“Hayal“ Satıyorum! (Nazmiye ESKİ)

Konuk Yazar

01-10-2018 00:04

Öğrencilerimle sohbeti çok severim.
Çoğunlukla dersimin belki beş – on dakikası onlara; (çoğu öğretmenin gözünden kaçırdığı!)“ bir BİREY(!), bir YETİŞKİN(!) olduklarının hissini, hani diyeceğim o ki, onlara,  bir “birey bilinci farkındalığını “ hissettirmek için, özenle ve özellikle seçtiğim bir yöntem olduğunun da altını çizerek, belirli bir zaman ayırdığımı ifade etmek isterim.

Ve yine devamında da, bu farkındalık sohbeti neticesinin pek çok avantajına da tanık olduğumu, yani yan ürünlerinin de ( sevgi saygı, derse katılım gibi ) olduğunu, altını kalıncana çizerek belirtmekte isterim ayrıca!

Tabi asıl gayem,  mutlak ve muhakkak (!) onlara, onlardan biri olduğumu, onlardan farklı olmadığımı, onların birer yetişkin, birer olgun birey olduklarını hissettirmek!

Muazzam olan işte bu!

Belki de beni en mutlu hissettiren şey.

Öğrencinin, kendini yetişkin bir birey olarak hissedebilmesi!

Ve bir öğrencimizin bile,
eğer ki bir hayati kaygısı(!),
bir hayati gayesi(!) yoksa,
O çok önemli (yaşam içerisindeki olumsuz durumlarda metanetle kalkıp, yürümeye devam edebilmesi!) zor süreçler dediğimiz o noktalarda, onlara yeniden doğrulabilmelerinin yolu olan bir gaye, bir hedef, bir HAYAL çerçevesi oluşturabilmeyi başaramamışsak,
Veya
Kendi egolarımıza yenilip, o özgüvenli, o hayalleri, o gayeleri olan öğrencilerimizin hayallerini, gayelerini, özgüvenlerini sömürüp, biçmişsek eğer itina ile bizler, ne yeryüzünde, ne gökyüzünde yerimiz yok!

Açık ve net!

Bana göre, öğretmenlik mesleğini icra ederken, özellikle ilke edinilmesi gerektiğine inandığım kutsal bir görev bilinci, bence bu!

Bu, hem öğrencilerimiz için büyük bir farkındalık!

Hem, öğretmenler olarak bizler için, muazzam bir renklilik!
Her insan, bir renktir çünkü! Tabi siz hayata, tek renkle/ tek pencere (sadece bir öğrenci!) gözü ile bakmıyorsanız eğer!  

Bir özeleştiri yapalım mı ne dersiniz?

Hayata dair gayeleri, hayalleri olan o özgüvenli öğrencilerimizi, bazen bilinçli olarak, bazen de bilinçsiz olarak, kendi egolarımıza yenilip, tuzla buz etmedik mi hiç?

Açık yüreklilikle söyleyebilirim ki,

Türk Eğitim Sisteminde, eğitim boyutunda bir değerlendirme analizi yapıldığında, belki de eksik kaldığımız en büyük problemlerden birinin (tabi bana göre),  o nadide yaklaşım olan “farkındalık ve farklılık” yaklaşımının handikabı içerisinde olduğumuz kanısındayım!

 “Anlayamadım. “diyenleriniz olmuştur sanırım.

Somut birkaç örnekle açalım biz bu elzem handikabı biraz ve bir madalyon olarak niteleyelim bu handikabı ve bu elzem handikabın/madalyonun yüzü, iki değil de üç yüzü olsun!
 1.Anne – Baba ( Veli ) yüzü/boyutu
 2.Öğretmen yüzü /boyutu
 3.Öğrenci yüzü/boyutu.

Gelin Madalyonun birinci yüzü/boyutu olan Anne-Baba (Veli) yüzünün/boyutunun bir analizini ele alalım ilk olarak.
Çocuklarımıza öyle bir koruma kalkanı yapıyoruz ki biz ebeveynler olarak, çocuklarımız düşmeden kaldırma telaşına düşüyoruz.

Bırakınız.
Her ağladığında, emzik uzatmayalım misal bebeğimize!
Bırakınız, yemeğini döke saça yemeyi öğrensin misal çocuğumuz.
Bırakınız.
Kanasın biraz dizleri çocuklarımızın...
Bırakınız, hayatı “HAYAL’lerini yaşatmaya çalışarak” öğrensin geleceğimizin ışıkları!
Sanatçı mı olmak istiyor!
Bırakınız, o hayali için tırmalasın hayatı!

Elbette “ekmek “önemli!
O zaten, o HAYALİ için hayatı tırmalarken, bunun ayrımına da mutlaka kendisi(!) varacaktır.
Çünkü onlar, sandığınızdan çok daha zeki, emin olun ki!

