İşverenin güdümünden çıkamayan, hatta orada olmayı tercih ettiği için sendikal çaresizlik yaşayan sarı sendika, Eğitim-İş'e sataşmaya başlamış.

Yalnızca talep eden, talepleri karşılanmayınca temsil ettiği kitlenin hakları için mücadele etmek yerine işvereni üzmemeyi tercih eden sarı sendika, yaratmaya çalıştığı algılarla, gerçek anlamda sendikacılık yapan Eğitim-İş'in ve emek mücadelesinin büyümesini durdurabileceği yanılgısına kapılmış ve çaresizce çırpınıyor.

Eğitim emekçileri açlık sınırına yakın ücretlerle yaşam kavgası verirken; öğretmenler, öğretmenlik mesleği ve eğitim sistemi için bir sürü risk barındıran Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer Basamakları Sınavı dayatması yapılırken, bunlara karşı mücadele etmek yerine, mücadele edenlerle mücadele etmek, tam da sarı sendika tavırdır.

 

Sarı sendika, Eğitim-İş'in okul müdürlerini tehdit ettiği iftirasında bulunmuş.

Eğitim-İş, okul müdürlerini üyelikten çekilmelerin işleme konulması sürecinde mevzuatın dışına çıkmamaları yönünde uyarmıştır.

Sorgulanması gereken, mevzuatın gereğinin yapılmasını istemek midir, yoksa ...

 

Yıllardır aynı olan, Eğitim-İş'in kılık kıyafetle ilgili karar metni, niçin şimdi fark edilmiş olabilir?

İşte bunun yanıtı, sendikal çaresizlik.

İşvereni memnun etmeyi sendikacılık yapmaya tercih eden yapılardan istifa ederek, emekten ve emekçilerden yana sendikacılık yapan Eğitim-İş'e üye olan binlerce eğitim emekçisini durdurmaya yönelik boşuna bir çabadır bu.

Eğitim-İş, tüzüğü gereği sınıf ve kitle sendikacılığı yapar. O nedenle Eğitim-İş, eğitim emekçileri arasında etnik köken, inanç ve politik görüş ayrımı yapmadan, hepsini emek sınıfının bir ferdi kabul eder; üye kaydeder ve hakları için mücadele eder.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay'ın dile getirdiği gibi, "Eğitim-İş, bireylerin inanç özgürlüğünün karşıtı değil, savunucusudur. Eğitim-İş'in karşı olduğu husus, birçok hak ve özgürlük gibi farklı inançlardan, görüşlerden yurttaşın bir arada sorunsuzca yaşayabilmesini sağlayan Cumhuriyeti temellerinden sarsmaya çalışan karanlık yapılardır; devlet içinde yapılananan, iktidar sayesinde eğitimi arka bahçeleri eyleyen tarikatlardır; dini siyasallaştıran, ticareleştiren, tekelleştiren ve onu kamusal alana bu dönüştürülmüş haliyle sokup güç ile iktidar olarak tahsil etmeye çalışanlardır."

 

Evrensel hak ve özgürlüklerin savunucusu olan ve sınıf bilinci ile sendikacılık yapan Eğitim-İş'in, kişilerin kılık kıyafet özgürlükleriyle/ seçimleriyle sorunu olamaz.

O nedenle, içine düştükleri çıkmazdan Eğitim-İş'e tutunarak çıkmaya çalışmaları boşuna.

İşin iyi yanı, onların çaresizlikleri eğitim emekçilerine çare olmuş ve Eğitim-İş'te birleşmelerini sağlamıştır.

 

Eğitim-İş'in mücadelesi kişilerin tercihleri ile değil, emekçilerin hakları için işverenledir.

Eğitim-İş'e karşı girişilen bu temelsiz çaba, emekçileri ayrıştırarak emek sınıfını zayıf tutma çabasıdır.

Eğitim-İş’in sahip olduğu sınıf bilinci, tercihleri ve aidiyetleri ne olursa olsun hiçbir emekçiyi ayrıştırmasına izin vermez.

 

Sendikal çaresizlikleri, bakalım başka hangi çırpınışlara neden olacak.

Ramazan YILMAZ
Sendika Yöneticisi

Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendisi sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir.