Devlet memuru maaşlarının, ülke maliye politikasında teknik olarak değerlendirmesini yaparak, pratikte memura yansımaları konusunda bilgiler vermek istiyoruz. Aynı zamanda, devlet memuru maaşlarının salt bir ücretten öte, vergi dilimi ve enflasyon politikası içinde devlet tarafından, değerlendirmesini anlatacağız.

Maliye politikası; geniş anlamıyla, kamu bütçe harcamaları, vergi ve diğer gelir kaynaklarının miktar ve bileşiminde değişiklikler yapılarak, ekonomide öngörülen iç ve dış dengelerin, sağlanması politikalarının bütünüdür. Bakanlar Kurulu’nun veya işin temel noktasındaki Maliye Bakanlığı’nın politikaları belirlerken, bütçeden yüksek bir payı aldığını söylediği, devlet memurları üzerinde yapılan çalışmalara dikkat çekmek istiyorum.

Bilindiği üzere, memur maaşlarının brüt miktarı üzerinden kesintilere gidilmektedir. Bu kesintiler içinde; emekli keseneği, gelir vergisi, damga vergisi gibi giderler mevcut. Emekli keseneği içine sağlık sigorta primini de ekleyelim. Memur maaşları hazırlanırken uygulanan katsayı oranı da yine, maaş zamları belirlenirken bakanlar kurulu tarafından belirlenmektedir. Memurlar zam mı alıyor ki, serzenişinizi duyar gibiyim. Memurlara verilen, daha doğrusu verilmeyen zamların oranı ayrı bir tartışma konusu. Toplu sözleşmelerde atılan imzalar ile memurlar sisteme peşkeş çekiliyor zaten.

Yazımızın konusuna dönersek; katsayıların çarpımı ile elde edilen brüt ücretten yapılan kesintilerden gelir vergisi kısmına değinelim. Memurlar gelirin % 15’i kadar bir parayı gelir vergisi olarak devlete, yol, su, elektrik, okul olarak geri dönmesi için iade etmektedirler. Devlet burada, bu para yetmez diyerek, belli bir matrahtan sonra memurların gelir vergisini %  20’ye çıkarmaktadır. Eğer yaz tatilinde aldığınız maaşlarınızda 50-60-70 gibi azalmalar başlıyorsa, çok kazandığınız için devlet bir denge(!) sağlamaya başlıyor demektir. Aralık maaşları dahil devam eden bu süreçte, devletimiz bir yıllık asgari ücret miktarı yılın yarısında dolunca fazla kazandığımıza hükmedebiliyor. 2016 yılı için 12.600 liradan sonraki gelire % 20 vergi uygulanmaktadır. Yıllar itibariyle bu miktarın artırılmasında cimri davranan bakanlar kurulu, memur üzerinde bir politika uyguluyor. Hemen anlatalım.

Devletimiz gelir vergisinin, vergi sistemleri içinde önemli bir payı olduğunu düşünüyor. Bu durum enflasyonla mücadele açısından, elverişli bir araç olarak görülmektedir. Enflasyonist dönemler için, dolayısıyla % 90’ ları bulan enflasyon dönemleri için bunun bir reçete olduğu görülmüştür. Ancak devletin enflasyonu düşürdüğünü söyleyerek, üst gelir vergisi dilimine memurun girmesi şu an acı bir reçete gibi duruyor. Memurun reel geliri artmadan, harcamanın azalacağını düşünmesi ve toplam talep baskısını azaltması, devletin politikaları arasında maalesef hala geçerliliğini koruyor. Enflasyona karşı yürütülen mücadelede, enflasyonun yükselmesi ile hak edilen tutarlar olan enflasyon farkı zaten memura ödenmiyor. En yaygın düşüncelerden biri de; gelir vergisi dilimlerinin uygulanması, gelir adaletsizliğini azaltıyormuş! Zammı bırakın, enflasyon farkı dahi verilmeyen memurun vergiye boğulduğunu görüyoruz. Vergilerimizin ne amaçla kullanıldığı da zaten ayrı bir mesele…

Memur, zam alamamaktan şikayet ederken, verilere göre yoksulluk sınırının altında yaşarken, yılın ikinci yarısında gelirinden daha fazla bir kesintiye gidilmesi, büyük bir yanlışın resmidir.

Aynı şekilde, 2008’de yapılan yasa değişikliği ile 2008’den sonra atanan memurların, eskiye göre daha fazla sağlık sigorta primi ödemesi, daha önce atanan memurlarla farkın daha fazla olmasına neden olmuştur. Memurdan aylık yaklaşık 60 ila 70 Türk lirasına tekabül eden bu paranın fazla alınması acaba sosyal güvenliğin hangi açığını kapatmasına yardım ediyor.

Söyleyebiliriz ki; toplu sözleşme masasında bırakılan hakkımızın üstüne, alınan zamların vergi dilimlerine gitmesi memurlara kesilen bir cezadır. Ocak ayında memurun bu kapsamda maaşının artacağı düşünülüyor.

Evet memur aralık ayının sonunda vergi diliminden çıkıyor.Ancak 2017’de aslında sevinemiyoruz.  Ayrıca belirtelim; ocakta % 3, temmuzda % 4 düzeyinde yapılan zammın pek geçerliliği kalmıyor bu duruma göre.  O da vergi dilimlerine tekrar kurban edilir. Sıfır elde sıfırla yıl tamamlansa iyi. Memurun aldığı zam eksi düzeyine iniyor malesef...

Bakanlar Kurulu’nun bu konuyu toplu sözleşmeyi bir kenara bırakarak tekrar değerlendirmesi zorunluluktur. Vergi dilimleri üzerinde yapılacak çalışmalarla konu düzeltilebilir. Burada farkında veya farkında olunmadan memur cezalandırılmaktadır.

Memur maaş zamlarından geçtik, hak edilen paranın alınması büyük bir yanlıştır. Bu yanlıştan dönülmelidir…

 

Muhammet Ali Gezici

Anadolu Eğitim Sendikası Hukuk Sekreteri