MEB bünyesinde çalışan Ücretli Öğretmenler ile bazı Özel Okullarda çalışan öğretmenler 4253 TL olan Asgari Ücretin altında ücretle geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Bu da yetmezmiş gibi bazı özel okullarda çalışan öğretmenler ağır mesai koşulları altında sömürülüyorlar. Yaşanan bu durum, eğitimde ucuz işçi anlayışı mı hâkim sorusunu akla getiriyor.

14 Aralık 2018 tarihinde açıklanan İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda birçok müjde yer almıştı. Buna göre; Öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600'e yükseltileceği ve Ek ders ücreti karşılığında görevlendirilenlerin ek ders ücretlerinin yüzde 100 artırılacağı açıklanmıştı. Bu açıklama üzerine MEB bünyesinde çalışan Ücretli Öğretmenler büyük sevinç yaşamıştı.

Ne var ki 2022 yılındayız ve MEB bünyesinde çalışan Ücretli Öğretmenlerin ek ders ücretleri hala %100 artırılmadı. 2022 Ocak zammı ile bir ders saati ek ders ücreti 27,50 TL’dir. Buradan yola çıkarsak Ücretli Öğretmen aylık en fazla 4x30=120, 120x27,50=3.300 TL ücret ile çalışmaktadır. Ücretli öğretmenin ulaşım ve yemek masraflarını da hesaba kattığınızda aldıkları ücretin akıllara durgunluk verdiğini görürsünüz. Ayrıca mevzuata göre 40 saatten az çalışma süreleri “Kısmi Süreli” olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda ücretli öğretmenler de kısmi süreli çalışan olarak kabul edilmekte ve sigorta günü buna göre hesaplanmaktadır. Dolayısıyla ay içerisinde girilen toplam ders saati sayısı 4x30=120 saat olacağından; 120 / 7,5 = 16 günlük sigorta primleri ödenmektedir. Dolayısıyla hem ücret konusunda hem de özlük hakları konusunda mağduriyet yaşamaktalar.

Aynı okulda İş-Kur temizlik çalışanının Asgari Ücretle, Eğitim çalışanı Ücretli Öğretmenlerin ise sadece Ek Ders karşılığı çalıştırılması eğitime ve eğitimciye verilen değerin de sorgulanmasını gerektiriyor.

Ayrıca, Ücretli Öğretmenlikte üniversitelerin dört yıllık lisans, iki yıllık ön lisans bölümlerinden mezun olma şartının kriter alınması da eğitimde kaliteye ne kadar önem verildiğinin de sorgulanmasını gerektiren diğer önemli bir konu. Öğretmenlik mesleğinin herkesin yapabileceği basit bir meslek olarak görülmesi hem öğretmenlik mesleğinin saygınlığını hem de eğitimin kalitesini düşünen bir anlayıştır.

Öte yandan bazı Özel Okullarda, Etüt Merkezlerinde; hiçbir iş güvencesi olmadan, düşük ücretle, mesai kavramı olmaksızın hafta içi geç saatlere kadar ve hafta sonu tatili olmadan emek sömürücülüğü yapılmaktadır. İşsizliğin verdiği çaresizlikle her türlü çalışma koşullarını kabullenmek zorunda kalan eğitim çalışanlarının yapılacak kanuni düzenlemelerle iş güvenceleri sağlanmalı, özlük hakları belirli bir mevzuata bağlanmalıdır.

Daha da üzücü olanı MEB bünyesinde çalışan Ücretli Öğretmenlerin ve Özel okullarda çalışan öğretmenlerden bazıları, Asgari Ücretin altında ücretle çalıştıkları yetmezmiş gibi bazı kurum yöneticileri tarafından rencide edilmekte, mobbinge uğramaktadırlar.

 

Tüm bu sorunlar ne zaman çözülecek?

14 Aralık 2018 tarihinde açıklanan İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda yer alan, Ek ders ücreti karşılığında görevlendirilenlerin ek ders ücretleri %100 ne zaman artırılacak?

Daha da önemlisi ucuz işçi anlayışından ne zaman vazgeçilecek ve Ücretli Öğretmenlik uygulamasına ne zaman son verilecek?

 

Özel Okullarda çalışan öğretmenlerin iş güvencesi nasıl sağlanacak?

14 Aralık 2018 tarihinde açıklanan İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda yer alan Ek ders ücreti karşılığında görevlendirilenlerin ek ders ücretleri %100 artırılacak söylemi, ne zaman eyleme dönüşecek?

Hz. Ali, “Zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun.”demiş. Ücretli Öğretmenler, bazı özel okullarda ve bazı Etüd Merkezlerinde çalışan öğretmenler; Asgari Ücrete bile layık görülmüyorlar. Vasıfsız işçiler için değer biçilen aylık 4253 TL’yi bile ay sonunda cüzdanlarına koyamıyorlar. Üniversite mezunu eğitim çalışanları ucuz işçi olarak görülüyor, Asgari Ücret bile alamadan, aylık sigorta primleri tam gösterilmeden hayatlarını kazanmaya çalışıyorlar. Bu zulüm değil midir?

TBMM’de Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun görüşüldüğü şu günlerde dileriz yetkililer “ücretli öğretmenlik” uygulamasını tarihin derinliklerine gömer ve 2022 yılı içinde MEB’in öğretmen ihtiyacını karşılayacak sayıda öğretmen ataması kararı alınır. Böylece kısmen de olsa atamaya bekleyen öğretmenlerimiz aşına,işine kavuşur.

Kadriye Demirel
Eğitimci Yazar