüketiyor.

Ne yazık ki Sayın Özer öğretmenlerin sınava olan rağbetini yanlış yorumluyor, bilmelidir ki toplu sözleşme masalarında istendik oranda yükseltilmeyen öğretmen maaşlarının az da olsa unvan değişikliğiyle yükseltilmesi için öğretmenlerimiz sınavlara bu kadar ilgi ve alaka gösteriyorlar. Yoksa inanınız kimsenin umurunda olmaz. Zira önlerine konan sınav ve hazırlık süreci onurlarına dokunuyor. Eğer ki önlerine onların değer gördüğü ve önemsendiği bir geliştirme süreci konmuş olsa kesinlikle ama kesinlikle bir karşı duruş görmeyecektiniz. Şöyle düşününüz bir süreç var ve iliklerinize kadar değerli ya da önemli olduğunuzu hissediyorsunuz. Kimsenin sesi çıkmayacağının garantisini verebilirim. Sayın Bakan, öğretmen öğrenci gibi muamele görerek bir sınava girerse o öğretmenin o süreç onuruna ve gururuna dokunur. Mesleki itibarı yara alır. Ve öğretmenlerin maaşlarıyla alay edilircesine uzmanlık/başöğretmenlik sınavları için "öğretmen bursluluk sınavı" nitelemesine maruz kalınır. Değer mi bunlara? Yazık, yazık, yazık...

Bu bakımdan sınava hazırlık sürecine dair içerik revizyonu açıklamanızı da yerinde ve nokta atış bir saptama olarak mütalaa ediyorum. Öğretmenlerimizin yararına olacağına inanıyorsak neden karşı çıkalım? Biz, laf olsun ya da zorlayıcı veyahut dikte eder şekildeki onur kırıcı uygulamaların karşısındayız.

İnanılmaz boyutlarda daralmışlığı ve sıkışmışlığı iliklerine kadar hisseden öğretmenleri artık anlayınız.

İşte tam da bu noktada diyebilirim ki öğretmenleri hissedecek ve anlayacak alanlar boşalmış durumda. Öğretmenler sığınacak bir dal, uzatabilecekleri güvenli bir el arıyorlar. Öğretmenler, kendilerine arka çıkacak ve zor zamanlarında yanlarında olacak kişilere ve sivil toplum örgütlenmelerine ihtiyaç duyuyor. Biliyorsunuz ki hayat boşluk kabul etmez. Varsa bir boşluk anında onu doldurmak için birileri muhakkak devreye girecektir.

Yadsıyamayacağımız bu boşluğu "1 Ekim Büyük Yürüyüşü" ile Eğitim İş doldurmaya aday olduğunu gözler önüne sermiştir. Yetkili sendika kılını kıpırdatmazken "bu bir görev" edasıyla meydanlara çıktılar. Yani meydanlarda boy gösteriyorlar. Öğretmenler, unutmaz. Herkes kimin ne yaptığını not alıyor.

Öğretmenler de onları sırtından atıp hiçbir sendikayı sırtını almazsa ve sırtına binmeye çalışanlara da müsaade etmezse gelecek yıllar daha iyi olabilir. Çünkü sendika dediğin öğretmen sırtını kendisine basamak yapmaz. Öğretmen ile el ele vererek dayanışma gösterir. Yoksa biri iner diğeri biner. Ve inanınız, siyasilere ve ideolojilere minnet mesafesi olmayan her sendikada bu potansiyel var. Sendikacılık siyasete minnetsiz ve vefasız yapılmalıdır. Nokta! Böyle olmazsa siyaset her sendikayı dipsiz kuyu gibi içine çeker ve yutar. O saatten sonra da sendika işlevsiz ve anlamsız olur. Halihazırda görüldüğü gibi...

Tabii sendika oligarşisi için siyaset epey iş ve cep görür. En azından emekli vekil olursun.

 

Saygılarımla...
 

Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendisi sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir.
DİĞER YAZILARI Ruh Üfle! Of, Püf Deme! 01-01-1970 03:00 Kazuistik Müfredat mı? 01-01-1970 03:00 Yılan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Öğrencinin ''Kendimi Öğrenmiyorum!'' Haykırışı 01-01-1970 03:00 Belediyeler Eğitimin Merkezinde Olsun! 01-01-1970 03:00 Sosyal Etkinlikler Karneye Girdi - Çıktı! 01-01-1970 03:00 Öğretmeni Güçlendirmek 01-01-1970 03:00 Müdür ve Öğretmenlerin Yetkisi Az, Sorumlulukları Fazla... 01-01-1970 03:00 MEB Yönetici Atama: Ne Varsa Eskilerde Var... 01-01-1970 03:00 Okullarda İş Günü 200 Gün Olacakmış. Eğitimde Asıl Mesele Nicelik mi, Nitelik mi? 01-01-1970 03:00 MEB Müfredatı: İyi İnsan Yetiştirecek mi? 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin, çocukları okulda daha fazla tutmakla övünüyor! 01-01-1970 03:00 Yorgun Savaşçılar 01-01-1970 03:00 Müfredat Revizyonu Üzerine 01-01-1970 03:00 Öğretmenler Kara Kara Düşünüyor! 01-01-1970 03:00 Okul Bazlı Performans Değerlendirme, Ama Nasıl? 01-01-1970 03:00 Herkes Bir Hava iken Netice Berhava 01-01-1970 03:00 Sil Baştan: Büyük Eğitim Devrimi 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin'in hızından nasiplenemeyen konular 01-01-1970 03:00 Değişiklerle Değişmeyen Bakanlık 01-01-1970 03:00 Mülakat 01-01-1970 03:00 Yeni Ders Yılı Başlarken… 01-01-1970 03:00 2 Yıllık Esaret: Toplu Sözleşme 01-01-1970 03:00 Siyah Beyaz Bir Eğitim Hikayesi 01-01-1970 03:00 Yeni DYK ile Toplu Sözleşmeye Dair Çıkarımlar 01-01-1970 03:00 Toplu Sözleşmede Hayali Bir Enstantane 01-01-1970 03:00 Memur Memnun Değil 01-01-1970 03:00 Güçlü Öğretmen Güçlü Türkiye  01-01-1970 03:00 Çocuklara değer aşılamanın en güzel yolu büyüklerin örnekliğidir 01-01-1970 03:00 Ziya Selçuk’tan Yusuf Tekin’e... 01-01-1970 03:00 Ali Yalçın’ın ihanet mi edelim sözleri ve memurların durumu 01-01-1970 03:00 Öğretmen Maaşını Yuvarlarsak 30 Bin TL 01-01-1970 03:00 Bu Okul Halleri, Hal Değil Artık! 01-01-1970 03:00 Dağlanan Yüreklerimize Terapi: Kafamızı Dağıtmak 01-01-1970 03:00 Milli Eğitim Müdürü ve Öğretmeni Koruma Kanunu 01-01-1970 03:00 Yetenek Tozu: Piyano Çalan Motokurye 01-01-1970 03:00 Boydan Boya Darboğaz Bir Eğitim Sistemi 01-01-1970 03:00 Kepçe Kepçe Müjde, Kaşık Kaşık Zam Oranı 01-01-1970 03:00 Yaz-Kış Kurs, Yaz-Kış Kurs 01-01-1970 03:00 Mersin Olayının Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı, Öğretmeni Küçümsedi 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı Öncesi Serenat 01-01-1970 03:00 Mahmut Özer'i Görünce Ziya Hoca'yı Anladı 01-01-1970 03:00 Sayı Kasan Sendikaların Armağanı: 19 Kasım 2022 01-01-1970 03:00 Ey Eğitim Sendikaları, Birleşin! 01-01-1970 03:00 Elimizin Altındaki Anayasa ile Yasalar 01-01-1970 03:00 14 Ekim İş Bırakma Terazisi: Sendikal Ağırlık Yapın! 01-01-1970 03:00 ''Müdür Görev Süresi 12 Yıl Olsun!'' Serenatı 01-01-1970 03:00 Bursluluk Sınavına Giremeyen Tek Maaşlı Öğretmen Çocukları  01-01-1970 03:00 Efendiler, Öğretmenlerin Dayanacak Gücü Kalmadı 01-01-1970 03:00 Üçü Bir arada: Müdür Odası, Özel Tuvalet, Değerler Odası 01-01-1970 03:00 Öğretmen kalabilmek... 01-01-1970 03:00 Etkisiz sendikalardan büyük bir istifa dalgası gelebilir 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin canına okumayın, can kulağı ile dinleyin! 01-01-1970 03:00 Siyasi emeller uğruna bu kesimlere prim vermeyin! 01-01-1970 03:00 Nagehan Alçı Yine Sahnede... 01-01-1970 03:00 Sınavı Kaldırın, Öğretmeni Bu Cendereden Kurtarın 01-01-1970 03:00 Önce Uzman Öğrencilik Sonra Uzman Öğretmenlik 01-01-1970 03:00 3 Vakte Kadar Uzmanlık ve Başöğretmenlik Sınavları İptal 01-01-1970 03:00 Çöp Adam 01-01-1970 03:00 Uzmanlık ve Başöğretmenlik Süreci: Sendikalar, Profesörler, Diğerleri 01-01-1970 03:00 Enes Kara’nın Ardından… 01-01-1970 03:00 MEB’de Neye ‘Tamam’ Neye ‘Devam’? 01-01-1970 03:00