Eğitim kalitesi ölçeğinde 137 ülke arasında Türkiye olarak bulunduğumuz yer değerlendirmeye muhtaçtır.

Değişim ve dönüşüm aracı ve süreci olan eğitimde değişimin yönü ve sonuçları hem bireysel hem de toplumsal olarak konumumuzu belirler.

Bulunduğumuz yer, tercih ettiğimiz yoldan vardığımız noktadır.

Bilimsel olmayan öncelikler ve yöntemlerle eğitim biliminde kalite gerçekleştirilemez. Eğitim sisteminin ve sistemin ürünlerinin kalite sorunu, bilimde, teknolojide, sağlıkta, hukukta, ekonomide, örgütlenmede, yönetimde, suçta yani her alanda daha büyük sorunlar olarak ortaya çıkar.

Her sonuç bir tercihtir. Elde ettiğimiz sonuçlar, tercihlerimizin toplamıdır. Tercihlerimizde kararlarımızı önceliklerimiz belirler. Önceliğimiz kaliteyse, bilimsel yöntem ve süreçlerle bunu gerçekleştirmek mümkündür. Ancak başka önceliklerimiz varsa kaliteden ödün vermek kaçınılmaz olur. Bazı başka öncelikler kaliteden çok uzaklaştırabilir.

Kaliteyi, yalnız akademik başarı, mesleki donanım olarak sınırlamak yetersiz olur. Bunların yanında, bireylerin sosyal, duygusal, düşünsel, etik ve evrensel değerler bakımından durumları da kalitenin belirleyicileridir. Her kademede eğitim sisteminin ürünleri olan bireylerin durumu da toplumun durumunun belirleyicisidir. Bu süreçte aileyi ve tüm diğer etkileşim ortamlarını eğitim sürecinin içinde değerlendirmek gerekir.

Ayrıca eğitim, bireysel, ailevi, toplumsal emek, harcama ve zaman gerektiren bir süreçtir. Süreç sonunda bireylerdeki yetersizlikler karşılanamaz kayıplara ve toplumsal yetersizliklere yolaçar.

Yaşamsal toplumsal sonuçları olan eğitimi, kâr amaçlı sermaye eliyle ticarileştirmek yerine fırsat ve imkan eşitliği ilkesi gözetilerek kamusal bir hizmet ve kamusal bir yatırım olarak gerçekleştirmek gerekir. Çünkü eğitimin sonuçlarının en büyük yararı da zararı da topluma olur. O yüzden eğitimin ulusal olması zorunluluğu vardır.

Eğitimi bir bilim dalı olarak görmeden, eğitim süreçlerini bilimsel düşünce ve yöntemlerle bilimsel gerçeklere göre düzenlemeden eğitim biliminden istendik sonuçlar elde edilemez. Eğitimin bilimselliği laik eğitimi zorunlu kılar. Başka öncelikler üzerinden yapılan tercihlerin bireylere ve topluma kaybettirdikleri ve kaybettirecekleri de yoksayılamaz.

Kaliteyi gerçekleştirmek için eğitim sisteminin bilimsel temelli örgütlenmesi ve işletilmesi de yetmez. Tüm toplumsal sistemlerin, sistem bütünlüğü içinde bütünsellik oluşturacak biçimde bilimsel temelli örgütlenmesi ve işletilmesi de gerekir.

Bunlar, akademik etiket taşıyan ancak bilimsel düşünceden uzak olanlarla başarılamaz. Bilimsel düşünen, bilimsel yöntemi benimseyen ve uygulayan bilim insanları ve uygulayıcılarla başarılabilir.

Çünkü, ne taptığınızdan çok, nasıl yaptığınızdır belirleyici olan. Yani yöntem. Bilimsel yöntem, denenmiş, doğruluğu kanıtlanmış yöntemdir. En azından aksi kanıtlanıncaya kadar.

Doğru soru: "Önceliğimiz ne, ne istiyoruz?" sorusudur. Çünkü bazı şeyler birlikte olmaz.

Böyleyse eğer, bu bir tercih ya da başka tercihlerin dolaylı sonucudur. Böyleyse böyle olması gerektiği içindir. Böyleden ve böylenin başka sonuçlarından, bu sonuçların bireysel ve toplumsal alanda bize yaşatacaklarından memnunsak sorun yok. Değilsek, kalite rastlantısal olmaz.

Eğitimde ve her alanda kalite, denenmiş, kanıtlanmış bilimsel yol ve yöntemlerle gerçekleştirilebilir.