Biz ruhları dar vagonlara sıkıştırılmış çocuklarla seyahat eden eğitim neferleriyiz. Çocukları nazlı bir kuş gibi seven, kucaklayan ve önemseyen…

Gelin görün ki bu nazlı kuşlar çırpınmakta, can çekişmekte; ağır bir hakaret, kötü bir kırgınlıkla ruhumuzu, sevgimizi yakmakta…
 
Emek, sevgi, heyecanım korku ve kaygılarla heba olmakta…

İlk başladığım günkü gibi heyecanlıyım… Hala yazılı öncesi yüreğim bir kuş gibi çarpmakta, öğrencilerimi sınavlara dualarla ve aminlerle göndermekteyim…

Ama yıllar önce gözlerinde her daim gördüğüm o sevgi ve minnet ışığı yok artık… Kırılıyor, üzüyorlar, hoyratlar alabildiğine oysa ben hoyrat bir öğretmen olmadım onlara; sevgimi alabildiğine sundum; bilgimi, hatta çocuklarıma gereken sevgiyi de sundum. Kendi çocuklarım onlara sunulandan kalan kırıntılarla yetinmek zorunda kaldı.

Neden? Neden? Neden? İçim yanıyor. Emek aynı, ben daha tecrübeli daha bilgili ama karşımdaki yürekler neden böyle? Önce hiçbir şey yapmak gelmiyor yüreğimden; sonra bakıyorum birkaç masum yüz; heyecanlı bir iki göz hadi diyorum bunlar denizyıldızı, bunlar için fark edecek ama! Hadi! Sonra Allah’a şükrediyor ve yepyeni bir heyecanla yola koyuluyorum.

Evet! Yıllarca öğrenci yetiştirdik. Onlara sıfatı, zamiri, fiilimsiyi öğrettik ama değerlerimizi, insan olmayı da öğretmeye çalıştık. Bizi arayan güzel yürekli öğrencilerimiz bizi yolda mutlu etti ama yaptıklarımız yetmedi, yeterli görmedik. Sınav sistemi içinde ‘’tost yerim, test çözerim’’ öğrencileri yetiştirmedik sadece biz…

Sosyal faaliyetlere önem verdik; yazılarını dergilerde, web sitelerinde değerlendirdik; okuduk, okuttuk; kitabı, şairi, sanatçıyı seven anlayan bireyler yetiştirmeye çalıştık. Onları derslerin dört duvarlar arasına hapsetmedik. Şiir dinletileriyle ruhlarını şiirin zemzemiyle yıkadık; tiyatrolarla hayatın farklı yönlerine bakmalarını sağladık. Kültür, sanat festivalleriyle sanatçılarla, yazarlarla, gönül erleriyle bir araya gelmelerini sağladık. Biz onlara sadece öğretmen olmadık anne olduk, el olduk, rehber olduk, gönül olduk oysa bu gönülsüzlük neden? Bu Gayya kuyusu beni boğuyor, dostlar sindiremiyorum bu son dem zamane çocuklarını. Kalbinizi alıp parça parça etmelerini ve benzin döküp yakmalarını, bu kadar acımasız olmalarını? İşte sanat, hep sanat, daima sanat deyişim bu yüzden…

Bu acımasız yürekleri yumuşatacak, yoğuracak ve nazenin haline çevirecek olan hep sanat!