Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, birkaç hafta önce bir açıklama yaparak; sahte öğretmenlerin olduğunu, bu sahte öğretmenlerin diplomalarının karşılığının olmadığını, bir kısmının da pedagojik formasyon belgesinin sahte olduğunu belirtmişti.

Milli Eğitim Bakanı önceki gün açıkladığı verilere göre; tam 71 öğretmenin bu sahtecilik içinde olduğunu ve işine son verildiğini söyledi.

Nadiren de olsa, ülkede sahte doktorların olduğunu olmayan veya sahte diploma ile çalıştığını basından görmüştük. Tam tamına 71 şahsın hak etmeden, sahte belgelerle öğretmenlik yaptığına da şahit olmuş olduk.

Uzmanlığın, bir işi sıradan yapanlardan önceliğinin pek aranmadığı ülkede, bu duruma şaşırmıyoruz artık.

Ataması yapılmayan 300 bin öğretmenin olduğu, eğitim fakültesi mezunu olup da kasaplık, şoförlük, inşaat işçiliği yapanların ülkesinde bu tarz bir sahteciliğe de şaşırmıyoruz artık.

Çaresizlik içinde kıvranan üniversite mezunlarının yerlere düşen “öğretmenlik” mesleğine girerken, “bizi fark etmezler” düşüncelerine de hiç şaşırmayalım…

Asıl şaşırmamız gereken?

Öğretmenlik mesleğini yapmak isteyen veya buna mecbur bırakılan gençlerin bu sistem içerisinde, öğretmenlik başvuru belgelerini Milli Eğitim Müdürlüklerine teslim ederken belgelerin incelenmemesidir…

Asıl şaşırmamız gereken?

Siyasetten, partilerden, sendikalardan torpil sağlayan Milli Eğitim Müdürleri, şube müdürleri ve amirlerinin emirlerini yerine getirmesi gereken memurların, belgelerin karşılığı üzerine inceleme yapmaması ve bunu sorgulamamasıdır.

Asıl şaşırmamız gereken?

Milli Eğitim Bakanlığının, Milli Eğitim Müdürlüklerini bu konuda uyarmaması ve bakanlık olarak, asıl belge ile sahte belgenin karşılığı üzerine bir sistem geliştirmemiş olmasıdır…

Sahte öğretmen sayısının 71 ile kalmayacağını, bunun daha da çoğalacağına dair kaygılarımız sürüyor. Bir ihtisas mesleği olan ve mesleğini hak etmiş atanmayan yüzbinlerce öğretmenin olduğu ülkede gördüklerimize artık yeter diyoruz…

 

Muhammet Ali Gezici
Anadolu Eğitim Sendikası
Genel Başkan Yardımcısı