Üstün Yetenekli Çocuğum, Beyaz Kargam

Arşiv Yazılar

12-03-2017 01:02

Çocuklar belirli bir yetenek ve potansiyel ile dünyaya gelirler. Bu yetenek ve potansiyellerin fark edilip keşfedilmesi gerekir. Ancak aynı ev ortamında yaşanılan süreç, bazen çocukların farklılığını ebeveynlere fark ettirmeyebiliyor. Ebeveynlerin bu konuda daha bilinçli bir gözlem yapmaları gerekiyor. Ya da bazı uzmanlardan destek almaları...

Çocuklarda gelişim ve değişim çok hızlı olmasına rağmen fark edilmemesinin nedeni ''ülfet'' dediğimiz uyuşulmuş alışkanlık durumudur. Bu gelişim ve değişim dışarıdan çok rahat bir şekilde görülebilir. O yüzden dışarıdan birileri ile ara sıra çocuktaki gelişim ve değişim hakkında fikir alış verişinde bulunulabilir. Düzenli olarak not tutulup, kayıt altına alınabilir. Bu veriler ışığında akranları ile arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ortaya net bir şekilde çıkacaktır.

Bazı bilim adamları, doğuştan gelen yetenek ve kişilik özelliklerine güncel isim bulup ''mizaç'' olarak adlandırsalar da çok daha önceden biz bunun ''fıtrat'' olduğunu biliyorduk.

Rusya'da ''Beyaz Karga'' diye bir terim vardır. Eğer çocuğunuz siyah kargalar arasında beyaz karga ise heyecanlanabilir, şaşırabilir, çaresiz kalabilir veya panik halinde çalmadık kapı bırakmayabilirsiniz. Siz bütün bunları yaparken:

            ''Aman çocuğum bu yeteneklerinin farkına varmasın''

            ''Arkadaşları bu durumu anlamamalı''

            ''Çocuğum bu konuda etiketlenmesin''

vs. diyebilirsiniz ve öyle de düşünebilirsiniz.

            Milli Eğitim Bakanlığının ilgili biriminin çıkardığı ''Beni Anlayın Özel Yetenekli Çocuğum var'' kitabında da bu konuya değinilmiş:

            ''Özel yetenekli çocukların etiketlenip tamamen akranlarından ayrıştırılmış bir eğitim sürecine alınması da kişisel, sosyal problemlere sebep olabilir. Özel yetenekli çocuklar için en iyi model akranlarından ayrıştırmadan özel eğitim ihtiyaçlarını karşılayarak potansiyellerini geliştirmelerine olanak sağlamaktır.''

denilmiş.

           

Evet olması gereken bu aslında fakat gerçekler bu açıklamaları çürütüyor.

Siz isteseniz de istemeseniz de, gizleseniz de gizlemeseniz de, üstünü örtmeye çalışsanız da çalışmasanız da ne yaparsanız yapın nafile. Bu etiketlenmeyi hiçbir şekilde önleyemezsiniz. Eğer çocuğunuz beyaz karga ise kendisi başta olmak üzere bütün akranları, komşuları, akrabaları, öğretmenleri hisseder, görür, farkına varır ve bilir.

Şimdi sınıf öğretmenleri, sizin çocuğunuzu bilsem sınavına girmesi için önerdi diyelim. Diğer çocuklar ise sınava dahi giremedi. Bu konuşulmayacak mı?

Diyelim ki sınava girdi ve kazandı. Siz çocuğunuzun elinden tutup düzenli olarak BİLSEM'e götürdünüz. Kimse anlamayacak mı? Anne biz neden gitmiyoruz demeyecekler mi? Ya da çocuk kendisinin neden gittiğinin farkına mı varmayacak? İnanın sadece gülmek geliyor içimden...

