Sosyal öğrenme başkalarının davranışlarının davranışlarını taklit etmektir. Yani gözlem yoluyla öğrenme.
Sosyal öğrenme kuramına göre, çocuğun sürekli TV. İzlemesi onu edilgenleştirebilir. Yaratıcı ve yararlı etkinliklerden uzaklaştırabilir. Duygusal açıdan yetkin olmayan çocuklarda, kaygılar ve korkular görülebilir, televizyon izlemeye bağlı olarak.
İnsanlar Freuda göre cinsellik ve saldırganlık dürtüleriyle Dünyaya gelirler. Televizyon özellikle ilk, orta çocukluk döneminde saldırganlık dürtülerini yüzeye çıkarabilir; televizyonda gösterilen saldırganlıkla ilgili öğeler içselleştirilebilir.
Yine çocuk bazı durumlarda, televizyonda gördüklerini gerçek olarak algılayabilmektedir. Örneğin, Los Angeleste bir hizmetçinin, evin 7 yaşındaki oğlunu, pişmekte olan kuzu haşlanmasına , dövülmüş cam serperken yakalaması ve çocuğun amacının, TVde gördüğü benzer bir olaydaki gibi ev halkının ölüp ölmeyeceğini denemek söylemesi.
Bostonda 9 yaşında bir çocuğun karnesindeki zayıfları en kestirme yoldan çözümlemek için, öğretmenine yılbaşında zehirli çikolata göndermeyi babasına önermesi ve neden olarak, TVde bu yoldan karısını öldüren bir adamın yakalanamadığını söylemesi.
Diğer taraftan, çocukların çok televizyon izlemeleri, konsantrasyon güçlüğü çekebilmektedir. Ayrıca, çocukları hareketsiz ve pasif yaşam tarzına itebilmektedir.
Yine, çocukların televizyon karşısında vakit geçirmeleri yaratıcılıklarını engelleyebilmektedir. Ayrıca, çocuğun üretkenliği körelebilmekte verilenlerle yetindiği ve hazıra konma nedeniyle zayıf bir karaktere bürünebilmektedir.
Amerika Çocuk Bakım Ve sağlığı Akademisinin araştırmasına göre, 3-5 yaşındaki çocukların günde 2 saatten fazla TV izledikleri onları hırçın, huzursuz ve hiperaktif davranışlara itmektedir. Yine psikomotor hareketlerde azalma, aile içi ve çevreyle ilişkide azalma, derslerde başarızlık da görülmektedir. Çocukların %65.4 ü televizyon karşısında geçirmeleri de hesaba katıldığında konunun önemi daha da anlaşılmalıdır.