Dernekleşmemiş ya da sararmamış olan sendikaların asıl görevleri sendikal mücadeledir.

Sendikal mücadele üç alanda yürütülür: Ekonomik mücadele, ideolojik mücadele ve politik mücadeledir.

Kitle sendikacılığını seçmiş olan sendikaların politik mücadele yürütmeleri düşünülemeyeceğinden, kitle sendikaları ekonomik ve ideolojik mücadele yürütür. Siyasetten ve siyasi yapılardan bağımsız sendikacılık yaparken, siyasi yapılarla emeğin yararları yönünde belli konularda yardımlaşma ve güç birliği yapar. Çünkü kitle sendikaları her siyasi görüşten, her kimlikten emekçiye açıktır.

Sınıf sendikacılığı yapan sendikalar, emek sermaye çelişkisi üzerinden emek sınıfının yararları için ekonomik ve ideolojik mücadele yürütürler.

Sınıf sendikalarının ideolojisi, emek sınıfının ideolojisidir.

Sınıf sendikaları, emeğin sömürülmesini bitirecek adil(demokratik) bir paylaşım hedeflerse devrimci sınıf sendikası olurlar.

Sınıf sendikalarının, yöneticileri ve üyeleriyle yürüttüğü sınıf ve mücadele bilinci kazandırmaya dönük eğitim etkinlikleri ideolojik mücadelenin bir parçasıdır. Bu alandaki başarı ekonomik mücadelede de başarıyı getirir.

Tüm bunlar, sendikal bilinç ve örgütlü mücadeleyle gerçekleştirilebilir.

Örgütlü mücadelenin aracı olan sınıf sendikaları, özellikle de devrimci sendikalar genel başkan sendikası olamayacağı gibi, genel merkez sendikası da olamaz.

Bu sendikalar, demokratik merkeziyetçiliği dar anlamıyla almak yerine, örgüt mevzuatına bağlı kalarak, karar süreçlerine en geniş katılımı sağlamalı, ortak aklı üretmeli, kollektif yönetimin ve demokratik olmanın gereğini yerine getirmelidir. Bu yöntemle alınan kararlara, karar sürecine katılanların ve örgütün üye tabanının uymaları en üst düzeyde olacaktır. Bu da eylem ve etkinlikleri canlı, örgütü etkili kılacaktır.

Sendika yöneticilerinin, sendikanın tüzüğünde ifade edilen ilke ve değerlerle ilgili yeterince bilgi sahibi olmaması,

Sendika tarafından bu eksikliği giderecek çalışmaların yeterince ve sürekli yapılmaması,

Sendika yöneticilerinin sınıf bilincinden ve sendikal bilinçten yoksun olması,

Yöneticilerin ulusal ve evrensel sendikal deneyimleri bilmeye ihtiyaç duymaması,

Sendikacılığı üye yazma ve sayısal çoğalmaya indirgeyip; bilinçlendirilemeyen üyelerin; üye kayıplarının, eylem ve etkinliklerin zayıflığının, emek mücadelesinin başarısızlığının sebebi olduğunu görememesi ya da önemsememesi,

Yöneticilerin sendika yöneticiliğini bir kariyer ve fırsat olarak görmesi ve o fırsatı yitirmemek için her aritmetiği değerlendirmeye hazır olması,

Kişilerin kendilerini ya da bazılarının kişileri, sendikal ve örgütsel ilke ve değerlerin önünde görmesi, örgütün varlığının kişilerin varlığına bağlanması,

Grup aidiyetinin örgüt aidiyetinden, grup önceliklerinin örgüt önceliklerinden önce gelmesi,

Ardışık olarak örgüte yaşatılan yönetim başarısızlıklarının, örgütü, iyi yönetim uygulamaları deneyimi ve birikiminden yoksun bırakması,

Örgütü, kendi içinde memnuniyetsizliğe ve zayıflamaya,

İş kolundaki büyüme ve etkili olma fırsatlarını kullanamamaya,

Örgütsel ve sınıfsal hedeflerden uzaklaşıp kişisel hedeflerin aracı olmaya mahkum eder.

Ramazan Yılmaz