Bazı akademisyenler gerçekten hayal dünyasında yaşıyor olmalı. Rica ediyorum ya gerçekleri konuşsunlar ya da sussunlar. Kimse bütün çocukları ve ebeveynleri aptal yerine koymasın. Zamanımızdaki bütün çocuklar üstün yetenekli olmasalar bile algıları çok açık ve olan biten her şeyin farkındalar. O yüzden kimse ebeveynleri yanlış bilgilendirmesin. Hayal dünyasındakileri değil gerçekleri yazsınlar. Bu açıklamalarımı kafadan yazmadığımı aşağıdaki satırlarda ispatlayacağım.

Bu durumda gerçekleri konuşalım. Ona göre çözüm yolları geliştirelim. Kimse kör ve sağırı oynamasın.

Beyaz kargalar her zaman ve her ortamda dikkatleri üzerine çeker. Siyah kargalar ile arkadaşlık etmede zorlanırlar. Siyah kargalar tarafından yüksek bir ihtimalle dışlanabilirler. Eğer bu farklılıkları görmezden gelip mecburi olarak, aynı ortamda, aynı müfredatla, aynı yöntem ve taktiklerle eğitmeye çalışırsanız hem siyah kargaları hırçın olmaya zorlarsınız hem de beyaz kargayı kaybedersiniz.

 

Bu arada Einstein, Leonardo Da Vinci, İbn-i Sina vs. gibi dahiler birer beyaz kargaydı. Bu anlattıklarıma bazı sözde akademisyenlerin itiraz seslerini de işitebiliyorum. Ben onlara kopyala yapıştır akademisyenleri diyorum. Deruni bilgiden yoksun akademisyenler...500 yıl önceki kuramlara göre konuşan akademisyenler...Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, öğrenme hızı ışık hızına yaklaşmış bizim akademisyenler kağnı arabası ile yokuş tırmanmaya çalışıyor. Neymiş efendim:

''Herkes aynı ortamda ders görmeliymiş. Öbür türlü ayrıştırma oluyormuş. Etiketleme oluyormuş. Aynı müfredat dayatılmalıymış.'' mış mış da mış mış.

 

Şimdi gelin mantıklı sorular soralım.

Bilinen 8 farklı zeka alanı var deyip ona göre eğitim verilmeli diyen kim? Farklı yeteneklere göre Avrupa'da nasıl ise öyle yönlendirelim diyenler kimler acaba? Farklı mizaçların aynı ortamda sıkıntı oluşturabileceğini ve ona göre eğitim ortamı hazırlanmalı ve bu farklılıklar dikkate alınmalı diyen kim? Kırk kişilik sınıflar da mı farklılıklara göre, zeka alanlarına göre, ilgi ve yeteneklerine göre eğitim verilecek?

 

Bu eğitim dayatmasından bahseden adamın durumu şuna benzer:

Bir cerrah ile bir kasabı, bir ortopedi uzmanı ile bir marangozu aynı ortamda aynı malzemelerle aynı taktiklerle eğitime tutmak gibi saçma sapan bir şey.

Sosyalleşme de sosyalleşme deyip kafayı sosyalleşme ile bozan akademisyenlere sesleniyorum. Bilmiyorsanız susmanız daha hayırlı diyorum. Bırakın çocuklar kendi seviyelerine göre arkadaşları ile sosyalleşsinler. Emin olun kendilerine göre bir şeyler bulduklarında daha mutlu ve daha üretken olacaklardır. Çocuklar sosyalleşsin diye bin bir takla atarsınız, yaptığınız dayatmalarla  bir iki sene sonra o güzelim madeni heba edersiniz.

Beyaz kargalar kendine göre, ihtiyaçlarına mukabil bir ortam bir yöntem bir olanak ile karşılaşmadığı zaman dış dünya ile arasına, kişiler ile arasına, çevre ile arasına hatta kendisi ile arasına yıkılmaz ve aşılmaz duvarlar örebilir. Bazen de kendisine bahşedilen o zekayı toplumu ve çevresini cezalandırmak için kullanabilir. Bir psikopat olarak doğabilir. Alın size sosyalleşme dayatmanızın sonuçları...

