"Ağlamayan çocuğa meme verilmez." sözündeki ağlama sesi, bazılarına sorumluluğunu hatırlatır ve çocuk doyurulur. O ağlama sesi, bazılarına ise rahatsızlık verir. O bazıları da "Çocuk sussun da rahat edeyim." diye çocuğu doyurur.

Doyma durumu, ağlamanın gücü ve sıklığına da bağlıdır.

Eylemsiz hak alınmaz; verilir. Verilen de verenin vermek istediği kadar olur.

Eylemsizler, ne verilirse ses çıkarmazlar ya da kendi kendilerine konuşurlar; sesleri eyleme karışmaz. Eylemsizlik için bir sürü sebep bulurlar.

Hakkı olanı almaya çalışanlar da ağlama sesinin gücü ve sıklığı gibi eylemin gücü ve şıklığı yani rahatsız ediciliği kadar hak alabilirler. Ses cılızlaştıkça rahatsız edici olmaz ve verilen dayatılır.

Eylemsizler, bunu da sebep sayarlar; "Eylem yatptınız da ne oldu?" derler. Sanki başka bir hak arama ve alma yolu varmış gibi.

Başka bir rahatsızlıkları yoksa, zamanında ve yeterince doyurulan çocukların ağlamadığı gibi, adil paylaşım hak arama mücadelesine gerek bırakmaz.

Adil paylaşım ve her alanda adaleti sağlamak:

Hakçılık gerektirir; birçok bakımdan dezavantajlı olan kesimlerin gözetilmesi için.

Milliyetçilik gerektirir; kendini dışlanmış hissetmeyen ve hakları teslim edilen yurttaşların millet bağı güçleneceği için.

Cumhuriyetçilik gerektirir; adaleti sağlamak haklar, özgürlükler ve eşitlik temelinde mümkün olacağı için.

Devletçilik gerektirir; yurttaşların gönenci, mutluluğu, sosyal barış, millet bütünlüğü devleti güçlü kılacağı için.

Laiklik gerektirir; yuttaşlar ve inanç grupları arasında yansız olabilmek için.

Devrimcilik gerektirir; günün koşullarına göre bilimsel değişiklik ve düzenlemeler yapabilmek, sermaye/emek ikileminde güçsüzden yani emekten yana tavır alabilmek için.

Atatürkçülük gerektirir!

Ramazan Yılmaz