Bitişik Eğik Yazı Üzerine

Arşiv Yazılar

18-12-2015 16:36

2004 yılında hayatımıza giren "Bitişik Eğik Yazı" mantığını bir öğretmen olarak değerlendirmek istiyorum. Burada amaç, hem yazarken he...m de okurken öğrencilerin dikkatli olacağı, bağlantıları koparmadan devam edeceği ve öğrencilerin kendilerine olan güvenlerinin artacağı şeklindeydi.

"Araştırmalara göre bitişik eğik yazı, sürekli ve hızlı yazılmaktadır. Dik temel yazıda her harften sonra durulduğu için yazı yazma süreci sık sık kesilmekte ve yavaşlamaktadır. Bu durum düşünme sürecini de etkilemektedir. Oysa bitişik eğik yazıdaki süreklilik ve hız, düşüncenin sürekliliği ve hızı ile birleşmekte ve birbirinin gelişimini desteklemektedir." denilmekte. "Yazı öğretimine küçük harflerle başlamak da önemlidir. Okuma ve yazma sürecinde en çok küçük harfler kullanılmaktadır. Örneğin, 12 punto ile yazılmış bir ders kitabının tam dolu bir sayfasında ortalama 35 satır bulunmaktadır. Her satırda ise ortalama 60 harf yer almaktadır. Böylece tam bir dolu sayfada ortalama 2100 harf yer almaktadır. Bunun 2000'i küçük harflerden, 100 harfi de büyük harflerden oluşmaktadır. Bu nedenle, yazı öğretimine küçük harflerle başlamak ve küçük harflerin öğretimine ağırlık vermek yerinde olmaktadır." diye devam etmektedir.

Bu sistemin bu zamana değin hep olumlu yanları savunuldu. Akademisyenler, Türkçe Öğretimi dersine giren hocaların çoğu bir gecede "Bitişik Eğik Yazı" savunucusu oldu. Eski sistem diye adlandırılan "Tümdengelim Yöntemi" alaşağı edildi. Tümdengelim Yöntemi ile yetişen nesiller daha az zekâya sahipmiş gibi bir algı yaratıldı.

Meslektaşlarım anımsayacaktır. Fiş cümleleriyle başlayan öğretim aşamamız şu şekildeydi: El temrini ile başlıyorduk. Bu süreç durum ve şartlara göre uzardı ya da kısalırdı. Ardından üçte bir kuralına göre fiş cümlelerini vermeye başlardık. Araya günlük hayatta gerekli olan sözcükleri de sıkıştırırdık. Örneğin; Ali bak. fiş cümlesini verdik. Tüm öğrenciler ezbere yazana değin beklerdik. Ardından Ali ata bak. Emele eve gel. Cümlelerini de aynı şekilde kavratırdık. Üçte bir kuralı burada devreye girerdi. İlk cümlemiz kelimelerine ayrılırdı. Fişleri vermeye de devam ederdik. Altı tane fiş cümlesi tamamlandıktan sonra ilk fiş cümlesinden başlayarak hece dönemine geçiş yapardık. Bu şekilde elimizdeki cümleler bitene kadar devam ederdik. Gelelim asıl meseleye. Fişlerle öğrenmeye başlayan öğrenciler şunları da birlikte öğrenirdi:

1. Cümlenin baş harfi her zaman büyük harfle başlardı.
2. Özel isimler dışındaki kelimeler cümle içerisinde küçük harfle yazılırdı.
3. Cümle sonuna konulması gereken noktalama işaretlerini yerinde ve zamanında öğrenir. Örneğin -mı,-mi soru eklerini ayrı yazacaksınız gibi bir söylemimiz olmazdı.
4. Hecelemeyi konuşur gibi yaptığımızı kavrarlardı. (Aylarca hece konusuyla uğraşmazdık.)
5. Cümle, kelime ve harf kavramları konu içerisinde dağıldığı için, bu cümle bu kelime bu da harf diye sürekli tekrar yapmazdık.
6. Öğrenci cümle kurmakta zorlanmazdı. Duygu ve düşüncelerini ifade ederken, gerektiğinde fiş cümlelerinden de yararlanırdı.
7. Heceleri birleştirerek bulduğu yeni bir sözcüğü (ta-bak) şeklinde okurdu. Hiçbir zaman (tab-ak) demezlerdi.
8. Okuma seri olurdu. Başa dönme yok denecek kadar az olurdu.
9. Okuduğu bir öyküyü anlatırken zorlanmazlardı. Çünkü; heceleyerek okumadıkları için anlama olayı da kolay olurdu.

