Hedefli çalışmalarda, sonuçlar, hedeflere ulaşılıp ulaşılamadığına göre başarı ya da başarısızlıktır. Sonuçları belirleyen de içindeki değişkenleriyle süreçlerdir.

Sonuç odaklılar, sonuca bakarlar ve sonuca göre içindeki değişkenleriyle birlikte süreçleri başarılı ya da başarısız sayarlar.

Sürecin akılcı, bilimsel ve etik gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini, sürecin iyi yönetilip yönetilmediğini, süreçte yer alanların koşullarını önemsemezler.Sonuç başarılıysa överler, başarısızsa yererler. Böyle başarıların yinelenmesi, sürdürülmesi ve süreçte yer alanların doyumu mümkün olmayabilir.

Sonuç odaklı anlayışın egemen olması, kişileri, hedefe ulaşmak için her yolu kullanmaya yöneltebilir. Bu durumun üreteceği sorunlar, sonuçta elde edilecek başarıdan daha büyük ve kalıcı olabilir. Bu anlayışta, her sonucun kendi koşullarında değerlendirilmesi olanaksız olacak, süreçler gözardı edilecektir.

Bu anlayışın risklerine karşı, hukukta kullanılan "usul esastan önce gelir" söylemini, süreç sonuçtan önce gelir, biçiminde kullanabiliriz.

Süreç odaklılar, sonuçtan bağımsız olarak, sürecin akılcı, bilimsel ve etik gereklerinin yapılıp yapılmadığına bakarlar. Sürecin gerekleri yapıldığında, sonucun yinelenebilir ve sürdürülebilir olacağını bilirler. Bilirler ki sonuçlar, süreçlerin değişkenlerine göre değişkenlik gösterecektir.

Ayrıca süreç odaklılar, süreçte yer alanların doyumunun, sonucun niteliğine ve sürdürülebilirliğine etki edeceğini düşünürler. Sürecin gereklerine göre iyi yönetilmesinin, en uygun sonucu üreteceğine inanırlar.

Süreç odaklılar, sonuçların parasal olmayan bir maliyetlerinin de olduğu bilinciyle süreci önemserler. "Başarı, onu elde etmek için vaz geçilenlerin toplamıdır." Bu maliyet parasal maliyetlerden çok daha önemlidir.

Öyleyse sonuçlardan önce süreçlere, süreçlerin değişkenlerine bakmak gerekmez mi?

Ramazan Yılmaz