Milyonluk arabalara binen, üyeleri 3-5 bin lira maaş alırken 30-50 bin lira maaş alan sendika yöneticileri sendikacılık yapamazlar.

Kapitalist eğilimli insanların emek mücadelesi vermeleri beklenemez.

Etnik, inançsal ve siyasal düzlemde de emek mücadelesi yapılamaz. Bu düzlemlerde sendikacılık yapanlar emek adına değil, başka tür kazanımlar elde ederler ve bu tür sendikalar ve sendikacılık emekçilere ve emek mücadelesine ağır zararlar verirler. Emek mücadelesi, ideolojik, sınıfsal bir mücadeledir. Emek mücadelesinin kazanımları doğrudan ve dolaylı olarak ulusal ve evrensel kazanımlardır. Bu kazanımlar, emekçiler üzerinden toplumsal barışa, toplumsal adalete, toplumsal kalkınmaya, ulusal birliğe katkı sunar ve evrensel etki yapar.

Kapitalist üretim ve yaşam biçimi rekabetçi, yarışmacı ve çatışmacıdır. Toplumsal barış, toplumsal adalet, toplumsal kalkınma ve hatta ulusal birlik  kapitalizmin işine gelmez. O yüzden, özelde emek sınıfını, genelde toplumu dinsel, mezhepsel, etnik ve siyasal olarak ayrıştırır ve kendi adına işini kolaylaştırır. Beden ve düşünce emekçileri kendi yararlarının ve ulusal yararların kapitalist anlayışla bağdaşmadığını görmedikçe kendilerine layık görülene razı olacaklar. Kötüleşmenin ve doğaya, insana, topluma kötülüğün kaynağı kapitalizm ve kapitalist yaşam biçimidir. Ebedi önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün "Devletçilik" ilkesi ve "karma ekonomi" anlayışı bunu gördüğü içindir.

Emekçilerin, örgütsüzlüğü ve sarı sendikacılığı değil, doğru sendika ve sendikacılığı seçme ya da örgütleme sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk kendilerine karşı olmaktan çok çocuklarına, torunlarına, doğaya ve yaşama karşı sorumluluktur.

İyiye ve doğruya doğru yol alanlar, hedefe ulaşamasalar da o yönde atılan adımlarının bıraktığı izin ardılları için yol gösterici olacağının bilincindedirler.

İz mirastır; tarih izlerin onurunu ya da utancını teslim eder.

Ramazan YILMAZ
guncelegitim.com