Öğretmeni Güçlendirmek

Yusuf Yahya

17-03-2024 21:43

Son günlerde öğretmenlerimizin düşürüldüğü duruma çok üzülüyoruz. Zayıf düşürüldükleri için kendilerini güçlü görenlerin ‘‘skandal’’ diyebileceğimiz halleriyle uğraşıyorlar.

Bu hal, iyi hal değil. Bu hal, olağan hal de değil. Normalleştiremeyiz. Katiyen... Bir yerde oklar çok rahat öğretmene çevrilebiliyorsa o yerde öğretmenin huzurla ve kafa rahatlığıyla işini icra etmesi beklenemez. Hep bir tedirginlik hep bir kaygı hep bir daralma... Eğitim paydaşı bunalımdaysa eğitim buhrandadır. Unutmayınız bunu lütfen!

İstekleri dışında seçim görevleri verilen öğretmenlerimizin itirazları bazı ilçe seçim kurullarından öyle karşılıklar görüyor ki öğretmenlerimiz bu tavırları asla hak etmiyor.

İstenmemiş görevin resen verilmesini bir yana bırakarak ifade etmeliyim ki öğretmenlerimizin mazeretlerini sunarak bu görevi almak istememesi de haklarıdır. Haklarını kullanırken anlayış ve hoşgörü yerine niçin inciten ve küçülten bir reaksiyon ile karşılaşmaktadırlar? Hakikaten anlaşılır gibi değil. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır, diyoruz. Hoşgörü, insandaki isyanı bile eritir. İnsanın insana bir tebessümü ve güzel sözü zor mu?

Ne yazık ki insanların sahip oldukları makamları onları ‘‘en güçlü benim’’ moduna getirebiliyor ve bu modda hiç hoş ve yakışık olmayan davranışlar içine girmesine sebebiyet verebiliyor. İnsanın olgunluğu yoksa makamı ne olursa olsun bir yerde toyluk patlak veriyor. Acınası...

Biz, kurumlar ve kamu görevlisi insanlar birbiriyle çatışsın taraftarı değiliz, olmayız da... Kurumlar ve kamu görevlileri bir senfoni edasında hizmet versin vizyonuna sahibiz. Bu ise sazın kemana kaşını çatmasıyla olmaz. Davulun piyano üzerinde dominant olmasıyla mümkün değildir.

Gelinen noktada ihtiyacımız olan şudur ki hoşgörü- güler yüz - anlayış olmasa da (bunlar öğretmen için lüks olmaz inşallah bir gün) en azından her şeyin bir yolu yordamı vardır. Devlet adabı da diyebilirsiniz buna.

Şartlar ve durum ne olursa olsun ilçe seçim kurularının bu yolu yordamı elden bırakmaması icap eder. Bu da öğretmene iyi niyetli bakış ile mümkündür.

Neticede öğretmen dediğimiz insanlar, ilçe seçim kurulundaki kişilerin de hayatlarının belli dönemlerinde muhatabı olmuşlardır. En azından bir harf öğreten olmuşlardır, öyle değil mi?

Devlette bir kimse ne tepeden bakmaya muktedirdir ne de aşağılanmaya maruz bırakılabilir. Bu şuur çok mühim...

Yine üzülerek diyebilirim ki öğretmenlerimizin sosyal ve mali yönlerden istendik seviyede olmayışı, kamu görevlisi kimseler arasında ‘‘er’’ muamelesi görmesinin önünü açıyor. Yazının başında da söylediğimiz üzere öğretmenler bitap, harap ve zayıf düşürüldü. Bu zayıflık, güçlünün huzurunda hoş olmayan muamelelere açıktır. Nitekim bazıları için bu zayıflık fırsattan istifade...

Bu bakımdan öğretmeni güçlendirmek, bazı kimselerin öğretmene skandal yaklaşımlarının önüne geçecektir.

Bu demek değildir ki öğretmen hatasızdır, eksikleri yoktur.

Hayır, öğretmenlerin de hataları ve eksikleri vardır.

Öğretmeni güçlendirme girişimi ve çabası, öğretmen ile yetkili kimselerin eş güdümü ile hasıl olabilir.

Her daim istemek, talep etmek, gelin görün ki bu istek ve talepler dışında taşın altına elini koymamak ve kenara çekilmek öğretmeni güçlendirmeyi sekteye uğrattığı gibi noksan bırakır.

Yani demem odur ki öğretmeni güçlendirip saygınlığını arttırma, yukarıdaki durumları yaşamasının önüne geçme öğretmenin de girişimi ve çabasını ihtiva eder. Öğretmen, öğretmeni güçlendirme çabasından muaf değildir.

Eleştiri kadar öz eleştiri de öğretmeni güçlendirecektir.

İstemek kadar yapmak ya da yerine getirmek de öğretmeni güçlendirecektir.

Yoksa kamu görevlileri arasında askeriyedeki ‘‘er’’ gibi şamar oğlanına çevrilecek, bu da bizleri üzecektir.

