Bu ülkede bir Milli Eğitim Bakanlığı var. Bakanlık ülkede eğitim işlerini düzenlemek, yoluna koymak için, siyasi partilerin iktidara gelmesiyle, kendi içinden milletvekillerinden bir bakan atamasıyla, işe başlar. Daha sonra siyasi parti ile aynı düşünen kişilerden teşkilatlanması yapılır. Yüzlerce binlerce kişiyi, sadece kendi düşüncesinden olanlarla veya olan gibi görünenlerle merkez ve taşra teşkilatındaki koltuklara yerleştirirler. Koltuklar sahibini(!)  bulur…

Ehliyeti, liyakatı, eğitime yönelik projesi olanlar da kim? Kim ister ki onları? Bizim gibi düşünmek zorundasın, ya da hiç olmazsa öyle yap canım. Koltuk kaparsın bak. Eğitimle ilgilenmesen de olur. Bizden ol yeter. Bize benze yeter. Farklı düşünme yeter. Bizden ol, beter ol yeter…

Bizden olan, pardon kendinden olan ve sadece kendisiyle meşgul olduğunu düşündüğümüz (laf aramızda onlar bizden aslında, insan oldukları için) Milli Eğitim Bakanlığının, kendinden olanlarla büyük icraatlar(!) içinde olduğunu düşünüyoruz. Zannedersem, İlçe Mem müdürü, okul müdürü görevlendirmeleri için, partiyle yetkili(!)  sendikanın arasını bulmaya çalışıyorlar. Malum son gelişmeleri biliyorsunuz, aman koltuk kaptırmayalım, bizimkilere bir yer bulalım telaşındadırlar…

Milli Eğitim Bakanlığının haberli işlerini bırakalım, gelelim öğretmenlerimizle ilgili olan bihaber işlerine. Aylardır kendilerinden haber alamıyoruz, arada bir öğretmenlerle ilgili yazı çıkarıyorlar, yazının uygulanmasından da bihaberler…

Yazılardan biri, 24 Mart 2014 tarihinde, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen, “Zihinsel Engellilerin Eğitimi Kursu” yazısı. 27 Mart tarihinde İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünü aradığımızda yazının beklediğini, yazının okullara gönderileceğini söylediler. Olayın şok kısmını anlatayım. Daha önce 160 saatlik sertifikası olanlara uygulama eğitimi için, son başlama tarihi 1 Nisan. Yazı okullara  geliş tarihi 2 Nisan. Artık geç gelen okullarda durumu uygun öğretmenler  için, geriye doğru uygulama eğitimi görevlendirme onayı alırlar. Torpilli koltuk sahibi Şube müdürlerimizin de işi şeflerimize havale(!) ettiğini zaten biliyorsunuz. Değerli Şefimizin bakanlıktan gelen bu uygulama eğitimi görevlendirmesine valinin izin vermeyeceği öngörüsünü de(!)  belirtelim. Neyse ki üyemiz için, 31 Mart tarihinde, Kaymakamlık onayı ve vali oluruyla, hakkımızı almıştık…

Yazılardan ikincisinin 4 Nisan tarihinde okullarda olması gerekirken, hiç yazılmadığını belirtelim. Yazılmadığını mı? Evet yazılmadığını… Duyduk duymadık demeyin, Milli Eğitim Bakanlığı Norm Modülünü İl Mem’lere ilçe Mem’lere, okullara güncelleme için açmıştır. Okullar için 7 Nisan tarihinde başlayan güncelleme için 8 Nisan son gündür. Duyanın insaniyet namına öğretmen ve idarecilere haber vermesi önemle rica olunur…


Gördüğünüz gibi ben de yetişemedim. Norm modülü açılmış kapanmış, 9 Nisan’da duyuruyu kaleme aldım!!! Hiç olmazsa bugün koşturun ilçe’ye, son gün 10 Nisan… Kapanmadan hakkınızı alırsınız…
Örnekleri çoğaltmayacağım. İçimiz kararmasın.
Biz bıktık yanlışı yazmaktan.
MEB bıkmadı işleri yoluna koyamamaktan…
Allah aşkına artık yeter. Amacınız nedir?
Öğretmenlerin çile çekmesi sizin için bir politika mı?
Olmuyorsa, kendinizi kendinizden olanlarla bi sorgulayın! O kadar insansınız, bu olanların nedeni nedir diyerek, biraz vicdani davranın…
Ey MEB! Bizim kutsal bir sözümüz var, bilmem hatırlar mısın?
“Hakkını helal et”
Bu kadar eziyeti hak etmiyoruz…
Biz hakkımızı helal etmiyoruz