Öğretmenlik öylesine bir sevda ki, başka hiçbir meslek için böylesine eziyet çekilmez, böylesine özveride  bulunulmaz...

İlle de öğretmen olacağım diye ömrünü buna adayanlar var. Ama öylesine çarpık bir sistem var ki, KPSS gibi deli saçması bir sınavla uğraşmak zorunda kalıyorlar ve bazen Türkiye birincisi de olsalar atamaları gerçekleşmiyor. Çünkü mantığı yok!
İşte size kendisini eğitime ve çocuklara adayan bir öğretmenin gözyaşlarıyla yazdığı yüz binlerce mücadele örneğinden sadece birisi:

KPSS denen o sınav!
“Ben bir Fen ve Teknoloji öğretmeniyim. 4 yıl boyunca mesleğim ile ilgili eğitim aldım.
2011 yılında mezun oldum ama mezun olmak demek, devlet için öğretmen olma yeterliliğini taşıdığımız anlamına gelmiyor!
 Bir de sınava girmemiz gerekiyor, üniversitede aldığımız eğitimi yok sayan, bölümümle alakası olmayan sorulara cevap vermeniz isteniyor.
 KPSS bu sınavın adı, binlerce öğretmenin mesleğinden soğumasına neden olan, öğretmenleri bunalıma sürükleyen bir sınav.
 Ve bu sınav yüzünden, birçok arkadaşımız kaybetti.

Öğrencilerimi bırakamadım!
 Ben, 2012’de ilk kez hazırlanmaya başladım bu sınava. Bu arada ücretli öğretmenlik de yapıyordum. Bir yandan öğrencilerime zaman ayırıp onlarla ilgilenmek, öte yandan sınava hazırlanmak çok zor oluyordu.
İkinci yarı yılda, sınava daha iyi hazırlanabilmek için öğretmenliği bırakmak istedim ve bu durumu öğrencilerimle paylaştım.
İşte o an anladım, öğrencilerin öğretmenlerini ne kadar sahiplendiklerini.
 Saatlerce ağladılar, öğretmenim gitmeyin diye yalvardılar.
 Biz sizin sayenizde bu dersi sevdik dediler. O masum cümleleri beni kararımdan döndürdü ve ben öğrencilerimi bırakmaktan vazgeçtim.
 Belki benim için zor olacaktı ama öğrencilerimin bana ihtiyaçları vardı, onları çok seviyordum.
 Hala o anları düşündüğümde gözlerimden yaş süzülüyor.
 Sınava girdim ve 81 puan aldım, atanamadım.
 Yani devletin gözünde 81 puan almak öğretmen olmam için yeterli değildi.
 Devlet böyle söylüyordu.

Dalga geçer gibi!
2013’te tekrar hazırlanmaya başladım ve bu kez olacak diyordum.
 Bir yandan da ücretli öğretmenliğe devam ediyordum, başka bir okulda.
 Yeni öğrencilerime alışmaya çalışıyordum.
 Sınava 4 ay kala alan sınavının yapılacağı açıklandı ve biz öğretmenler gerçekten şaşkındık.
 Çünkü bu yapılan sınav bizim aldığımız eğitimi yok saymak demekti. Ama biz istemesek de yapılacaktı bu sınav.
 Örnek soruların açıklanmasını beklerken karşımıza 5 tane cevabı bile verilmeyen soru koydular.
 Konu başlıklarını Fizik, Kimya, Biyoloji, Çevre Bilimi, Yer Bilimi, Astronomi ve Alan bilgisi olarak vermişlerdi.
 Yani konu ayrımı bile yoktu.
 4 ayda bu derslerin hepsine çalışacaktık.
 4 senede aldığımız dersleri, 4 ayda yeniden gözden geçirecektik.
 50 soruluk bir sınav için ÖSYM sadece 5 tane soru koymuştu önümüze, bizimle dalga geçer gibi.
 Bin bir stresle konuları yetiştirmeye çalıştığım geceleri unutmadan söyleyeyim, çünkü her şey belirsizdi ilk kez yapılan bir sınava giriyordum.
 Ve beklenen gün geldi ve sınav 14 Temmuz’da gerçekleşti.
 Sınavda elimden geleni yapmaya çalıştım.
 Artık geriye sadece beklemek kalıyordu, çaresizce beklemek.

Eğitim katliamı
Sınavdan birkaç gün sonra Sınıf Öğretmenleri’ne alan değişikliği ile branşlara geçme hakkının verildiğini öğrendim.
İşte o an olmaz dedim.
 Alanında bu kadar uzman branş öğretmeni atama beklerken, sınıf öğretmenlerinin branş derslerine girmesi, eğitim adına toplu bir katliamdır.
 Günlerdir twitter’da sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, kimse duymuyor bizi.
 Biz, bize verilen eğitimi yerine getirmek isteyen binlerce öğretmeniz, ama kimse bize açıklama yapmıyor görmezden geliniyoruz.
 Biz sadece hakkımız olanı istiyoruz Abbas Bey, öğrencilerimize öğrendiklerimizi öğretmek istiyoruz. Lütfen biz öğretmenlerin sesini duyurmak için bize destek olun.
 Bu çocuklar bizim geleceğimiz, eğitim adına yapılan bu yanlışlığa dur demek için bize destek olun. Onlara verilen eğitimin kalitesi düşürülmesin, kendi alanında bu kadar uzman öğretmen atama bekliyorken, bu yanlışlığa bir dur denilsin...”

Çifte standart
 Öğretmenler adına bir başka mesaj da Matematik öğretmenlerinden:
“Bu mesajı, alan sınavına tabi tutulan ve sadece atanırken ortaöğretime (liseye) atanma hakkı verilen Matematik öğretmenleri adına yazıyorum. İlahiyat mezunlarına hem lise hem de ortaokula atanma hakkı verilirken, neden, bizlere de ortaokula atanma hakkı verilmiyor?..”
Özetin özeti: Atanamayan öğretmenler, hak, hukuk, adalet istiyorlar...