Bitişik eğik yazı ile öğretim aşamamız şu şekilde yapılmakta:

Önce el temrinini yapıyoruz. El yazısı formatıyla ilk olarak "e" sesini veriyoruz. Ardından aynı sesi büyük olarak veriyoruz. Sıra "l" sesine geliyor. Ardından "e" sesi ile "l" sesini birleştirip "el" sözcüğünü üretiyoruz. Asıl sorun burada başlıyor. "le" hecesini kavratıp "ele" sözcüğünü verdiğimiz halde çocuklar ilk önce "el" sözcüğünü öğrendiğinden okuma şu şekilde oluyor: "el-e" ya da "a" sesini öğrenip "Ela" sözcüğünü öğrendiğinde (la hecesini verdiğimiz halde), "El-a" şeklinde okuma yapmaktalar. Bu durum çoğu öğrencide sene sonuna kadar devam etmekte. Oysa fiş cümleleriyle yaptığımız öğretimde bu tip sıkıntıyla karşılaşmıyorduk. Fiş cümlelerinde büyük harfle birlikte, alfabenin sesli harflerini de heceleme döneminde kendileri bulan çocuklar, bu sistemde sesli harfleri tek tek algılayamadıkları için, hece döneminde heceleri ayırmayı da kavrayamıyorlar. Örneğin "sinema" sözcüğünü "sin-em-a" diye hecelerine ayıran onlarca öğrencimiz çıkıyor. Okuma kesintiye uğradığı için de anlama mümkün olmuyor.

Amacımız, anlayan ve anladığını ifade edebilen nesiller yetiştirmek değil mi? Öğrenci anlamadığı bir şeyi nasıl anlatacak? Okuduğunu anlamayan ve anlatamayan öğrenci kitlesi karşımıza çıkıyor. Hele bir de 5.5 yaş grubuyla çalışmışsanız vay halinize! Umuyorum en kısa zamanda Milli Eğitim Bakanlığı, biz öğretmenlerin de fikirlerine kulak verir. Pilot okul olarak seçtiği okulları ve süreyi yaygınlaştırmadan dayatma bir sistem önümüze sunmaz. Deneme yanılma tahtasına dönüşen sistem, çağın ihtiyaçlarına göre yeni şeklini alır.