Çünkü öğretmen kıymettir, öğretmen boyun eğmeden ders verebilendir, öğretmen değil elini yüreğini ortaya koyandır, öğretmen özveri ve emek gibi hasletlerle  öne çıkandır, hayatını kültür-sanat cihetinde dolu dolu yaşayabilendir, öğretmen aynı zamanda öğretmen arkadaşının yükünü alabilendir, öğretmen aynı zamanda kendisi için ne istiyorsa öğretmen arkadaşı için de onu isteyebilendir. Öğretmenin hini ya da cini olmaz, öğretmen candır. Bu can ile canlılara yol olur. Bu cana suizan hak olamaz. Hüsnüzan, hüsnüzan ey ilçe seçim kurulları ve bilumum yetkililer!

Bakanlık yetkililerine de seslenmek istiyorum.

Öğretmeni güçlendirmek bağlamında onları birtakım yüklerin altında ezmemek ve yormamak lazım.

Laf açılmışken söylemeliyim. Öğretmeni, Sayın Tekin’in son açıklamalarından hareketle müfredatı sadeleştireceğiz diye ders saatlerini ve ders yılı sürelerini arttırarak bir yere varamazsınız.

Öğretmeni işine odaklamak ve ondan en üst düzeyde verim elde etmek için gelin öğretmene az dersle maddi güç verin. Öğrenciyi çok derse değil, daha çok hayata yönlendirin. Okullarda dersler zorunlu lakin okullar hayattan muaf... Okullar, hayatı yaşatmadıkça, zamanı sunmadıkça öğrenciler için bir anlam ifade etmeyecektir. Hayat bağı olmayan okulların yeri, bir zaman sonra müzeler olacaktır.

Bir öğretmene haftalık 30 saat ders vermek, hatta bazıları için bu 30’un da üstünde,  öğretmene hedef şaşırtır, öğretmeni bitap-harap-zayıf duruma düşürür, bir müddet sonra da öğretmen derse değil alacağı paraya bakar ki orada da haklıdır. Çünkü aldığı ek ders ücreti onu asla tatmin etmiyor. Bir öğretmen için paranın hedef olması ne acıdır! Bunu yıkmak lazım... Bu da öğretmene az ders vermekle maddi güç kazandırmakla meydana çıkar. Öğretmen güven tazeler, taze kan olur, tuzu kuru modundaki kafa rahatlığını meslek iştiyakı ile birleştirince öğrencinin çığır açacağı zeminler oluşur. Toplum da bunları gördükçe öğretmen el üstünde tutulur. Bu durum, tüm katmanlara sirayet eder. Öğretmen hem rahat bir nefes alır hem de potansiyelini açığa çıkaracak zemini bulur.

Sayın Tekin, müfredatı sadeleştirmek, dilerim ki işlerin basitleşeceği ve sadeleşeceği yerde eğitim camiasını allak bullak etmez.

Sayın Tekin, ne çok derste keramet vardır ne de öğrenciyi uzun süre okulda tutmakta...

Öğrencinin öğleden önce derse girip öğleden sonra yaşamla temas edebileceği alanlara inmesi gerekir. Öğretmen de bilgiyi yükleyen değil, yönlendiren olmalıdır. Bunları yıllardır dile getiriyoruz.

Eğer ki bunlar olmazsa yine tarih tekerrür eder.

Muasır medeniyetler seviye atlarken biz o seviyeye çıkmak için kervanları ha bire yolda düzeltiriz. Bunu da sanki inovasyonmuş gibi lanse ederiz. Halbuki çağdaş uygarlıklar treni çoktan geçmiştir, biz de o treni kaçırmışızdır. Bizimkisi ise kaçırılan trenlerin arkasından bakmaktan, güya kervana katılarak kaçırılan tren görüntüsüne bürünmekten öte değildir.

O uğraşlar, iyi niyetle ve samimi olsa da işe yaramaz.

Her şey vaktinde, vaktinde, vaktinde...

Hayatın doğallığına ve akışına şu okulları ve şu camiayı ah adapte edebilseniz!

Ah şu okulları, öğrencileri ve öğretmenleri ciddiye alsanız ve yaşam sahasında önemseseniz!

Okulları bir yere kondurmak değil, onları yaşam içinde konumlandırmaktır mesele...

 

Saygılarımla...

