Mahallelerin, etik değerlerden yoksun dedikiducu borazanları vardır. Onlar, yalnızca yaydıkları dedikodular sayesinde, dedikoduculardan ve defolu kötülerden ilgi görürler. Çocukluklarından beri değer verilmedikleri için değer kaybına uğramak gibi bir kaygıları olmaz.

Sosyal kabul gereksinimlerini, geçici ve yapay da olsa borazanlıklarıyla giderirler. 

Değer vermeseler de, defolu kötüler, borazanlarla iki nedenle iyi olmak zorundadırlar:

1-Defolu kötüler, iyilerle olan mücadelelerinde, iyileri yıpratmak için, borazanların kulaklarına bir şeyler fısıldayarak öttürmeye yarayacaklarından.

2-Kendi defolarıyla ilgili de ötüp, kirli çamaşırlarını ortaya dökmesinler diye. 

Defolu kötülerle borazanların ilişkisi, zaman içinde, karşılıklı birbirlerini kullanmaya dayalı tehlikeli bir ilişkiye dönüşür. Defolu bir ilişki ortaya çıkar.

Borazanlar, bebeklik ve çocukluk dönemlerinde yeterince sevilseler, saygı görseler, değer verilseler, değersizleşmeyi göze alamaz ve bu tür ilişkilerden uzak durabilirlerdi.

İyilerin borazanlara eyvallahı olmaz. Hatta, uzak dururlar onlardan, bilinçlerine pislik sıçramasın diye. 

Dedikoducuların oynadıkkarı rolün onursuzluğu, onlarla çatışmaya girenlere her türlü karayı çalmalarına neden olabilir. Onların on parmaklarında on kara vardır. Onları kullanacak kadar çaresizleşen ve bayağılaşan defolu kötülerin de zihinleri kapkaradır. Onların ilişkilerinin önce iyilere ve mahalleye, sonra da en ağır zararı kendilerine vermesi kaçınılmazdır.

Doğru zeminde onurlu mücadele yürütemeyenlerin borazanlarla yapacakları işbirliği, borazanları alet yapsa da eninde sonunda onları da borazanların aleti yapar. Bu tür işbirlikleri, yalanlamayı kaçınılmaz kılacağından, kaypaklaştırır ve değersizleştirir.

Defolu kötülere de, çocukluk dönemlerinde özdeğer ve özsaygı kazandırılmış olsaydı, kötüleşmeyi, defolanmayı ve borazanlarla defolu ilişkilere girerek değersizleşmeyi göze almayabilirledi.

Sağlıklı ilişkiler geliştirecek sağlıklı bireyler yetiştirmenin, sağlıklı mahalleler ve toplumlar oluşturmanın belki de tek yolu, çocuklarımızı, anne karnından başlayarak yeterince severek, saygı duyarak, değer vererek, özdeğeri ve özsaygısı yüksek bireyler olarak yetiştirmektir. 

Bir de, yalnız kendisi için yaşayacak kadar sığ ve sıradan, bilincini tutsak verecek kadar edilgen olmayan.