Çöp Adam

Yusuf Yahya

14-08-2022 15:18

Bursa’da çöplerle dolu bir evde 9 yaşında bir erkek çocuğunun olduğu fark edilince herkes şoke oldu.

Çocuk; zayıf, bitkin ve çok kötü bir haldeydi.

İddia odur ki zavallı çocuğu bu hale 1 yıla yakın bir süre mahkum eden öz teyzesi imiş.

Teyze olmuş ama insan olamamış bir canlı yani…

Biyolojik bakımdan anne, teyze, hala, dayı, amca, baba olmak kolaydır.

Gelin görün ki insan olmak asla biyolojik değildir.

İnsan olmak, insanlıktan nasiplenebilmektir.

Ve ciddi ciddi insan olmayı iktiza eder.

İnsanlıktan nasiplenebilmek için de vicdan bir kilometre taşıdır.

Vicdanı olmayan insanların iyi yönleri çıkarsaldır ve faydacılık izini sürer.

Bu tür insanların çıkarına, faydasına ya da damarına basıldığı an vicdanın esamesi okunmaz.

Gerçek yüzleri açıkça görülür.

Yukarıda söz ettiğimiz olayın karakterlerinden birisi olan teyzenin vicdanının yerinde yeller estiği apaçık ve ortadadır.

Çocuğun bulunduğu dairenin girişine ‘‘…Haneye tecavüz…’’ ibaresi ile topluma yasal sınır çekerken bir insanın -ki bu çocuktur- temel (anayasal) haklarını nasıl hırpaladığı ve kevgire çevirdiği nasipsizliğinin bir paradoksudur adeta.

Hal böyle olunca bir insanda esas olması icap eden vicdanın olmaması demek, bu insanın insanlıktan nasiplenecek şartlara ve duruma sahip olmadığını gösterir.

Yani vicdandan yoksunluk insanlıktan yoksunluktur aslında.

Temelsiz insan da diyebiliriz.

Bu insana neyi inşa ederseniz ediniz sonuç her daim akamet olacaktır.

Bu şartlar ve durum neticesinde de manevi mahrumiyetteki insanın gerçek dünyaya kötü tarafları tüm yönleriyle boca edilecektir.

Öyle de olduğu görülmektedir zaten.

Öte yandan vicdan yok ise bu teyze yaftalı kimsenin vicdan muhasebesi yapması da olanaksızdır ve imkan dahilinde değildir.

Çünkü vicdani bir zemin söz konusu değil.

Vicdan muhasebesini yapmak bu vaziyette bizlere düşüyor.

Kendisini sorumlu birey addeden herkese…

Problem bence münferit değil sadece.

‘‘Biz nasıl böyle olduk!’’ klişesine sığınmak da istemiyorum.

Zira bu klişede bir aymazlık yani gaflet hali söz konusudur.

Halbuki tüm kötülükler bizlerin yaşadığı çevrelerde olup bitiyor.

Nasıl olup bittiğini de çevreye duyarlı isek biliyor ya da farkında olmamız gayet tabii olanıdır.

Bilinmelidir ki dalalete ve kötülüklere, gaflet uykusunda olan insanların işte bu halleri fırsat ve imkan tanır; ve dalaleti-gafleti de onların görmezden gelme, neme lazımcı, bana ne gibi halleri yayar.

Yayıldıkça da toplumda kötülüğe karşı normalleşme meydana gelir.

Gelinen noktada toplumda kötülerin ve kötülüklerin prim yapıyor olduğunu görüyoruz.

Bu hava özellikle son 4-5 yıldır iyiden iyiye hissediliyor.

Esip gürleme, hoşgörüsüzlük, haksızken haklı duruma geçme çirkefliği, kötülükle üstünlük kurma popülaritesi vs… daha nicesi.

İnsan kötülerle ve kötülükle yoğruldukça hamuru da ona göre şekil alıyor.

Bu hamurun şekillenmesinde esas olan vicdan, böylelikle un ufak edilmiş olunuyor.

Özellikle yukarıda söz ettiğimiz kötü hava yüzünden…

İnsanlarda büyük bir manevi boşluk var.

İnsanların üzerlerine giydikleri yalnızca et ve kemik… Bunlardan ibaret…

Evrensel insani değerler hak getire…

İnsanoğlu vicdandan eser olmayan et ve kemik enkazında çöp adam gibi (İnsanlıktan nasiplenmemiş olan insan çöp adamdır. Sadece şekilden ve çizgiden müteşekkildir.) debelenirken Halil Konakçı isimli bir imam şöyle diyor:

‘‘Bak sokaklar ne hale geldi! Kasap dükkanı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık. 100 yıl önce dedelerimizin yatak odasında göremediği kıyafetleri biz çarşıda pazarda plajda görüyoruz. Neden? Bu kadınların başında yok mu adamları, abileri, babaları, kocaları? Geçtim helali, haramı hadi buna inanmıyorsun. Tamam ateistsin, imanın zayıf... Ya hiç mi kıskanmıyorsun lan?’’

İmamlar, bu dille mi insanlardaki manevi boşluğu dolduracak?

Bu imamın derdi neden hep maddi boşluk?

Çöp adam, bu dille mi insanlıktan nasiplenmiş insan olacak?

Çöp adamdaki yoksunluk ve yokluk manevi iken niçin maddi olana dikkat çekiliyor?

Vicdanlar küle dönmüş, insanlar salt et ve kemikten müteşekkil çöp adam olmuş, ayrıca insan insanlık yolunda yaya kalmış iken imamlara yakışan bu kabadayıvari dil midir?

Çöp adamlar için insanlıktan nasiplenmiş insan olma projesi şart artık…

VİCDAN, HER DAİM KİLOMETRE TAŞIMIZDIR…

Saygılarımla…

 

Yusuf SEVİNGEN

 

 

 

 

