Günden güne zenginleşen, semiren sermayenin ve işbirlikçilerinin bayramı mı; yoksulluk, açlık ve işsizlikle boğuşan emekçilerin bayramı mı?

Emeğin haklarını gasp edip, gasp ettikleriyle işbirlikçiler edinip daha çok gasp edenlerin bayramı mı; halâ kendi yararını onların yararında görenlerin bayramı mı?

Küresel sermaye yoluyla emperyalist sömürüyü yeni bir boyuta taşıyanların bayramı mı; sömürgenlerini umut sananların bayramı mı?

Ucuz işgücü ülkesi oluşumuza sevinenlerin bayramı mı; ucuz oluşlarına üzülmeyenlerin bayramı mı?

Ucuz işgücü piyasasından kan emenlerin bayramı mı; günde sekiz-on saat çalıştıkları halde aileleriyle birlikte açlık ve yoksullukla boğuşanların bayramı mı?

Toplu sözleşme masalarında yok pahasına emeği pazarlayan sarı sendikaların bayramı mı; o sarı sendikalara doluşanların bayramı mı?

Siyasi aidiyetleri üzerinden emek sınıfını darmadağın eden sendikaların ve sendikacıların bayramı mı; dağılmışlığın zayıflığında daha çok sömürüldüğü halde o sendikalarda bulunmayı sürdürenlerin bayramı mı?

1 Mayıs'larda bile alanlara inmeyen, işverenlere karşı emekçileri pasifize edenlerin bayramı mı; bu durumda hala o sendikalarda çoğalanların bayramı mı?

Yüksek işsizlik oranlarıyla işverenlere ucuz emek havuzu oluşturanların bayramı mı; o havuzlarda boğulmak üzere olan çocuklarından bile utanmayanların bayramı mı?

Paylaşım mücadelesini en hakkaniyetsiz biçimiyle kazanan ve kazandıranların bayramı mı; kaybettirildiği halde kazananlara ve kazandıranlara yanaşanların bayramı mı?

Aristokratlaşan sendika yöneticilerinin bayramı mı; sertleştirildiğinin bile farkına varamayanların bayramı mı?

Emek örgütleri üzerinden kişisel hedeflerine koşanların bayramı mı; emek örgütlerini onların kullanımına sunanların bayramı mı?

Sermayenin ideolojisiyle zenginliklerine zenginlik katanların ve zenginleşenlerin bayramı mı; kalkınmasının, gelişmesinin ve bağımsızlığının önüne set çekilen ulusların ve emeğin haklarını sermayenin ideolojisinde bulacağını sananların bayramı mı?

Kimlik algılarının örtüleriyle emek sömürüsünün üstünü örtenlerin bayramı mı; o örtünün altında sömürülmekten takati kesildiği halde bunu anlayamayanların bayramı mı?

En değerli zenginlik kaynağı olan insan gücü kaynağını israf edenlerin bayramı mı; yaşama tutunmak için emeğinden başka bir aracı olmayan ve iş bulma umudu gittikçe azalan çaresizlerin bayramı mı?

Sınıf bilincini yok ederek, emekçileri ayrıştırıp işverenler karşısında darmadağın eden, zayıflatanların bayramı mı; sınıf mücadelesi vererek çoban ateşi olmayı sürdürenlerin bayramı mı?

Emek ve sınıf mücadelesi için bedel ödeyenlerin ve bedel ödemeyi göze alanların bayramı mı; küçük hesaplarıyla, mücadele edeceklerinin kucağına sığınanların bayramı mı?

Doğayı, paraya çevrilerek kendilerine güç, çocuklarına miras olacak bir meta olarak görenlerin bayramı mı; gelecek kuşakların emaneti, tüm diğer canlılarla birlikte yaşanacak ortak bir yaşam alanı olarak görenlerin bayramı mı?

Sermayenin serbest dolaşımıyla her zaman ve her koşulda güvende olan güçseverlerin bayramı mı; her koşulda kalacağı tek bir yeri olan, ülkesiyle kader birliği yapan yurtseverlerin bayramı mı?

1 Mayıs belki de henüz bayram değildir.

Emek ve sınıf mücadelesini siyasi ve ekonomik demokrasi hedefine ulaştıracak olan "Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günüdür."

Selam olsun, ulusun çıkarlarının sermayenin çıkarlarıyla değil, emeğin çıkarlarıyla örtüştüğünü gören, ulus ve sınıf bilinciyle, Birlik, Mücadele ve Dayanışma içinde olanlara.

Ramazan Yılmaz