Sosyal medyada Prof. Dr. Mustafa Yavuz’un “Bu arada üniversite adayı, 2 milyon 446 bin 51 adayın ne yaşadığını hiç konuşamadık”. Paylaşımı dikkatimi çekti. Ben de bu konunun kesinlikle konuşulması gerektiğini, düşünüyorum.

Çünkü 2 milyon 446 bin 51 aday bir yandan 12 yıllık eğitim ve öğretim hayatının tüm kazanımlarını ortaya dökmeye çalışarak alın teri dökerken bir yandan ÖSYM’nin ağır sınav şartları ile bir yandan da sınav salonlarındaki olumsuz fiziki koşullarla mücadele ediliyorlar.

Kısacası gençlerimiz sınav içinde sınav veriyorlar. İşte bunların konuşulması gerekir. Sınav başlamadan 15 dakika önce binaya girmiş olma şartı mesela… Kapıların kapanıp adayın sınav hakkının elinden alınması…

Oysa daha sınavın başlamasına 15 dakika var. Aday ne yaşadı o an acaba? Bunun konuşulması gerek. Sınav salonlarının fiziki koşulları sonra...

Sıraların yetişkin gençlerin rahatça oturabileceği büyüklükte olmasına, sınav salonunun kapasitesine göre öğrenci sayısının belirlenmesine, sınav salonunda uygun sıcaklık ortamının oluşturulmasına, sınav salonunun doğru ışıklandırılması ve salonda yeterli temiz havanın varlığının sağlanması gibi konulara hassasiyet gösteriliyor mu tüm salonlarda? İşte bu şartların sağlanmadığı salonlarda sınava giren adayların neler yaşadığını konuşmak lazım…

İki büklüm bir halde küçücük sıralara sığmaya çalışan gençler, sıcak ve havasız salonlar, bozuk klimalardan gelen sesler. Ve soruları unutup bunlarla imtihan olan gençler. Gençlerle konuşmak lazım tüm bunları. Ve sınav salonunda sınav güvenliği konusu. Sınavın güvenliği düşünülmüş ama adayın fiziksel ihtiyaçlarının güvenliği düşünülmemiş. Fiziksel ihtiyaçlar bir haktır ve güven altına alınmalıdır oysa. Sınav güvenliği adı altında fiziksel haklar ihlale uğramaktadır ne yazık ki. Örneğin sınav anında mide bulantısı yaşayarak kusacağını söyleyen adaya “Salon görevlisi salondan çıkarsan seni bir daha salona alamam çöp kovasına kus” diyor ancak “Aday diğer öğrencileri rahatsız ederim onlara bunu yapmaya hakkım yok” diyor sınav hakkının solacağını bildiği halde salondan çıkıp kusuyor. Ve sınavı sonlanmış oluyor. Bu adayla konuşmak lazım. Bir yılının nasıl heba olduğunu anlatsın bize ve duygularını döksün ortaya. Bir başka aday sınav hakkının elinden alınmaması için sınav salonunu terk etmeyip idrarını altına yapıyor. Bu utanç verici durumu yaşamak zorunda kalan adayı konuşmak lazım. Neler yaşadı mesela.

İşte TYT’ de 2 saat, AYT’ de 3 saat boyunca tuvalet ihtiyacı hakkını yok sayan sınav güvenliği…

Öyle ya ÖSYM öyle uygun gördüyse söylenecek söz yok. Sınav salonunda aklınızı kullanıp çözüm üreteceksiniz. Bunu da sınavın bir parçası kabul edeceksiniz. Uygulanan çözümler arasında; idrarını içtiği suyun şişesine yaparak sorunu giderenler, sınav anında tuvalet ihtiyacını karşılamak için evden çıkarken altına çocuk bezi bağlayanlar var. Anlaşılan o ki ÖSYM adayların bu durumlar karşısında ne kadar yaratıcı olduğunu da ölçüyor.

Önemli bir uyarı, o gün sindirim sisteminize ve boşaltım sisteminize söyleyin sakın olağandışı bir durum da sergilemesin. O gün ÖSYM’nin sınav kuralı gereği, tuvalet ihtiyaçları sonlandırılmıştır. İşte, tuvalet ihtiyacını karşılama şansı olmayan adayların bu sıkıntılarını konuşmak lazım. Adayın bir yandan fiziksel ihtiyaç bir yandan da sınav sorularıyla verdiği savaş, karşısında yaşadıklarını konuşalım mesela…

ÖSYM’nin bu uygulaması sınav güvenliği önlemi değil bir sınav hakkı ihlalidir, fiziksel ihtiyacın yok sayılması halidir. 2010 ve daha önceki ve daha sonraki yıllarda herkes biliyor ki sınav soruları sınav salonunda yandaşlara pazarlanmadı. Taa mutfaktaktayken servis edildi. Bu suç tespit de edildi zaten. Birilerinin işlediği suçlar yüzünden masum gençlerimiz sınav salonunda altına yapmak, başkasının hakkına girmemek adına sınav salonunu terk etmek zorunda kalıyor. Sınav güvenliği bu olamaz. Bu durum suç işleyenlerin cezasını adaylara ödetmekten başka bir şey değildir. Ve adayların yaşadığı sıkıntılar karşısında bir şey yapamayan sınav salonundaki görevlilere vicdan harbi yaşatmaktır. ÖSYM yaşanılan bu sıkıntıları ele almalı ve sınav güvenliği konusunu gözden geçirmelidir.

Sınava giren adayların insan olduğunu ve fiziksel ihtiyaçlarının da sınav bile olsa karşılanmasının bir zaruret olduğunu hatırlamalı, empati yapmalı ve gerekli önlemleri alarak sınavı gerçekleştirmelidir. Adayların fiziksel ihtiyaçlarını karşılama hakları elinden alınmamalıdır. İnsan hak ve özgürlükleri sınav bile olsa engellenemez. Ve ÖSYM bu hakkı iade etmeli.

KADRİYE DEMİREL
Eğitimci