Tatilin şubat soğuğuna rastladığı, sokaklarda donmuş, yarı baygın buğulanmış
gözlerle, kurumuş ağaçlara bakan evlerin içinde, zamanın hipnoz olmuş haliyle,
yavaş yavaş ilerlediği günlerdeyiz. Havalar soğuk olsa da, sıcaklığını bir çatı
altında hissettiğimiz sevdiklerimiz ve dostlarımızla, belki de bildiğimiz, ama
sormaktan başka cevabını bulmak istemediğimiz, sorumuzla başbaşayız
Ne olacak bu memleketin hali?...
Memleketin halini en derinden düşünen bir toplum olarak, başkaları aklımızla
alay ederken, memleketin haliyle de tasalanıp kendi aklımızla da alay ederiz
bazen
Ya da eşimizle, dostumuzla aynı şeyleri söyleyip yine de tartışırız, akıl
yürütürüz, tahmin ederiz, tam 12den vuran sözlerimizle memleketi
kurtardığımız zamanlar olur.
Tatilin de keyfi bu ya, başka türlü nasıl tembellik yapacağız? Tatilimizi sürekli
yaşayan bir toplum olarak, yapmadan söylemek her zaman bizim için yetmiştir
zaten.Yoksa siyasi söylemleri nasıl idrak(!) etmiş olacaktık ki?...
Tatil sözcüğü ataletten türemiş olunca; hareketsizlik, uyuşukluk, tembellikte
bir hak oluyor elbet Tatile bir sözüm yok aslında ancak, memleketin olayları
tatil havasında, deniz seyreder gibi seyretmesi de, özeleştiri yapalım dedirtiyor
Atatürk yeniden gelse de, şu memleketin eğitimini bir düzene koysa.Hazır,
ikinci İstiklal Savaşıda ilan edilmişken Ama Ata ne demişti Şayet bir gün
çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin, kurtarıcı kendiniz olun. Biz de onu
yaptık Atam, tatil bitince eğitimdeki uyanış taarruzunu gerçekleştireceğiz
Çok sıkı örgütleneceğiz
Ulusal Ataleti Yenmek adlı bir kitap okumuştum askerde. Güzel bir de sonuç
çıkarıyorsun kitaptan. Ülken için eğitim yap. Çocuklarının geleceği için çalış.
Hak için örgütlen. insanın varlık amacı, iyi olanı düşünmek ve yapmaktır
Can Dündar yıllar önce yazmıştı. Tembellerce "düzeltilmiş" bir La Fontaine
masalı;
Karınca yine deli gibi çalışmış o yaz; dere tepe gezip kış için yiyecek
depolamış.
Ağustos böceği ise yine dalgasını geçip şarkılar söyleyerek çiçek çiçek
gezip eğlenceye vurmuş kendini...
Sonra kış gelmiş.
Karınca tam biriktirdiklerini yemeye koyulmuş ki kapı çalmış:
İki dirhem bir çekirdek Ağustos böceği...
Başında şapka, elinde bavul...
"Hayrola" diye sormuş karınca...
"Paris'e tatile gidiyorum, bir isteğin var mı" diye sormuş bizimki...
Karınca öfkeyle, "Tek bir ricam var" demiş,
"Söyle o La Fontaine denen madrabaza, bir daha öyle poposundan masal
uydurmasın..."
Siz boş verin beni
Tembellik haktır.
Tatil de haktır.
Ama boşluğu değerlendirenlerin yaptığı işler hak değildir
Rahmetli Barış Mançonun 15. ölüm yılı bugün.
Ne demişti rahmetli 1979da Yeni Bir Gün plağında;
Anlıyorsun değil mi?...