Üstün yetenekli yaklaşık 250 ebeveyn ile bire bir görüşme yaptım. Onlara şu soruyu sordum:

 ''Çocuğunuzun normal tabir edilen heterojen yani karma bir ortamda, dayatılan müfredat ve çözüm yolları ile mi yoksa çocuğunuzun ilgi ve yeteneklerine göre özel eğitim göreceği okullarda homojen olarak mı eğitim görmesini istersiniz, neden?''

 

Size, gelen cevapların ortalamasını kendi yorumumu katmadan aktaracağım.

Çocuğumuzu önce tavsiyeler üzerine sosyalleşsin diye normal bir okula ve sınıfa kaydettik. Çocuğumuzdaki farklılıkların hissedilmesini istemiyorduk. Çocuğumuzun etiketlenmesi istemiyorduk, Ama dedikleri gibi sosyalleşmedi, Aksine içine kapandı, Çocuk okula başladığından iki üç ay sonra farklı olduğunu kendisi de arkadaşları da öğretmenleri de anladı, Bütün sınıf çocuğumun özel olduğunu anladı ve bütün gözler onun üstündeydi, Diğer öğrenciler çocuğumu sürekli dışladılar, Halbuki her şey çok normal ve güzel başlamıştı, Öğretmeni diğer çocuklara haksızlık olmasın diye sürekli onu susturdu Diğer aileler çocuklarını çocuğumla kıyaslıyorlardı ve bunu bana da soruyorlardı Bizimkiler unuttu ama seninki kesin yapmıştır Senin çocuğun nasıl yaptı bizimki de öyle yapsın Ödevler neydi seninki kesin yazmıştır Fark edilmesin dedik sosyalleşsin dedik daha kötü oldu Çocuğumuzu kaybetmek üzereydik Çocuğum da artık isyan etmeye başladı. Tutturdu, öğretmen hep aynı şeyleri tekrar edip duruyor diye, Bizi artık cezalandırmaya başladı, Aksi davranmaya, altını ıslatmaya başladı Arkadaşlarım neden anlamıyor vs vs vs... Baktık çocukları kaybediyoruz ÜPO sınıfları açan özel okullara bir sürü para vererek gönderdik. Maddi durumu olmayanlara yazık oluyor, Çocuklar kendi ihtiyaçlarına hitap edecek bir ortam bulduktan sonra eski başarılı ve mutlu günlerine geri döndü.

 

            İşte yaşanmış ve gerçekçi bütün bu yorumlara dayanarak her çocuğun kendi ilgi ve yetenekleri konusunda keşfedilip ona göre özel eğitim görmesi taraftarıyım. Aksi takdirde beyaz kargaları geçici olarak siyaha boyamak olacaktır ki ilk yağmur ve fırtınada gerçekler ortaya çıkacaktır. Bakın gizlemeyin, biliyoruz, durumun farkındayız sadece bütçemiz şimdilik yetmiyor deyin anlarız. İki sözde akademisyenin dudakları arasında hapsedilmeyecek kadar değerli olan bu çocuklarımızı ülkenin muasır medeniyetler seviyesine ulaşmada değerlendirelim.

Yavaş yavaş, kademe kademe, pilot bölgeler seçilip, iş adamlarından hibeler alınıp üstün potansiyelliler okulları açılabilir.

   

ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR VE İLGİ ALANLARI TESPİT PROJESİ

           

Şimdi size üstün potansiyelli veya yetenekli çocukların bir iki A4 kağıdı ve bir iki test ile yalancıktan tespitine alternatif olarak gerçekçi bir yöntem sunacağım. Türkiye ve dünyada örneği var mı yok mu bilmiyorum ama ''TutakS'' adını verdiğim proje şu şeklide:

 

Farklı zeka alanlarına yönelik etkinlik odaları veya atölyeler oluşturulur, Dörder kişilik gruplarla rehber eşliğinde atölyeler gezdirilip tanıtılır, 1-3 gün sonra çocuklar atölyelerin bulunduğu koridorda serbest bırakılır, Çocukların hangi atölyede ne kadar vakit geçirdiği ve dolaştığı atölyeler sırası ile kayıt altına alınır, Son işlem 4-6 gün sonra tekrar edilir, Çocukların fıtratı yalan söylemez ve söylemeyecektir. İlgi ve yeteneklerine hitap eden atölyelere koşa koşa gideceklerdir, Bu sistem ile çocukların baskın yönleri de geliştirilmesi gereken yönleri de tespit edilecektir.

