Milli Eğitim Müdürlükleri müdürlüğü boş olan eğitim kurumlarına; ek 2 değerlendirme formundan oluşan puanın % 50’si, mülakat diğer adıyla sözlü sınavdan alınacak puanın % 50’sinin toplamı ile oluşacak puanlarla müdür görevlendirecek. Ek 2 değerlendirme puanlarını alan ve yayınlayan mem müdürlükleri, mülakat gün ve saatlerini de yayınlamaya başladı.16 Ekim itibariyle başlayan mülakatlar yaklaşık 2 hafta sürecek.
 
Yapılacak sözlü sınavların özellikle İstanbul’da Anadolu yakasında tek merkezde yapılacak olması, trafiği yoğun bir şehirde, büyük zaman kaybına yol açacaktır. Avrupa yakasından, 50-60 km’lik uzaklıklardan gelecek olanların Allah yardımcısı olsun. 16 Ekimden itibaren, İstanbul’da yaklaşık 4300 adayın gireceği sözlü sınavın sarf edilecek zaman ve emeğe değmesini diliyoruz…

Mülakatı, diğer adıyla sözlü sınav konusunu biraz açalım. Ve konuyu anlamaya çalışalım.
Bakanlıkların kendi bünyelerindeki boş müdürlüklere yapmış olduğu mülakat sınavlarına yargı tarafından iptaller gelirken, mem şube müdürlüğüne mülakat sınav sonucu ile yapılan atamalara da mahkeme tarafından iptal geldi.

Peki, mülakat sınavlarına hukuk neden dur diyor? Özellikle idare mahkemelerinin bir kısmı, Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay, "denetim yapamadığı için" sözlü sınavların yazılı ve görüntülü kayıt altına alınmasını istemişti. Mahkemeler burada adaylar arasında hakkaniyetin ölçülmesi ve adil davranılıp davranılmadığını anlamak için buna ihtiyaç duyuyor. İdare mahkemelerin bir kısmı dedik çünkü , sözlü sınavlarda anayasaya göre suç olan adam kayırmacılığın idare mahkemelerinin bir kısmından “hukuka uyarlık vardır” kararının çıkması bizi şaşırtıyor. Diyeceksiniz ki; hukuk içinde de adam kayırmacılık vardır. Adamına veya hükümetine göre muamele yapan da vardır…

Yapılacak olan kurum müdürlüğü sözlü sınavı için kayıt tutulması ve kamera kaydının olması bir zorunluluktur. Sendikaların aralarında üyelerinin yüzdelik paylaşımı ile yüksek notu alacak ve atanmasına olanak sağlayacak puanın da konuşulanlar arasında olduğunu belirtelim. 
Mahkemelerin kararlarına, daha doğrusu sözlü sınavların hukuki yapılıp yapılmadığının anlaşılması için yapılan denetimlerin veya davaların sonu gelmeyecektir. Burada önemli olanın zaman kaybetmeden, toplum yararına yapılan işlerin başına, yasaya göre ehliyetli,  liyakatli hak eden insanların gelerek, toplumun gelişmesine katkıda bulunmaktır.

Anayasada dayanağı olmayan, kamuya personel alımı ve kariyer için yapılan sözlü sınavların, hukuki karşılığını bulamıyoruz. Çünkü ayan beyan ortada olan bir güvensiz ortamda, buna çanak tutan siyasi bir yapıda, yasaların kendine yontan bir hal ile uygulanması, insanın “karşı gelemeyeceği tek mahkeme olan VİCDAN” da yerini bulabilir mi bilemeyiz?

Müslümanca hareket ettiğini ve bir hayat tarzını muhafazakar demokrasi adı altında sergilediğini dile getiren bir siyasi hegemonyanın, adında adaletin adını taşıdığını biliyoruz. Düşüncesine yakın kişilerden oluşan mem müdürlerinin bu adalete(!?)  yakın mı davranacağını söylüyorsunuz? Hikayeden adaletten mi bahsediyorsunuz? Ona biz değil, siz karar verin o zaman… İnsanın iyi olması kolaydır belki, ancak zor olanın ve iyilikten de önemli olanın adalet olduğunu düşünüyoruz biz. Adaleti nasıl ele alınacağını da herkes düşünsün o zaman…

Bu toplumda vatandaşın veya öğretmenin artık diline pelesenk etmiş bir hal ile  “mülakat hikaye, torpil bu işler” aymazlığı ne acınacak bir durumdur. Bu sözlere söyleyecek sözlerimiz şunlar olabilir:  “ Özgüvenin, ehliyetin, liyakatin olmadığı yerde, basitçe benim adamım başlar ki, işte bunun cezasını eğitimde çocuklar çeker, toplum çeker…

Yukarıda da dediğimiz gibi, yapılması gereken doğru işleri müslümanlığı ile aynı düzleme koymayan bir düşüncenin adil olmamasının, müslümanların geri kalmasında büyük bir etken olduğunu düşünüyorum. Kendi toplum düzeninde  haksızlık ile haram kavramını hak ile helal kavramına değişmiş olmak, sığ bir inancın göstergesi olur. Yabancı bir ülkede azınlıkta kalmış gibi bir hareket tarzı ile sadece kendi içinde ölçütün, belirli bir sendikalı ve partili olarak alınması dar bir bakış açısının sonucudur.

“Makamlar gelip geçicidir” diyenlere şunu da söyleyelim: O zaman dürüst olun.
Adam sen de, nelerden bahsediyorsun? Biz inandığımız gibi yaşamak yerine, yaşadığımız gibi inanmaya başladık. Siyasi toplum, hukuk toplumundan daha fazla fayda sağlıyor. Ülke iyiye gitmiş bize ne? Çağı yakalamışız bize ne? Bireysel menfaatin olduğu yerde, toplumsal menfaati kim sorgular?

Haydi rastgele!…
Mülakatınız hayırlı olduğu kadar, adil de olsun…
Ama unutmayın ki; doğruları savunmak, asıl mesele bu…
Ama biz hatırlatalım. Bu günün dünyasında mahkeme varsa, ahirette de büyük mahkeme var…
Karıncanın Sultan Süleyman üzerindeki hakkı gelsin aklınıza...

Sorar Kanuni:
Meyve ağaçlarını sarınca karınca
Günah var mı karıncayı kırınca?

Hocası Ebussuud Efendi cevap verir:

Yarın Hakk’ın divanına varınca
Süleyman’dan hakkın alır karınca.

Karıncanın hakkı karıncaya … İnsanın hakkı insana…
 

maligezici@aes.org.tr