Sendikal önderler, örgütün ilke ve değerleriyle, temsil ettikleri kitlenin beklenti ve öncelikleriyle sınıfın mücadelesini büyüttükçe efsaneleşirler.
Fakir Baykurt gibi...
Onları efsaneleştiren, savundukları ilkelere bağlılıkları, o ilkeler ve sınıfın mücadelesi için bedel ödemeyi göze almalarıdır.
Onlar, savundukları ve temsil ettikleri ilkelere bağlılıklarıyla güven kazanırlar ve o güven temsil ettikleri kitleyi onlara yoldaşlaştırır ve efsaneleşirler.
Bazıları da mücadelenin bir yerinde, kendi ihtiyaçlarını ve beklentilerini önceler, kendisini merkeze koyar.
Bu durum anlaşılabilir ve insani bir durumdur. Ancak, kişisel mücadele ile sınıfsal mücadele, kişisel önceliklerle sınıfsal öncelikler çelişeceğinden, kendisini önceleyenler, temsil ettikleri kitleye rağmen, sınıfa rağmen öncelerler.
O nedenle, temsil ettikleri ilkeler ve sınıf mücadelesi için bedel ödemeyi göze alamayanlar, özveride bulunamayanlar yönetici olsalar da önder olamazlar.
Çünkü, kendi beklentilerini ve önceliklerini merkeze koyanlar, temsil ettikleri kitlenin güvenini de yoldaşlığını da kaybederler.