Eğitimde 'Doz Aşımı'

Arşiv Yazılar

11-01-2019 20:03

Eğitim camiası olarak gündemimizden hiç düşmeyen sistem tartışmalarının yoğunca yaşandığı şu günlerde pek de alışık olmadığımız bir proje çıktı ortaya. Bahsettiğim projenin ne olduğunu aşağı yukarı tahmin edebildiğinizi düşünüyorum. Evet, sosyal medyada bir anda öğretmenlerin gündemine oturan, Antalya’da pilot uygulamaya konulan projeden bahsediyorum. Kulağa hoş gelen söylemler içinde sunulan bir proje. Peki nedir bu söylemler?

1- Öğrenciler kendilerini ve yeteneklerini tanıyacak.
2- Bilime sevdalı, kültüre meraklı, nitelikli, donanımlı ve ahlaklı öğrenci yetiştirilecek.
3- Öğrenciler çağın ve geleceğin becerileriyle donatılacak.
4- Hayal kuran  ve hayalleri için çalışan mutlu çocuklar yetişecek.
5- 40 dakika ders 40 dakika teneffüs olacak.
6- Öğrenciler teneffüslerde tercihlerine göre oyun oynayabilecek yahut atölyelerde zeka oyunları , drama  gibi çeşitli aktivitelerle ilgilenebilecek.
7- Sabah 8.20’den akşam 17.00’ye kadar eğitim devam edecek.

(Kaynak: Okul 2023 Projesi -Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü-)

     Buna benzer birçok maddenin yer aldığı metnin amaçlar kısmına hiçbir öğretmenin itiraz edeceği düşünülemez.  Eğitim camiasının da nihai hedefinin bunlar olduğunda hiçbir şüphe yok fakat öğretmenler arasında projeye ciddi şekilde itiraz sesleri yükseldi bir anda. Peki nedir bu itirazın gerekçesi?
     Görünen o ki:  Bizi daha önce hiç anlamayanlar veya anlamaya çalışmayanlar yukarıda yer alan toz pembe tablo üzerinden kolaycılığa kaçarak yine öğretmenleri hedef alacaklardır. Güya öğretmenler bu amaçlara karşıymış ve kendi rahatını düşünüyormuş gibi konu saptırılacak ve eğitimin bel kemiği olan öğretmen yine sistemden dışlanacak/küstürülecek yahut şekillendirilmek istenen sistemde göstermelik birkaç atıfla düşüncelerine yer bulabilecek. (Yanılmayı umuyoruz.)

 O halde nedir öğretmenlerin isteği?

     Bir eğitimci olarak yaşadıklarımdan, gözlemlerimden  ve birçok eğitimci arkadaşımın yorumlarından çıkardığım en can alıcı nokta: “REALİTE”
Evet, öğretmenler her şeyden önce gerçekçi olunmasını, sahada capcanlı, kökleşmiş sorunların görülmesini bekliyor. Kütüphanesi, fen laboratuvarı, spor salonu olmayan;  ilkokul ve ortaokulun tek binada tıklım tıkış ders işlediği, okul materyallerinin bulunmadığı bir okulda görev yapan öğretmene zeka oyunları için 40 dakikalık teneffüs olacağı fikrinden yahut robotik kodlamanın öneminden bahsedemezsiniz. Siz bunları anlatırken öğretmen öğrencileri için kitap bulmanın, deneyi için laboratuvar malzemeleri temin etmenin, gece boyunca öğrencileri için hazırladığı etkinlik için fotokopi çekebilmenin yahut tiyatro gösterisi için “yemekhanenin” ses sistemini düzeltmenin derdinde olacağı için gerçeklikten uzak sözleri dinlemeye dahi fırsat bulamayacaktır.

