Günümüzde eğitimin kalitesini olumsuz etkileyen önemli sorunlardan bir tanesi de kurum içi mobbing sorunudur. Ne yazık ki hiyerarşik yapının verdiği imkanla, eğitimciler kendi kurumları içinde mobbinge maruz kalmaktadırlar.

Özellikle işinin ehli olmayan, ego sorunu yaşayan, kendisini yetersiz gören, daha üst makamlardan destek alan, güçlü bir grubun üyesi olan, bağlı bulunduğu gruba hizmeti görev bilen, görev ve yetkilerini kurumun amaçları için değil de kendi çıkar ve düşüncelerine göre kullanan kurum yöneticileri yetkisi altında bulunan eğitimcilerden koşulsuz itaat beklerler.

Görev ve yetkilerini kullanarak baskı kurmaya çalışırlar. Mesleğini hakkı ile yapan, başarılı, vizyon sahibi, hakka ve adalete inanan eğitimci koşulsuz itaati reddetmişse mobbing başlar.  Bu tür yöneticiler için, itaat sorunu da gerekmez mobbing için. Farklı düşünceye sahip olmak, farklı bir sendikaya üye olmak yeterli sebeptir. Hemen harekete geçer, eğitimciyi sindirmek için kurum içinde her yolu dener ve herkesi devreye sokar. Mobbingci yönetici için her yol mubahtır artık.

En başta kanun ve yönetmeliklerdeki boşlukları tehdit olarak kullanır, amacına hizmet etmesi için evirmeler yapar. Kurumdaki tüm görevlerini bırakır, dedektif gibi açık kollamayı çalışır. Eğitimci açık versin diye, onun işlerini zorlaştırır, sürekli prosedürlerle hedefindeki eğitimcinin karşısına dikilir. Açık bulamayınca asılsız ithamlarla suçlamaya başlar. İthamlarını gerçek gibi göstermek için kurum içinde kendisine yandaşlar seçer önce. Kurum içinde hiçbir hizmet üretmeyen, işten kaçan, yalaka ve silik tipler bu yandaşlığa hazırdır zaten. Böylelikle hem fırsattan istifade edip yan gelip yatarlar hem de kurum içinde söz sahibi olurlar. Bir de fark yaratan başarılı eğitimciyi kıskananlar vardır kurum içinde. İçlerindeki hasetlik, fesatlık dürtülerini kontrol edemeyenler. Onlar için de bir fırsat geçmiştir ellerine ve hemen mobbinge ortak olmaya başlarlar. Bu durum karşısında başarılı, koşulsuz itaati kabullenmeyip hedef haline gelen eğitimcinin başına gelenleri fark eden diğer eğitimciler de kendileri için de kaygı duymaya başlarlar öte yandan. Mobbingci yönetici, silik ve asalak karakterli yandaş meslektaş, kıskanç meslektaş ve bunların yanı sıra şahsı için kaygı duyduğundan kendini korumak isteyen meslektaş da dahil olur bu halkaya. O da yetmez kendini güvence altına almak isteyen kurumdaki diğer çalışan memur hatta hizmetli personel mobbingci yöneticiden korktuğu için halkaya eklenir. Ve artık suçu başarılı, fark yaratan, hak ve adalete inanıp düşünen, sorgulayan koşulsuz itaati kabul etmemek olan eğitimci mobbing çemberinin ortasında kalmıştır. Kurum içinde günah keçisidir. Mobbing mağduru eğitimcinin çalışmasına engellerler çıkarılır. Mobbing çemberinin halkası olanlar üretmedikleri halde takdir görürken, her şeye rağmen yaptığı başarılı çalışmalar görülmezden gelinir, takdir edilmez, görmüyoruz, sen yoksun duygusu verilmeye çalışır. Dışlanır, ötekileştirilir, yalnızlaştırılır, uyumsuz, sorunlu, agresif gibi vasıflar yüklenir, algı çalışması yapılır yıldırmak ve sindirmek ve kaçırmak için. Kurum içinde durumu bilip tarafsız kalmaya çalışanlar bile artık cesaret edemezler tüm bunların bir mobbing hikayesi olduğunu dillendirmeye. Mobbing çemberi içinde kalan eğitimcinin mücadele gücüne bağlıdır artık mobbing hikayesinin sonu. Ya; “İtaat et rahat et “yolunu seçecektir ya da mobbing hikayesinin başlangıcındaki gibi hakkı adaleti arayıp, kendisi gibi davranıp mücadeleyi tercih edecektir.

Öte yandan tüm bu sürecin eğitimin kalitesine de olumsuz yansımaları olmaktadır.  Kurumda motivasyon bozulur, verim düşer.  Bir yandan kurumda iş barışı bozulurken bir yandan mobbingci başarıyla sonuçlanması için görevler ihmal edilir. Asli görevleri mobbing’miş gibi düşünen mobbingci yönetici ve mobbing ortakları görevlerini savsaklar, kendilerini yapıyor “MIŞ” gibi gösterirler. Eğitimi sekteye uğratır, öğrencilerin eğitim ve öğretim hakkını ellerinden alır ve gerçek görevlerini ihmal ederek devlete karşı suç da işlerler. Zamanlarını her şeyi kılıfına uydurup birbirlerinin açığını kapatmak, delil yok etmek için harcarken, mobbing mağduru eğitimcinin de üretmesine engel olurlar.

Sonuç olarak, kaliteli bir eğitimin de önüne set çekilmiş olur. Bu seti ortadan kaldırmak için kurumlarda yaşanan mobbing vakalarını önüne geçmek, kaliteli bir eğitim için etkili bir hamle olacaktır. İlk hamleyi de kurum içindeki eğitimcilerden gelmelidir. Keşke etik değerlerden uzak mobbingciler kadar, mobbing mağdurları da cesur davransalar, haklarını nasıl arayacaklarını araştırsalar ve haklarını arasalar. Keşke hiçbir ahlaki kalıba sığmayan mobingciler kadar, mobbinge tanık olanlar da cesur davransalar mesela. Haksızlığa taraf olmasalar, sessiz kalmasalar.  O zaman mobbing diye bir sorunu   konuşuyor olmazdık belki de.

Kadriye Demirel Eğitimci