"Sınıf ve kitle sendikası" kavramını ilk kullanan, Fransız sendikacı Hennri Krasucki olmuştur.

Farklı siyasal tercihlerine karşın çıkarları aynı olan tüm emekçileri toparlamayı amaçlayan ve bu yönüyle kitle örgütü olan sendikanın temel görevinin, en başta ve sürekli olarak emekçilerin ekonomik istemlerini savunmak olduğunu belirtir.

Sendikayı, yeğledikleri parti ne olursa olsun, en büyük sayıda emekçiyi, ortak çıkarları için bir araya getirebilecek bir sınıf ve kitle örgütü olarak tanımlar.

Kitle örgütleri olarak, sermaye, devlet ve partiler karşısında bağımsızlıklarını sürdürmeleri gerektiğini söyler.

Sermayeye/işverene yakın sendikaların sınıf sendikaları olamayacakları gibi, siyasi partilere yakın sendikalar da kitle sendikası olamazlar.

Çünkü:

Sınıf sendikaları, emek-sermaye çelişkisi üzerinden emeğin hakları için işverene karşı mücadele eden sendikalardır. Bu sendikalar, emeğin sömürüsünü sonlandırmayı, adil paylaşımı (ekonomik ve siyasi demokrasiyi) hedeflerse "devrimci sınıf sendikası" olurlar.

Sınıf ve kitle sendikaları da, emekçiler arasında etnik köken, inanç, politik görüş ayrımı yapmaksızın her emekçiye açık olan ve emekçi sınıfın hakları için mücadele eden sendikalardır.

Sınıf ve kitle sendikacılığındaki amaç, emekçileri en geniş biçimde toparlamak ve sınıf mücadelesinde başarılı olmaktır.

Bu sendikalar siyasi yapılara yaklaştıkça amaçlarından uzaklaşır, kitle sendikacılığı özelliğini yitirirler.

Sınıf ve kitle sendikaları hem antikapitalist hem de siyasetten bağımsız olmak zorundadırlar. Bu sendikaların, emekçi sınıfın hakları için mücadele etmenin yanında, ikinci mücadele görevi, ideolojik mücadeledir.

İdeolojik mücadelenin ilk çabasını kendi içlerinde verirler. Örgüt içi eğitimler yoluyla, yöneticilerinden başlayarak, kitle sendikacılığı gereği kazandığı tüm üyelerine sınıf bilinci ve mücadele bilinci, antikapitalist ideolojik bilinç kazandırırlar.

Bu yolla, her etnik kökenden, her inançtan, her politik görüşten üyesini, emekçi sınıfın ideolojisiyle donatarak sınıf mücadelesini diri ve güçlü kılacaklarına inanırlar.

Sınıf ve kitle sendikaları siyasi yapılara yaklaştıkça, sınıf ve kitle sendikacılığından uzaklaşır; sınıfın ve kitlenin çıkarlarından çok, kişilerin çıkarları için kullanılmaya başlar.

Sınıf ve kitle sendikalarını siyasi yapılara yanaştıranlar, örgütlü mücadele veriyormuş gibi görünerek kişisel mücadele verirler ve temsil ettikleri sınıfa ihanet içindedirler.