     Tüm bu sorunların üzerine taze yaraya tuz misali öğretmenliğin günden güne itibarsızlaştırıldığı, televizyon kanallarında “En çok tatili olan ve üstüne maaş alan meslek ?” şeklinde lanse edildiği, (Bir yarışma programında aynen kullanılan ifade) angarya sayılabilecek nitelikte işlerin mesaiden taşarak eve kadar uzandığını göremeyenler asla ama asla yeni kurulması beklenen sistemde öğretmenleri yanlarında bulamayacaklardır. Çünkü öğretmenler öğrencilerini daha güzel bir geleceğe hazırlamak adına bu sorunlarla boğuşuyor ve gerçeklikle çarpışıyor olduklarından bu söylemleri duymazdan gelecek ve sahada yapılması gerekeni yapıyor olacaklardır.

Hiç mi olumlu bir yönü yok?

Olumsuzluklardan bahsederek fikirleri, harcanan emekleri yok saymak haksızlık olur. Düşünülen sistem özü/maksadı itibarıyla övgüye layıktır fakat burada  başlıkta kullandığım doz aşımı ifadesini biraz açmak istiyorum. Yıllardır ülkemizde eğitim-öğretim denilince sonu “SS” ile biten kavramlar akıllarda canlandı. Sınavlardan, testlerden, sınav kaygısından bunalan öğrencilerden, kaynak kitaplardan bahsedildi.  Hâlihazırdaki bu sistemin ciddi şekilde eleştiriye açık yönleri var. Hatta iş o dereceye vardı ki  Rahmetli Nurettin Topçu Hoca’mızın öğrencilerinden Prof. Dr. Orhan Okay’ın ifadesiyle “Eğitim, ektiği fidanı her gün topraktan çıkarıp ‘Bakalım tutmuş mu?’ diye köklerini seyreden acemi bahçıvana döndü.”

Özetle eğitim sistemimiz  bir “doz aşımı” sorunu yaşadı/yaşıyor. Aslında bir eğitim-öğretim faaliyetinde öğrencinin sınava tabi tutulması kadar normal bir şey olamaz, hatta bu ölçme ve değerlendirme faaliyetlerinin eğitimin niteliğinin belirlenebilmesi açısından oldukça önemli bir rolü vardır. Burada eleştirilmesi gereken sınavlar değil bunun dozunun bir türlü tutturulamıyor olmasıdır.  

     Şimdi de farklı yönde bir doz aşımı hadisesiyle karşı karşıya olduğumuz endişesini duyuyorum. İçi boşaltılmış dersler, oyun ve etkinlik adı altında temel akademik becerileri kazandırmaktan uzak bir öğretim programı en büyük tehlikedir. Bir öğrenciden hiçbir ödev yapmaması, parka gider gibi okula gitmesi beklenemez. Öğrencinin sebat ve gayreti olmadan sadece öğretmenin dersi sevdirme gayretleriyle eğitim faaliyeti amacına ulaşamaz.  

     Sonuç olarak düşünülen yeni sistemin gerçeklikle sımsıkı bağlarla bağlı olması, öğrenciye aldatıcı tatminler yaşatmanın peşine düşüp hayatın gerçeklerinden uzaklaştırıcı olmaması ve her halükarda akademik becerileri geri plana atmaması gerekmektedir. Bu bağlamda okulun disiplin ve ciddiyetinin kaybolmaması, öğretmenin öğrenciye hoş vakit geçirtmekle görevli bir bakıcı gibi tanımlanmaması öğretmenlerin ortak hassasiyetidir. Ders ve etkinlik/oyun/beceri gelişimi faaliyetlerinin dozunun çok iyi ayarlanması, ders dışında yapılacak faaliyetlerin çok iyi planlanması önemle üzerinde durulması gereken konuların başında gelmektedir. Zira her şey zehir ya da şifa olabilir. Bunu belirleyen “dozu”dur.

Değerli Meslektaşlarım,
Hülasa birkaç günlük izlenimlerimi, konuyla alakalı fikirlerimi bir iç dökme niyetiyle sizlerle paylaşmak istedim. Eğitim adına, evlatlarımızın geleceği adına ne yapılması gerekiyorsa ülkemizin ve milletimizin emrinde olan eğitim ordusunun  neferleri  ve Lider Eğitimci Yazarlar Derneğinin üyeleri olarak elimizden gelen katkıyı sunmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim.