           

 

           

 

           

 

            

DİĞER YAZILARI ''Çocuklar sınav stresi yaşıyor, sınav kalkacak'' denildi. Ama! 01-01-1970 03:00 18 Yıllık Araştırma: 20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk (Ümit ZİLELİ) 01-01-1970 03:00 TEOG Sonrası Sisteme Geçerken… 01-01-1970 03:00 Hastalık raporu olan öğretmene soruşturma açılır mı? 01-01-1970 03:00 Destek Eğitim Odası Hakkında Her şey 01-01-1970 03:00 Üç Buçuktan, Dört Kazanım... 01-01-1970 03:00 ABİDE mi? FERİDE mi? 01-01-1970 03:00 Eğitim Kurumlarında Mescit Zorunluluğu Anayasaya Aykırıdır! (Mehmet BALIK) 01-01-1970 03:00 Çocuğunuzun davranışlarını nasıl değiştirirsiniz? (Özgür BOLAT) 01-01-1970 03:00 Deniz Seki 01-01-1970 03:00 Yaz okulları kaldırılsın! (Uğur Altunay) 01-01-1970 03:00 Liselere giriş İçin İçin Uyarılar, Önlemler ve Tavsiyeler 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin Seminer Dönemi İçin Etkili Bir Proje 01-01-1970 03:00 Mülakatta Mağduriyetlere Son Verecek Proje 01-01-1970 03:00 Okuduklarını Anlamayan Öğrenciler Neden Artıyor? 01-01-1970 03:00 Sarı Işık Sendromu 01-01-1970 03:00 Bana Bir Masal Anlat Baba 01-01-1970 03:00 Kırmızı Başlıklı Kızın Kaderi 01-01-1970 03:00 Mülakat, Müfredat, Rotasyon, Sözleşme (Talat Yavuz-Eğitim Bir Sen) 01-01-1970 03:00 Suriyeliler Vatanlarına Dönmelidir 01-01-1970 03:00 İzmir'de Sapık Müdür ve Cesur Öğretmen 01-01-1970 03:00 Çocuğun karnesini sosyal medyadan paylaşmak (Serhat YABANCI) 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin Hakkından Gelecek Bir ''Bakan'' Aranıyor (Oğuz Eminoğlu) 01-01-1970 03:00 Karşı Devrimin Anti-Laik Mevzisi: 'Eğitim Sistemi' (Önder Yılmaz yazdı) 01-01-1970 03:00 Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenine Sahip Çıkmalıdır (Özcan ŞAHMAN) 01-01-1970 03:00 9 Başlıkta MEB sınav görevlendirmelerinde aksayan yönler 01-01-1970 03:00 Eğitimde Sınıf, Fetret ve Devri (Önder YILMAZ yazdı) 01-01-1970 03:00 Kazanın Doğurduğuna İnananlar (Emrah Mutluer yazdı) 01-01-1970 03:00 MEB'de Okul Yöneticisi Olmak (Aytaç ÇAPKIN yazdı) 01-01-1970 03:00 MEB'de Branşlara Göre Yöneticilik Durumu 01-01-1970 03:00 Eğitim Ordusu Neden Yerinde Değil (Turgay Polat) 01-01-1970 03:00 Bitişik Eğik Yazı Üzerine 01-01-1970 03:00 Yan Alan Saçmalık, Alan Değişikliği Haktır! 01-01-1970 03:00 MEB'de, müdür yardımcısı görevlendirmeleri nasıl olacak? 