Sarı Işık Sendromu

Trafikte bekliyorum Şirinyer’ de arabamla, çünkü kırmızı ışık yanıyor. Yayalar geçiyor önümden yaşlısı, genci, kucağında çocuk olanı var. Kiminin acelesi var hızla ilerliyor, kimisi aheste aheste yürüyor, kulağında kulaklık elinde akıllı telefon. Önce yayalara kırmızı ışık yanıyor ve bazıları artık yürümeyi bırakırken bazı yayalar 3-4 saniye fazladan sürem var ne de olsa diyerek hızlıca yürümeye devam ediyorlar. Benim önümdeki kırmızı ışığın altına sarı ışıkta ekleniyor ve arkadaki araçlardan korna sesleri yükselmeye başlıyor düüüüt düüüüt. Bir an hafif bir stres sarıyor bedenimi çünkü önümde daha hala yürüyen yayalar var ve trafikte kırmızıdan sonra yanan sarı ışık hareket et demek değil, hareket etmeye hazır hale gel demek. Yayalar yolu boşaltınca arkadan gelen korna sesleri eşliğinde yoluma devam ediyorum. Bir sonraki ışıklara yaklaşırken yeşilden sarıya dönüyor renk. Trafik kuralları gereği ayağımı gazdan çekiyor ve frene basarak yavaşlamaya başlıyorum. Ancak diğer şeritteki iki araç peş peşe kuralın tam tersine gaza basarak hızlarını arttırıyorlar yeşil yanarken bile bu kadar gaza basmazlarken kırmızıya takılmamak olağanca hızlanıyorlardı. Durma mesafesi yoksa devam etmesi normaldir ama varken devam etmesi? Bunun sonu belli değil miydi? Çekirge bir sıçrar iki sıçrar, eninde sonunda kaza kaçınılmaz olur. İçimden “ bu sarı ışık ne işe yarar arkadaş bir uyaran ama sanki bizim toplumumuz için ters bir uyaran” demekten kendimi alamıyorum.  Çok mu zordu kırmızı ışıkta bir süre beklemek, yoksa bu bir kazanç mıydı?

Çocuklarda böyledir; sarı ışığı temsil eden ebeveyn davranışlarını yeşil ışık olarak algılarlar. Mesela 7 yaşındaki çocuğunuza “ oyuncaklarını toplamanı istiyorum” derseniz ve toplamadığı takdirde hiçbir şey yapmazsanız hatta kendiniz toplarsanız sizin uyarınız bir sarı ışıktır. Bu durum da çocukta yapmasam da olur algısı oluşur ve ayrıyeten de çocuğunuzun sorumluluklarını siz üstlenmiş olursunuz. Sadece bununla da kalmaz şüreç; kıyafetlerini evin farklı köşelerinden toplarsınız, ayakkabısını istemediğiniz yerde çıkartır ve giyer, yemek zamanı masaya gelmez ya da yemeği beğenmez ve yemez, televizyon kumandasının bir numaralı hakimi olur ve ev ödevlerini siz yapmak zorunda kalırısınız.

Oysaki “oyuncaklarını topladıktan sonra sevdiğin çizgi filme bakalirsin” der ve sözünüzün arkasında karalılıkla durursanız çocuğunuz bunu kırmızı ışık olarak algılar. Çünkü çocukların asıl dikkat ettikleri sözler değil davranışlardır. Eğer söz ve davranışlarınız tutarlıysa çocuğunuzu kurallara uymaya daha kolay alıştırırsınız. Bu duruma alışık değilse elbette ki direnç gösterecektir, pazarlık yapacaktır (izledikten sonra toplayacağım) ancak bir yetişkinin sağlam iradesi karşısında çocuklar eninde sonunda pes ederler. Tabi ki ilk başlarda odasını toplamasına yardımcı olabilir ve işbirliğini pekiştirebilirsiniz, o yaptıkça olumlu davranışları sözel ifadelerle teşvik edip cesaretlendirebilirsiniz. Dikkat edilmesi gereken husus bu süreci sağlıklı bir şekilde atlatıp sorumluluklarını üstlenmesini sağlamaktır.

Tutarsız davranışlar ise çocuklardaki direnci arttırır. Yani oyuncaklarını toplamadığı takdirde sevdiği çizgi filmi izlemesine bazen izin verir bazen vermezseniz muhtemelen bu mücadelenin kazananı çocuk olacaktır. Sizde zafiyeti fark edecek ve bunu kesinlikle kendi lehine kullanacaktır.

Tabi ki kuralları oluştururken çocuğun fiziksel ve mental yeterlilikleri de göz önünde bulundurulmalı ve bu kurallar açık bir dille çocuğa ifade edilmelidir. Kurallara tabi olan çocuklar daha mutludur, çünkü kendi davranışlarının sonucunun sorumluluğunu almayı öğrenirler. Zaten hayatın kendisi bir kurallar sarmalı değil mi? Kurallara uymayan çocuk grup oyunları oynayamaz, sınıf ve okul kurallarına uyamadığı için problemler yaşar, ileriki yıllarda iş ve meslek hayatında başarısız olmaya mahkum olur.

“Ağaç yaşken eğilir” felsefesiyle çok geç olmadan çocuklarımıza kurallara uymayı öğretirsek kim bilir belki yetişkin olduklarında toplu yaşamın gerektirdiği kurallara, iş ve meslek kurallarına ve trafik kurallarına uyan bir toplum haline geliriz.

Serdar AYDOĞDU


Kaynak:Mackenzie,R,J, 2013, Çocuğunuza sınır koyma. Yakamoz yayınları, İstanbul