Saygı ve muhabbetlerimle…

Lider Eğitimci Yazarlar Derneği Samsun İl Başkanı
Türkçe Öğretmeni
Muhammed KOÇ

DİĞER YAZILARI ''Çocuklar sınav stresi yaşıyor, sınav kalkacak'' denildi. Ama! 01-01-1970 03:00 18 Yıllık Araştırma: 20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk (Ümit ZİLELİ) 01-01-1970 03:00 TEOG Sonrası Sisteme Geçerken… 01-01-1970 03:00 Hastalık raporu olan öğretmene soruşturma açılır mı? 01-01-1970 03:00 Destek Eğitim Odası Hakkında Her şey 01-01-1970 03:00 Üç Buçuktan, Dört Kazanım... 01-01-1970 03:00 ABİDE mi? FERİDE mi? 01-01-1970 03:00 Eğitim Kurumlarında Mescit Zorunluluğu Anayasaya Aykırıdır! (Mehmet BALIK) 01-01-1970 03:00 Çocuğunuzun davranışlarını nasıl değiştirirsiniz? (Özgür BOLAT) 01-01-1970 03:00 Deniz Seki 01-01-1970 03:00 Yaz okulları kaldırılsın! (Uğur Altunay) 01-01-1970 03:00 Liselere giriş İçin İçin Uyarılar, Önlemler ve Tavsiyeler 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin Seminer Dönemi İçin Etkili Bir Proje 01-01-1970 03:00 Üstün Yetenekli Çocuğum, Beyaz Kargam 01-01-1970 03:00 Mülakatta Mağduriyetlere Son Verecek Proje 01-01-1970 03:00 Okuduklarını Anlamayan Öğrenciler Neden Artıyor? 01-01-1970 03:00 Sarı Işık Sendromu 01-01-1970 03:00 Bana Bir Masal Anlat Baba 01-01-1970 03:00 Kırmızı Başlıklı Kızın Kaderi 01-01-1970 03:00 Mülakat, Müfredat, Rotasyon, Sözleşme (Talat Yavuz-Eğitim Bir Sen) 01-01-1970 03:00 Suriyeliler Vatanlarına Dönmelidir 01-01-1970 03:00 İzmir'de Sapık Müdür ve Cesur Öğretmen 01-01-1970 03:00 Çocuğun karnesini sosyal medyadan paylaşmak (Serhat YABANCI) 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin Hakkından Gelecek Bir ''Bakan'' Aranıyor (Oğuz Eminoğlu) 01-01-1970 03:00 Karşı Devrimin Anti-Laik Mevzisi: 'Eğitim Sistemi' (Önder Yılmaz yazdı) 01-01-1970 03:00 Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenine Sahip Çıkmalıdır (Özcan ŞAHMAN) 01-01-1970 03:00 9 Başlıkta MEB sınav görevlendirmelerinde aksayan yönler 01-01-1970 03:00 Eğitimde Sınıf, Fetret ve Devri (Önder YILMAZ yazdı) 01-01-1970 03:00 Kazanın Doğurduğuna İnananlar (Emrah Mutluer yazdı) 01-01-1970 03:00 MEB'de Okul Yöneticisi Olmak (Aytaç ÇAPKIN yazdı) 01-01-1970 03:00 MEB'de Branşlara Göre Yöneticilik Durumu 01-01-1970 03:00 Eğitim Ordusu Neden Yerinde Değil (Turgay Polat) 01-01-1970 03:00 Bitişik Eğik Yazı Üzerine 01-01-1970 03:00 Yan Alan Saçmalık, Alan Değişikliği Haktır! 01-01-1970 03:00 MEB'de, müdür yardımcısı görevlendirmeleri nasıl olacak? 