Sayın Bakanımız öğretmenleri küstürmek, yıldırmak için olanca çabasını gösteriyor.

Evet, Sayın Bakanımız öğretmenlik mesleğinin itibarının öğrencilerin, velilerin ve tüm toplumun önünde aldığı ve alacağı yaraları görmeyi ısrarla öteliyor.

Öğretmenleri ölçüme almanın, öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsüne yapacağı olumsuzlukları ısrarla yok sayıyor.

Öğretmenlik, mühendislik zihniyetiyle ele alınmamalıdır.

Sayın bakanımızdan öğretmenlerle empati kurmasını, öğretmenleriyle saf tutmasını istiyoruz.

 Öğretmenlik mesleği mesleki bilgilerin yanı sıra, insani ve toplumsal değerlerle, şartların, kişilerin ve zamanın gerektirdiği davranışlarla yoğurulmuş bir duygu mesleğidir.

Öğretmenlik içselleştirilmiş, manevi bir meslektir.

Duyguları ve maneviyatı hiçbir sınavla ölçemezsiniz Sayın Bakanım.

Bu bağlamda mesleği icra ederken ortaya koyduğumuz mesleki yeteneğimizi de hiç bir sınavla ölçemezsiniz.

Kendi alanında yılların proflarının bile promhterde okuma gereği duyarak sunum yaptığı eğitim videolarını ezberleterek mi, öğretmenleri ölçeceksiniz Sayın Bakanımız?

Yetmedi yüzlerce sayfadan oluşan Pdf içeriklerini ezberleterek öğretmenleri ölçeceksiniz sayın bakanımız?

Öğretmenlik ezberle yapılan bir meslek değildir. Öğretmen olanlar bilir bunu.

Mühendislik mesleğinde olduğu gibi öğretmenlik mesleğinde sabit formüller yoktur. Çünkü öğretmenin malzemesi insandır. Her öğrenciye göre de öğretmen formül geliştirir.

Öğretmenin hangi formülünü ölçebilirsiniz sınavla Sayın Bakanımız?

Nedir, öğretmenleri sınav etmekteki  ısrardaki amaç, kariyer basamakları tazminatının bütçeye getireceği külfeti azaltmak mı?

Kaç öğretmeni yıldırsak külfet o kadar azalır mı, anlamalıyız?

Ya da öğretmenlere sınavla mı, zam yakıştırılıyor?

Sınavsız maaş zammı olmaz mı, deniyor?

Kabul etmiyoruz, sınavla zam olmaz, bu anlayış öğretmenlik mesleğinin toplamsal stadüsüne aykırı bir anlayıştır.

Öğretmenlik mesleği daha ne kadar itibarsızlaştırılacak, öğretmenler daha ne kadar incitilecek? Nedir, neden bu anlayış?

Eğitimde yaşanan başarısızlıklardan hep öğretmenleri sorumlu tutmak, günah keçisi olarak öğretmenleri ilan etmek en kolayı mı yoksa?

Milli Eğitim üzerine kurulmamış bir eğitim politikasının güdülmemesi olamaz mı?

Sık sık değişen ve her meslekten olan eğitim bakanlarının deneme-yanılma yöntemleri, yanlış uygulamaları olamaz mı?

Milli eğitim merkez teşkilatından başlayarak, taşra teşkilatlarına ve kurumlarına varıncaya kadar yönetici atamalarında liyakat ve ehliyet ilkesinin göz ardı edilmesi olamaz mı?

Çevresel ve ekonomik şartların elverişsizliği olamaz mı?

Neden hep sorunu ve çözümü eğitimin yükünü sırtlamış öğretmenlerden arıyorsunuz, asıl sorumluları ve sorunları mı görmek istemiyoruz?

Öğretmenler sınava tabi tutmakla, öğretmenlerin neyi ölçülecek?

Kaç profun ancak prompterde okuyarak sunabildiği, üstüne de fdf dosyalarla takviye yapıldığı bir sınavla öğretmenleri bilgi depolanan dijital hafıza kartı gibi görme anlayışıyla, öğretmenlerin bir mühendislik harikası olup olmadığımı ölçülecek sayın bakanımız.

Öğretmenler bu eğitimleri üniversite sıralarında 4 yıla yayılmış bir eğitim programıyla aldılar ve üniversitedeki hocalarının yaptıpı sınavlar başarıyla tamamladılar. Eğitim Fakültelerinde aldığımız diplomalarımız kariyerimizin ve uzmanlığımızın belgesidir. Ve her öğretmenin diploması milli eğitim bakanlığında mevcuttur, incelemeye alınmak istenirse.

Eğitimleri ölçmek için yapılacağı söylenen sınavla MEB; diplomalarımızı,  üniversiteleri ve eğitim fakültelerini hükümsüz saymaktadır.

Sınavla öğretmen geliştirilmez, eğer gerçekten amaç öğretmenleri mesleki yönde geliştirmekse MEB olarak üniversitelerle ücretsiz protokoller imzalanır, her öğretmene kendi alanında yüksek lisans, doktora imkanı tanınır, fırsat eşitliği verilir.

Ayrıca öğretmenler zaten sürekli  MEB'in hazırladığı mesleki gelişim çalışmalarına tabi tutuluyor, bu mesleki çalışmalarla mesleki güncelleme yapılıyor.

Öte yandan öğretmenler eğitim öğretim görevini yürütürken edindikleri tecrübelerle de her geçen gün kendilerini güncelliyorlar zaten.

Söylenecek daha çok söz olsa da,  öğretmenleri sınava tabi tutmak, nerden baksan yanlış diyoruz.

 Sınav şartının kaldırılmasını, mesleki tecrübe dikkate alınarak, kıdeme göre kariyer tazminatlarının maaşlara yansıtılmasını ve kariyere bağlı özlük haklarının emeklilikte de korunmasını sağlayan düzenlemeyi bakanlığımızdan bekliyoruz.

Öğretmenler olarak; Milli Eğitim Bakanımızı karşımızda değil, diğer meslek gruplarının bakanları gibi, yanımızda ve safımızda görmek istiyoruz.

Ayrıca, öğretmenliği ihtisas mesleği kabul eden 1739 sayılı temel eğitim kanununun 43. Maddesinin kaldırılması da kabul edilebilir değil, kaldırılmasının sebebi de zaten çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu ile çelişmesidir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda kariyer basamakları sınav şartına zemin oluşturmada 43. maddenin kaldırılması bulunmaktadır. 43. Maddenin kaldırılmasıyla, öğretmenliği ihtisas mesleği olarak kabul eden kanun engeli de bertaraf edilmiştir, bu da verilen hakların geri alınması anlamına gelir, ama nedendir bilinmez, verilen hakların geri alınmasına öğretmenleri temsil eden sendikalar vakti zamanında yeterli tepkiyi göstermemiştir.

Buradan tüm öğretmen sendikalarımıza yetkililerimize sesleniyoruz!

2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı'nın sancısız başlaması için, önce öğretmenlerin sancıları giderilmeli...

Bunun için de Sayın Bakanımızı öğretmenlerin safında istiyoruz?

Kadriye Demirel
Eğitimci Yazar

Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendisi sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir.