Dikkat nedir? Dikkat beynimizin kuvvetini gösterdiği en önemli işlevidir. Çevremizde hergün binlerce farklı uyarıcı zamanımızı ve enerjimizi  tüketirken, fazlasıyla karışık ve kalabalık dünyayı anlamamıza yardımcı olur.

Dünyaca ünlü sihirbaz David Copperfield işini anlatırken şöyle konuşur: Biz illüzyonistler, öncelikle insanların beyinlerinden alışık oldukları her türlü konsepti alarak, bunları dünyalarını tersine çevirmek için kullanırız. Eğer dikkatlerini gönüllü olarak başka bir yere çekmeyi başarırsak, işimizi doğru yapıyoruz demektir.

 
Yanlış yönlendirme dikkat kontrolünün zayıf bir formudur. Beyinlerimiz aslında her şeye sıra ile odaklanmamıza izin verir. Bu yüzden sizi yönlendirenler bir illüzyonist gibi, sizin bir gizemi çözmenize izin verirken, arkada bir başka gizemli oyun daha gerçekleştirilebilir. Çünkü aynı anda her şeye dikkat edemezsiniz. Beyniniz neyin öncelikli olduğuna karar vermek zorunda…

Psikolog Dan Simons,  beynin değişiklikleri takip etme yetersizliği üzerine yaklaşık 20 yıldır araştırmalar yapıyor. Bu yetersizlikleri “DEĞİŞİM KÖRLÜĞܔ olarak adlandırıyor. Simons dikkati şöyle anlatıyor: Dikkat görsel çevremizde yoğunlaşmayı seçtiğimiz şeylerle ilgilidir. Dikkat, dünyayı hangi açılardan göreceğimizi belirler. Dikkat ettiğimiz açılar dışındaki diğer açılar ya yok sayılır, ya da bilinç düzeyine çıkmadan filtrelenir.

Dünyaya baktığımızda var olan bütünün, sandığımızdan çok daha küçük alt kümelerini alırız. Çünkü dikkatimiz sınırlıdır. Bu sınırlı dikkat ile resmin arka planındaki değişiklikler ya bize gösterilmez, ya da farkında olmadan yönlendirilmemiz ile doğru veya yanlışı ayırt etmekten uzaklaşırız.
Dikkat mekanizması bir bakıma spot ışık gibi çalışır. Ve o spot ışık istenilen bölgeye tutulur.
Buraya kadar anlattıklarımızdan yola çıkarak, gelmek istediğimiz dikkat noktamızı daha iyi açıklayabiliriz sanırım…

Sizden, dikkatinizi eğitimin gereklerine, olması gereken noktaya çekmeniz istenmeyebilir. Neden mi? Çünkü; bizim dikkat etmemizi istedikleri, siyasetin gücünün her şeyden önemli olduğu ve buna itaat edilmesi gerektiği gibi bir illüzyon var.

Sizden, dikkatinizi güçlü okullarla geleceğe bakan öğrenciler yetiştirmeye vermeniz  istenmeyebilir. Neden mi? Çünkü; bizim dikkat etmemizi istedikleri, kalabalık sınıflarda, bakıcı gibi oyalanarak, test ile sersemletilmiş bir neslin olduğu sistemin çarkını çevirmemiz…


Sizden, dikkat vermenizi istemedikleri konulardan biri de; öğretmen olarak hakkınızı;  hakkaniyet, adalet, eşitlik, çağa uygun koşullarda birlik içinde talep etme hakkı. Neden mi? Dikkatinizi burada nasıl mı çalıyorlar? Şu şekilde: Siyasetin ve ideolojinin kördüğümünde, buna çanak tutan sendikaların içinde kiralık gibi sayı arttırılması için kullanılan varlığınızla, yaşam sürdürme gibi bir yolları var…

Sizden, dikkat etmeden, algınızla oynanarak, bilinçaltınızda istediğiniz, özlediğiniz doğruları hatırlatmadan, yönlendirmek gibi bir işleri var…

Buraya kadar yazılanlardan kandırılmış olduğunuzu düşünerek kötü hissetmeniz olasıdır. Kötü hissetmeden önce bence dikkatli olmanız daha kayda değer…

Algı yanılmalarını kullanarak insanlar çok kolay aldatılabilir. Burada önemli olan neyi istediğinizdir.
Aslında biz dikkat ettiğimizi zannederken, bizim yerimize dikkat etmişler mi diyoruz yoksa?!
Yoksa buna dikkat eksikliği mi diyeceğiz?

Ya da dikkat eksikliğinden kaynaklanan durumlardan memnun muyuz? O zaman kendinizi gözden geçirmeniz bir gereklilik mi?
Resme bakarak düşünmek lazım. Burada önemli olan; dikkatinizi korkuyla mı yoksa, isteyerek mi yönlendirdiğinizdir?

Veya dikkat ediyorum da, işime böyle geliyor diyenlerden miyiz?
Burada önemli olan; neye baktığınız değil, neyi gördüğünüzdür?
Ve en önemlisi belki de;

Dikkatli olmak yaşadığımızın kanıtıdır