01-01-1970 03:00 ​Eğitimli Gençler Cezalandırılıyor mu? (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Devlet Okullarındakiler 'Şişirme Puanlar'a Çözüm Bekliyor 01-01-1970 03:00 Eğitimde neler oluyor? Okulları satan satana! (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Sınavda Hedefe Doğru Emin Adımlar 01-01-1970 03:00 Üniversitelerin misyonu ve geleceğin liderleri? (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Eğitim sistemimiz, A’Dan Z’ye neden değişmelidir (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Uzlaşma Kültüründe Okulların Rolü 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet ve Biz 01-01-1970 03:00 Sınav odaklı eğitim sistemimiz 01-01-1970 03:00 MEB yönetici atamada, yeniden atama neden yok? 01-01-1970 03:00 23 Nisan'da Türkiye'de Çocuk Gerçeği (Tuba KAAN) 01-01-1970 03:00 Liselerde sınıf mevcudu 40'ı aşamayacak 01-01-1970 03:00 Devlet okulları üvey evlat mı? ( İlhan Sevin ) 01-01-1970 03:00 Çocuklar Okulda Neden Öğrenemiyor? (Özgür BOLAT) 01-01-1970 03:00 Üniversite Öğrencilerinin Yabancılaşması 01-01-1970 03:00 İyi notlar, küçük kardeşler ve ayak parmakları (Meltem Gürle) 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin feryadı dinmiyor (Metin ÖZYÜREK) 01-01-1970 03:00 MEB Yönetici Görevlendirme Taslak Yönetmeliğinin Değerlendirilmesi 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin norm kadro sorunu 01-01-1970 03:00 İlkokulda müdür yardımcısı kadrosuna tepki 01-01-1970 03:00 MEB norm güncellemesini neden mart ayında yapıyor? 01-01-1970 03:00 Televizyonun çocuklar açısından olumsuz yönleri 01-01-1970 03:00 Öğretmenlik işte böyle bir şey!.. (Abbas GÜÇLÜ) 01-01-1970 03:00 Yarıyıl Tatil(i) Mi ? 01-01-1970 03:00 Yeni Moda: Atama Bekleyen Öğretmenleri Küçümsemek 01-01-1970 03:00 Sendika Neden Önemlidir? (Mehmet Alper ÖĞRETİCİ) 01-01-1970 03:00 Kimliksiz Millet 01-01-1970 03:00 Öğretmenler, hangi okullara yönetici olarak atanabilir? 01-01-1970 03:00 Anne Yoksunluğu Ve Eğitim Açısından Sonuçları 01-01-1970 03:00 Rotasyon Sendromu (Mesut Kaymakçı) 01-01-1970 03:00 Velilerin Eğitimdeki Yeri (Abdurrahman Ünal) 01-01-1970 03:00 Kadın Öğretmen Olmak Zor 01-01-1970 03:00 MEB, il içi özür sorununu böyle çözemez 01-01-1970 03:00 Mağdur olmayan var mı? (M. Alper ÖĞRETİCİ) 01-01-1970 03:00 Nasıl Bilirdiniz? 01-01-1970 03:00 Eğitim-Öğretim Sarmalı (Özlem RÜSTEM) 01-01-1970 03:00 Liselerde performans ödevi değerlendirme belirsizliği 01-01-1970 03:00 ″Bitişik Eğik Yazıyla Yazarak″ Neyi Öğretmiyor? / Mahiye MORGÜL 01-01-1970 03:00 Öğretmen neden isyan eder? 01-01-1970 03:00 Ölmeyi Emretmek! ( Ebru Sungar) 01-01-1970 03:00 Öğretmenler üzgünlüğünüz kutlu olsun! 01-01-1970 03:00 Eğitim Hikaye... (Mehmet VURAL) 01-01-1970 03:00 Öğretmensiz reform mümkün değil (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Türk Gençliği ve Geleceği Nereye Gidiyor? (Kenan AKDOĞAN) 01-01-1970 03:00 Öğretmeni Emekli Eden Manzara ( Doğan Cüceloğlu ) 01-01-1970 03:00 Öğretmenim canım benim (Yılmaz ÖZDİL) 01-01-1970 03:00