01-01-1970 03:00 ​Eğitimli Gençler Cezalandırılıyor mu? (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Devlet Okullarındakiler 'Şişirme Puanlar'a Çözüm Bekliyor 01-01-1970 03:00 Eğitimde neler oluyor? Okulları satan satana! (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Sınavda Hedefe Doğru Emin Adımlar 01-01-1970 03:00 Üniversitelerin misyonu ve geleceğin liderleri? (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Eğitim sistemimiz, A’Dan Z’ye neden değişmelidir (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Uzlaşma Kültüründe Okulların Rolü 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet ve Biz 01-01-1970 03:00 Sınav odaklı eğitim sistemimiz 01-01-1970 03:00 MEB yönetici atamada, yeniden atama neden yok? 01-01-1970 03:00 23 Nisan'da Türkiye'de Çocuk Gerçeği (Tuba KAAN) 01-01-1970 03:00 Liselerde sınıf mevcudu 40'ı aşamayacak 01-01-1970 03:00 Devlet okulları üvey evlat mı? ( İlhan Sevin ) 01-01-1970 03:00 Çocuklar Okulda Neden Öğrenemiyor? (Özgür BOLAT) 01-01-1970 03:00 Üniversite Öğrencilerinin Yabancılaşması 01-01-1970 03:00 İyi notlar, küçük kardeşler ve ayak parmakları (Meltem Gürle) 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin feryadı dinmiyor (Metin ÖZYÜREK) 01-01-1970 03:00 MEB Yönetici Görevlendirme Taslak Yönetmeliğinin Değerlendirilmesi 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin norm kadro sorunu 01-01-1970 03:00 Eğitimde 'Doz Aşımı' 01-01-1970 03:00 İlkokulda müdür yardımcısı kadrosuna tepki 01-01-1970 03:00 MEB norm güncellemesini neden mart ayında yapıyor? 01-01-1970 03:00 Televizyonun çocuklar açısından olumsuz yönleri 01-01-1970 03:00 Öğretmenlik işte böyle bir şey!.. (Abbas GÜÇLÜ) 01-01-1970 03:00 Yarıyıl Tatil(i) Mi ? 01-01-1970 03:00 Yeni Moda: Atama Bekleyen Öğretmenleri Küçümsemek 01-01-1970 03:00 Sendika Neden Önemlidir? (Mehmet Alper ÖĞRETİCİ) 01-01-1970 03:00 Kimliksiz Millet 01-01-1970 03:00 Öğretmenler, hangi okullara yönetici olarak atanabilir? 01-01-1970 03:00 Anne Yoksunluğu Ve Eğitim Açısından Sonuçları 01-01-1970 03:00 Rotasyon Sendromu (Mesut Kaymakçı) 01-01-1970 03:00 Velilerin Eğitimdeki Yeri (Abdurrahman Ünal) 01-01-1970 03:00 Kadın Öğretmen Olmak Zor 01-01-1970 03:00 MEB, il içi özür sorununu böyle çözemez 01-01-1970 03:00 Mağdur olmayan var mı? (M. Alper ÖĞRETİCİ) 01-01-1970 03:00 Nasıl Bilirdiniz? 01-01-1970 03:00 Eğitim-Öğretim Sarmalı (Özlem RÜSTEM) 01-01-1970 03:00 Liselerde performans ödevi değerlendirme belirsizliği 01-01-1970 03:00 ″Bitişik Eğik Yazıyla Yazarak″ Neyi Öğretmiyor? / Mahiye MORGÜL 01-01-1970 03:00 Öğretmen neden isyan eder? 01-01-1970 03:00 Ölmeyi Emretmek! ( Ebru Sungar) 01-01-1970 03:00 Öğretmenler üzgünlüğünüz kutlu olsun! 01-01-1970 03:00 Eğitim Hikaye... (Mehmet VURAL) 01-01-1970 03:00 Öğretmensiz reform mümkün değil (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Türk Gençliği ve Geleceği Nereye Gidiyor? (Kenan AKDOĞAN) 01-01-1970 03:00 Öğretmeni Emekli Eden Manzara ( Doğan Cüceloğlu ) 01-01-1970 03:00 Öğretmenim canım benim (Yılmaz ÖZDİL) 01-01-1970 03:00