Öğretmenlik, uzmanlık mesleğidir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 43. maddesine göre "öğretmenlik; devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir."

Milli Eğitim Temel Kanunu ile uzmanlık mesleği olduğu kabul edilen öğretmenliğin, çıkarılması planlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda, "uzman öğretmen", "baş öğretmen" olarak sınıflandırılması, bunların dışında kalan öğretmenleri "uzman olmayan" durumuna düşürür. Bu durum, öğretmenlik mesleğinin statüsü bakımından bir geriye gidiş olduğu gibi, 1739 sayılı METK ile de çelişir.

Çıkarılması planlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu, basına ve kamuoyuna yansıtıldığı biçimiyle çıkarsa, öğretmenlik mesleği bakımından, öğretmenler bakımından, çalışma barışı bakımından, öğrenci-öğretmen ilişkileri bakımından, öğretmen-okul yönetimi ilişkileri bakımından, veli-öğretmen, veli-okul yönetimi ilişkileri bakımından ve eğitim-öğretim bakımından kalıcı sorunlar üretir.

Bu yönüyle, eğitimde verimliliğin artmasına, niteliğin yükselmesine olumlu katkı yapamayacağı gibi olumsuz etkileyecektir.

Üç kuruş daha az ücret ödemek için, Milli Eğitim Temel Kanunu ile "uzman" olarak kabul edilen öğretmenleri, güvenirliği ve geçerliliği tartışılacak sınavlarla sınıflandırmanın olası sonuçları neler olabilir?

1-Milli Eğitim Temel Kanunu ile "uzman" olarak kabul edilen öğretmenlerin oldukça büyük bir bölümü "uzman olmayan öğretmen" durumuna düşürülür.

2-Aynı işi yapan öğretmenler arasında oluşacak ücret farkı, bazı öğretmenlerin mesleki güdülenmesini ve mesleki doyumunu düşüreceğinden eğitimin verimliliğini ve niteliğini olumsuz etkiler.

3-"Uzman olmayan öğretmen", "uzman öğretmen" ve "baş öğretmen" sınıflandırması, öğretmenler arasında sorunlar üreteceğinden okullardaki çalışma barışını ve kurum iklimini olumsuz etkiler.

4-Öğretmenler arasında oluşturulacak sınıflandırma, öğrencilerinin bazı öğretmenlere karşı güven duygusunu ve öğretmen-öğrenci etkileşimini zayıflatacağından eğitim-öğretim sürecini olumsuz etkiler.

Yine bu durum, bazı öğretmenlerde özgüven ve öz değer kaybına neden olacağından eğitim-öğretim sürecini olumsuz etkiler.

5-Oluşturulacak sınıflandırma ve ücret farkları, bazı öğretmenlerin etkinliklerde ve projelerde görev almada isteksiz davranmalarına neden olabileceğinden öğretmenlerle okul yönetimleri arasındaki ilişkileri olumsuz etkiler.

6-Öğretmenler arasında oluşturulacak sınıflandırmadan dolayı velilerin öğretmenlere bakışı değişebileceğinden ve okul yönetimlerinden karşılanması mümkün olmayan istekleri olabileceğinden, veli-öğretmen ilişkileri de veli-okul yönetimi ilişkileri de olumsuz etkilenecektir.

7-Bu olumsuzluklar, öngörülemeyen başka olumsuzluklarla birlikte eğitim-öğretim sürecini, eğitimin verimliliğini ve niteliğini olumsuz etkileyecektir.

Öğretmenleri yarıştıracak ve sınıflandıracak rekabetçi bir anlayışla eğitimde istendik sonuçlar üretilemez.

Üç kuruş daha az ücret ödemek için, bireylerin, toplumun ve ülkenin yaşamını belirleme gücü olan eğitimde oluşacak olumsuzluklar göze alınamaz.

Eğitim, bir etkileşim süreci ise, eğitim ortamlarında, çalışma barışını sağlamak, mesleki doyumu yükseltmek, olumlu kurum iklimi yaratmak ve eğitimin niteliğini yükseltmek, demokratik ve bilimsel karar alma süreçlerini işletmenin yanında, iş birliği, yardımlaşma ve dayanışma anlayışını hakim kılmakla mümkün olabilir.

Tüm öğretmenleri, eğitim-öğretim sürecini ve sonuçlarını etkilemesi kaçınılmaz olan bir düzenlemenin, en geniş katılımla, bilimsel verilerle ve demokratik yöntemlerle yapılması gerekir.

Önemli olan, iyi bir şey yapıyormuş gibi yapmak değil, iyi sonuçlar üretecek, iyi bir şey yapmaktır.