Özlem RÜSTEM
Anadolu Eğitim Sendikası
Erbaa İlçe Temsilcisi

DİĞER YAZILARI ''Çocuklar sınav stresi yaşıyor, sınav kalkacak'' denildi. Ama! 01-01-1970 03:00 18 Yıllık Araştırma: 20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk (Ümit ZİLELİ) 01-01-1970 03:00 TEOG Sonrası Sisteme Geçerken… 01-01-1970 03:00 Hastalık raporu olan öğretmene soruşturma açılır mı? 01-01-1970 03:00 Destek Eğitim Odası Hakkında Her şey 01-01-1970 03:00 Üç Buçuktan, Dört Kazanım... 01-01-1970 03:00 ABİDE mi? FERİDE mi? 01-01-1970 03:00 Eğitim Kurumlarında Mescit Zorunluluğu Anayasaya Aykırıdır! (Mehmet BALIK) 01-01-1970 03:00 Çocuğunuzun davranışlarını nasıl değiştirirsiniz? (Özgür BOLAT) 01-01-1970 03:00 Deniz Seki 01-01-1970 03:00 Yaz okulları kaldırılsın! (Uğur Altunay) 01-01-1970 03:00 Liselere giriş İçin İçin Uyarılar, Önlemler ve Tavsiyeler 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin Seminer Dönemi İçin Etkili Bir Proje 01-01-1970 03:00 Üstün Yetenekli Çocuğum, Beyaz Kargam 01-01-1970 03:00 Mülakatta Mağduriyetlere Son Verecek Proje 01-01-1970 03:00 Okuduklarını Anlamayan Öğrenciler Neden Artıyor? 01-01-1970 03:00 Sarı Işık Sendromu 01-01-1970 03:00 Bana Bir Masal Anlat Baba 01-01-1970 03:00 Kırmızı Başlıklı Kızın Kaderi 01-01-1970 03:00 Mülakat, Müfredat, Rotasyon, Sözleşme (Talat Yavuz-Eğitim Bir Sen) 01-01-1970 03:00 Suriyeliler Vatanlarına Dönmelidir 01-01-1970 03:00 İzmir'de Sapık Müdür ve Cesur Öğretmen 01-01-1970 03:00 Çocuğun karnesini sosyal medyadan paylaşmak (Serhat YABANCI) 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin Hakkından Gelecek Bir ''Bakan'' Aranıyor (Oğuz Eminoğlu) 01-01-1970 03:00 Karşı Devrimin Anti-Laik Mevzisi: 'Eğitim Sistemi' (Önder Yılmaz yazdı) 01-01-1970 03:00 Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenine Sahip Çıkmalıdır (Özcan ŞAHMAN) 01-01-1970 03:00 9 Başlıkta MEB sınav görevlendirmelerinde aksayan yönler 01-01-1970 03:00 Eğitimde Sınıf, Fetret ve Devri (Önder YILMAZ yazdı) 01-01-1970 03:00 Kazanın Doğurduğuna İnananlar (Emrah Mutluer yazdı) 01-01-1970 03:00 MEB'de Okul Yöneticisi Olmak (Aytaç ÇAPKIN yazdı) 01-01-1970 03:00 MEB'de Branşlara Göre Yöneticilik Durumu 01-01-1970 03:00 Eğitim Ordusu Neden Yerinde Değil (Turgay Polat) 01-01-1970 03:00 Yan Alan Saçmalık, Alan Değişikliği Haktır! 01-01-1970 03:00 MEB'de, müdür yardımcısı görevlendirmeleri nasıl olacak? 01-01-1970 03:00 ​Eğitimli Gençler Cezalandırılıyor mu? (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Devlet Okullarındakiler 'Şişirme Puanlar'a Çözüm Bekliyor 01-01-1970 03:00 Eğitimde neler oluyor? Okulları satan satana! (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Sınavda Hedefe Doğru Emin Adımlar 01-01-1970 03:00 Üniversitelerin misyonu ve geleceğin liderleri? (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Eğitim sistemimiz, A’Dan Z’ye neden değişmelidir (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Uzlaşma Kültüründe Okulların Rolü 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet ve Biz 01-01-1970 03:00 Sınav odaklı eğitim sistemimiz 01-01-1970 03:00 MEB yönetici atamada, yeniden atama neden yok? 01-01-1970 03:00 23 Nisan'da Türkiye'de Çocuk Gerçeği (Tuba KAAN) 01-01-1970 03:00 Liselerde sınıf mevcudu 40'ı aşamayacak 01-01-1970 03:00 Devlet okulları üvey evlat mı? ( İlhan Sevin ) 01-01-1970 03:00 Çocuklar Okulda Neden Öğrenemiyor? (Özgür BOLAT) 01-01-1970 03:00 Üniversite Öğrencilerinin Yabancılaşması 01-01-1970 03:00 İyi notlar, küçük kardeşler ve ayak parmakları (Meltem Gürle) 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin feryadı dinmiyor (Metin ÖZYÜREK) 01-01-1970 03:00 MEB Yönetici Görevlendirme Taslak Yönetmeliğinin Değerlendirilmesi 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerin norm kadro sorunu 01-01-1970 03:00 Eğitimde 'Doz Aşımı' 01-01-1970 03:00 İlkokulda müdür yardımcısı kadrosuna tepki 01-01-1970 03:00 MEB norm güncellemesini neden mart ayında yapıyor? 01-01-1970 03:00 Televizyonun çocuklar açısından olumsuz yönleri 01-01-1970 03:00 Öğretmenlik işte böyle bir şey!.. (Abbas GÜÇLÜ) 01-01-1970 03:00 Yarıyıl Tatil(i) Mi ? 01-01-1970 03:00 Yeni Moda: Atama Bekleyen Öğretmenleri Küçümsemek 01-01-1970 03:00 Sendika Neden Önemlidir? (Mehmet Alper ÖĞRETİCİ) 01-01-1970 03:00 Kimliksiz Millet 01-01-1970 03:00 Öğretmenler, hangi okullara yönetici olarak atanabilir? 01-01-1970 03:00 Anne Yoksunluğu Ve Eğitim Açısından Sonuçları 01-01-1970 03:00 Rotasyon Sendromu (Mesut Kaymakçı) 01-01-1970 03:00 Velilerin Eğitimdeki Yeri (Abdurrahman Ünal) 01-01-1970 03:00 Kadın Öğretmen Olmak Zor 01-01-1970 03:00 MEB, il içi özür sorununu böyle çözemez 01-01-1970 03:00 Mağdur olmayan var mı? (M. Alper ÖĞRETİCİ) 01-01-1970 03:00 Nasıl Bilirdiniz? 01-01-1970 03:00 Eğitim-Öğretim Sarmalı (Özlem RÜSTEM) 01-01-1970 03:00 Liselerde performans ödevi değerlendirme belirsizliği 01-01-1970 03:00 ″Bitişik Eğik Yazıyla Yazarak″ Neyi Öğretmiyor? / Mahiye MORGÜL 01-01-1970 03:00 Öğretmen neden isyan eder? 01-01-1970 03:00 Ölmeyi Emretmek! ( Ebru Sungar) 01-01-1970 03:00 Öğretmenler üzgünlüğünüz kutlu olsun! 01-01-1970 03:00 Eğitim Hikaye... (Mehmet VURAL) 01-01-1970 03:00 Öğretmensiz reform mümkün değil (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Türk Gençliği ve Geleceği Nereye Gidiyor? (Kenan AKDOĞAN) 01-01-1970 03:00 Öğretmeni Emekli Eden Manzara ( Doğan Cüceloğlu ) 01-01-1970 03:00 Öğretmenim canım benim (Yılmaz ÖZDİL) 01-01-1970 03:00