 

 

 

DİĞER YAZILARI Ruh Üfle! Of, Püf Deme! 01-01-1970 03:00 Kazuistik Müfredat mı? 01-01-1970 03:00 Yılan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Öğrencinin ''Kendimi Öğrenmiyorum!'' Haykırışı 01-01-1970 03:00 Belediyeler Eğitimin Merkezinde Olsun! 01-01-1970 03:00 Sosyal Etkinlikler Karneye Girdi - Çıktı! 01-01-1970 03:00 Müdür ve Öğretmenlerin Yetkisi Az, Sorumlulukları Fazla... 01-01-1970 03:00 MEB Yönetici Atama: Ne Varsa Eskilerde Var... 01-01-1970 03:00 Okullarda İş Günü 200 Gün Olacakmış. Eğitimde Asıl Mesele Nicelik mi, Nitelik mi? 01-01-1970 03:00 MEB Müfredatı: İyi İnsan Yetiştirecek mi? 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin, çocukları okulda daha fazla tutmakla övünüyor! 01-01-1970 03:00 Yorgun Savaşçılar 01-01-1970 03:00 Müfredat Revizyonu Üzerine 01-01-1970 03:00 Öğretmenler Kara Kara Düşünüyor! 01-01-1970 03:00 Okul Bazlı Performans Değerlendirme, Ama Nasıl? 01-01-1970 03:00 Herkes Bir Hava iken Netice Berhava 01-01-1970 03:00 Sil Baştan: Büyük Eğitim Devrimi 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin'in hızından nasiplenemeyen konular 01-01-1970 03:00 Değişiklerle Değişmeyen Bakanlık 01-01-1970 03:00 Mülakat 01-01-1970 03:00 Yeni Ders Yılı Başlarken… 01-01-1970 03:00 2 Yıllık Esaret: Toplu Sözleşme 01-01-1970 03:00 Siyah Beyaz Bir Eğitim Hikayesi 01-01-1970 03:00 Yeni DYK ile Toplu Sözleşmeye Dair Çıkarımlar 01-01-1970 03:00 Toplu Sözleşmede Hayali Bir Enstantane 01-01-1970 03:00 Memur Memnun Değil 01-01-1970 03:00 Güçlü Öğretmen Güçlü Türkiye  01-01-1970 03:00 Çocuklara değer aşılamanın en güzel yolu büyüklerin örnekliğidir 01-01-1970 03:00 Ziya Selçuk’tan Yusuf Tekin’e... 01-01-1970 03:00 Ali Yalçın’ın ihanet mi edelim sözleri ve memurların durumu 01-01-1970 03:00 Öğretmen Maaşını Yuvarlarsak 30 Bin TL 01-01-1970 03:00 Bu Okul Halleri, Hal Değil Artık! 01-01-1970 03:00 Dağlanan Yüreklerimize Terapi: Kafamızı Dağıtmak 01-01-1970 03:00 Milli Eğitim Müdürü ve Öğretmeni Koruma Kanunu 01-01-1970 03:00 Yetenek Tozu: Piyano Çalan Motokurye 01-01-1970 03:00 Boydan Boya Darboğaz Bir Eğitim Sistemi 01-01-1970 03:00 Kepçe Kepçe Müjde, Kaşık Kaşık Zam Oranı 01-01-1970 03:00 Yaz-Kış Kurs, Yaz-Kış Kurs 01-01-1970 03:00 Mersin Olayının Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı, Öğretmeni Küçümsedi 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı Öncesi Serenat 01-01-1970 03:00 Mahmut Özer'i Görünce Ziya Hoca'yı Anladı 01-01-1970 03:00 Sayı Kasan Sendikaların Armağanı: 19 Kasım 2022 01-01-1970 03:00 Ey Eğitim Sendikaları, Birleşin! 01-01-1970 03:00 Elimizin Altındaki Anayasa ile Yasalar 01-01-1970 03:00 14 Ekim İş Bırakma Terazisi: Sendikal Ağırlık Yapın! 01-01-1970 03:00 ''Müdür Görev Süresi 12 Yıl Olsun!'' Serenatı 01-01-1970 03:00 1 Ekim Uzmanlık ve Başöğretmenlik Beklenti Günü 01-01-1970 03:00 Bursluluk Sınavına Giremeyen Tek Maaşlı Öğretmen Çocukları  01-01-1970 03:00 Efendiler, Öğretmenlerin Dayanacak Gücü Kalmadı 01-01-1970 03:00 Üçü Bir arada: Müdür Odası, Özel Tuvalet, Değerler Odası 01-01-1970 03:00 Öğretmen kalabilmek... 01-01-1970 03:00 Etkisiz sendikalardan büyük bir istifa dalgası gelebilir 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin canına okumayın, can kulağı ile dinleyin! 01-01-1970 03:00 Siyasi emeller uğruna bu kesimlere prim vermeyin! 01-01-1970 03:00 Nagehan Alçı Yine Sahnede... 01-01-1970 03:00 Sınavı Kaldırın, Öğretmeni Bu Cendereden Kurtarın 01-01-1970 03:00 Önce Uzman Öğrencilik Sonra Uzman Öğretmenlik 01-01-1970 03:00 3 Vakte Kadar Uzmanlık ve Başöğretmenlik Sınavları İptal 01-01-1970 03:00 Çöp Adam 01-01-1970 03:00 Uzmanlık ve Başöğretmenlik Süreci: Sendikalar, Profesörler, Diğerleri 01-01-1970 03:00 Enes Kara’nın Ardından… 01-01-1970 03:00 MEB’de Neye ‘Tamam’ Neye ‘Devam’? 01-01-1970 03:00