DİĞER YAZILARI Ruh Üfle! Of, Püf Deme! 01-01-1970 03:00 Kazuistik Müfredat mı? 01-01-1970 03:00 Yılan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Öğrencinin ''Kendimi Öğrenmiyorum!'' Haykırışı 01-01-1970 03:00 Belediyeler Eğitimin Merkezinde Olsun! 01-01-1970 03:00 Sosyal Etkinlikler Karneye Girdi - Çıktı! 01-01-1970 03:00 Öğretmeni Güçlendirmek 01-01-1970 03:00 Müdür ve Öğretmenlerin Yetkisi Az, Sorumlulukları Fazla... 01-01-1970 03:00 MEB Yönetici Atama: Ne Varsa Eskilerde Var... 01-01-1970 03:00 Okullarda İş Günü 200 Gün Olacakmış. Eğitimde Asıl Mesele Nicelik mi, Nitelik mi? 01-01-1970 03:00 MEB Müfredatı: İyi İnsan Yetiştirecek mi? 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin, çocukları okulda daha fazla tutmakla övünüyor! 01-01-1970 03:00 Yorgun Savaşçılar 01-01-1970 03:00 Müfredat Revizyonu Üzerine 01-01-1970 03:00 Öğretmenler Kara Kara Düşünüyor! 01-01-1970 03:00 Okul Bazlı Performans Değerlendirme, Ama Nasıl? 01-01-1970 03:00 Herkes Bir Hava iken Netice Berhava 01-01-1970 03:00 Sil Baştan: Büyük Eğitim Devrimi 01-01-1970 03:00 Yusuf Tekin'in hızından nasiplenemeyen konular 01-01-1970 03:00 Değişiklerle Değişmeyen Bakanlık 01-01-1970 03:00 Mülakat 01-01-1970 03:00 Yeni Ders Yılı Başlarken… 01-01-1970 03:00 2 Yıllık Esaret: Toplu Sözleşme 01-01-1970 03:00 Siyah Beyaz Bir Eğitim Hikayesi 01-01-1970 03:00 Yeni DYK ile Toplu Sözleşmeye Dair Çıkarımlar 01-01-1970 03:00 Toplu Sözleşmede Hayali Bir Enstantane 01-01-1970 03:00 Memur Memnun Değil 01-01-1970 03:00 Güçlü Öğretmen Güçlü Türkiye  01-01-1970 03:00 Çocuklara değer aşılamanın en güzel yolu büyüklerin örnekliğidir 01-01-1970 03:00 Ziya Selçuk’tan Yusuf Tekin’e... 01-01-1970 03:00 Ali Yalçın’ın ihanet mi edelim sözleri ve memurların durumu 01-01-1970 03:00 Öğretmen Maaşını Yuvarlarsak 30 Bin TL 01-01-1970 03:00 Bu Okul Halleri, Hal Değil Artık! 01-01-1970 03:00 Dağlanan Yüreklerimize Terapi: Kafamızı Dağıtmak 01-01-1970 03:00 Milli Eğitim Müdürü ve Öğretmeni Koruma Kanunu 01-01-1970 03:00 Yetenek Tozu: Piyano Çalan Motokurye 01-01-1970 03:00 Boydan Boya Darboğaz Bir Eğitim Sistemi 01-01-1970 03:00 Kepçe Kepçe Müjde, Kaşık Kaşık Zam Oranı 01-01-1970 03:00 Yaz-Kış Kurs, Yaz-Kış Kurs 01-01-1970 03:00 Mersin Olayının Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı, Öğretmeni Küçümsedi 01-01-1970 03:00 Uzmanlık Sınavı Öncesi Serenat 01-01-1970 03:00 Mahmut Özer'i Görünce Ziya Hoca'yı Anladı 01-01-1970 03:00 Sayı Kasan Sendikaların Armağanı: 19 Kasım 2022 01-01-1970 03:00 Ey Eğitim Sendikaları, Birleşin! 01-01-1970 03:00 Elimizin Altındaki Anayasa ile Yasalar 01-01-1970 03:00 14 Ekim İş Bırakma Terazisi: Sendikal Ağırlık Yapın! 01-01-1970 03:00 ''Müdür Görev Süresi 12 Yıl Olsun!'' Serenatı 01-01-1970 03:00 1 Ekim Uzmanlık ve Başöğretmenlik Beklenti Günü 01-01-1970 03:00 Bursluluk Sınavına Giremeyen Tek Maaşlı Öğretmen Çocukları  01-01-1970 03:00 Efendiler, Öğretmenlerin Dayanacak Gücü Kalmadı 01-01-1970 03:00 Üçü Bir arada: Müdür Odası, Özel Tuvalet, Değerler Odası 01-01-1970 03:00 Öğretmen kalabilmek... 01-01-1970 03:00 Etkisiz sendikalardan büyük bir istifa dalgası gelebilir 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin canına okumayın, can kulağı ile dinleyin! 01-01-1970 03:00 Siyasi emeller uğruna bu kesimlere prim vermeyin! 01-01-1970 03:00 Nagehan Alçı Yine Sahnede... 01-01-1970 03:00 Sınavı Kaldırın, Öğretmeni Bu Cendereden Kurtarın 01-01-1970 03:00 Önce Uzman Öğrencilik Sonra Uzman Öğretmenlik 01-01-1970 03:00 3 Vakte Kadar Uzmanlık ve Başöğretmenlik Sınavları İptal 01-01-1970 03:00 Uzmanlık ve Başöğretmenlik Süreci: Sendikalar, Profesörler, Diğerleri 01-01-1970 03:00 Enes Kara’nın Ardından… 01-01-1970 03:00 MEB’de Neye ‘Tamam’ Neye ‘Devam’? 01-01-1970 03:00