Bu demek değildir ki, çocuğumuz her ne isterse onu yapsın!
Bu demek değildir ki, gözlemsiz bırakın!
Yanında olun!
Olun ama bilinçli bir anne, bilinçli bir baba gibi(!) yanlarında olun!

Onlara danışmadan onlar adına kararlar almak yerine, “Bir yol gösterici!” olun misal!

Onların fikrini önemsemeden, Yönlendirici (!) pozisyonu Değil yine ayrıca bakın!

Onların hayallerini linç edip, kendi portrelerinizi çizdiğiniz bir Yol çizici (!) ise, hiç ama hiç DEGİL!

Yurt dışında çocuk eğitimleri hakkında bilgi sahibi olanlar vardır muhtemel okuyucularımın arasında.
Biz bilmeyenler için birkaç lakırdı çiziktirelim.
Orada hiçbir anne-babanın, elinde tabakla çocuğunun peşinde gezip, onu doyurmaya çalıştığına tanık olamazsınız!
“Açsa gelip yer. “ der!
Ya da,
Üzerine yemek mi döktü çocuk.
Kendisi dökmeden yemeyi öğrenmesi için, o çocuğun bunu yapmasına izin verir misal!

Gelin, eğri oturup doğru konuşalım.
Bizde böyle bir durumda, davranış tutumumuz gayet net, gayet bellidir değil mi?
“Aman çocuğum üzerin leke oldu. Dur üzerini başını sileyim.”
“Aman çocuğum(!) masa ya mı çarptın sen. Masaya bi şaplak! “ Tüh, kötü masa. Bak o da ağlıyor.”

Bir başka örnek!
Misal, çocuğumuz gecedir ağlıyor.
Bizde ne olur, şöyle bir düşünelim!
Amanın deyim amanın!
Realistliğimizden lütfen taviz vermeyerek, bu durum skecinde tutumumuz ne olur acep bir düşünelim?!
Zira bizde, çocuk ne istiyor ise, bazen çocuk sussun diye, bazen çocuklarımızın o en gözde kahramanları olma gayesi ile bazen de çocuklarımızı başımızdan savmak için, yaşına göre emzik mi istiyor?
Oyuncak mı istiyor?
Sizden yeni bir tablet, yeni bir akıllı telefon mu istiyor?
“A! Demek komşunun çocuğuna son model akıllı telefon almışlar ha! Dur sen çocuğum. Sen hiç üzülme emi. Kıyabilir miyim ki ben sana. Hem bizim ondan ne aşağı kalır yanımız var canım. De sen hele çocuğum. Hangi model onun aldığı telefonun bir üst modeli?  Bi deyiver sen hele! Al çocuğum. Al şu parayı. Git al hadi o dediğin en son model telefonu.”
Ki dikkat edin, bunu diyen bir ebeveyn, genellikle bir ayı diğerine zor denkleştirmektedir de üstelik!
E!  Çünkü biz iyi, biz kahraman ebeveynleriz (!) değil mi?

Yeter ki çocuğumuz sussun!
Yeter ki çocuğumuz MUTLU olsun!
Yeter ki komşunun çocuğundan aşağı kalır yanımız kalmasın!
O iş öyle değil oysa!
Çocuklarımızın hayal kurmasının önünde ki engel biz olabilir miyiz sanki!

Düştüklerin de kalkamamalarının, hayatlarının fırtınalı günlerinde yürüyememelerinin önlerindeki o engel, o handikap biz olabilir miyiz sahi!

Yanılıyor olabilir miyim?
“Çocuklarımızın bir hayat gayesi edinememesinin, bir hayal kuramamasının da önündeki o engel, yine biz(!)  olabiliriz sanki“ demiş olsam hani, çok mu mübalağa yapmış olurum ki şimdi ben acaba?

“Yok çocuğum. Sen sanatçı olsan, ya da hani o çok istediğin hayalin sporculuk mesleğini yapmış olsan, Türkiye’nin koşulları belli. Bir yere gelemez, ayaklarının üzerinde duramazsın! Sen öğretmen/Mühendis/Doktor ol!  Emi çocuğum. Hem zaten ben seni x okulun, x dershanesine, x etüt programlarına da yazdırdım. Ha unutmadan, bir de x, y, z kişilerinden de özel ders aldıracağım. Gör bak. O kadar iyiymiş ki bu x, y, z hocaları. Dershane için de Karun kadar para ödedim ama en iyisi imiş. Mutlaka öğretmen/Mühendis/ Doktor olacaksın! Hem Ümmühan teyzen yok mu? Şu yan komşu canım. Onun oğlu/kızı da x okuluna yazılmıştı. Dersleri de pek güzelmiş. Sen geçersin de onu hem ne güzel olur değil mi?”

Ve ya,
“Ümmühan’ın oğlu/kızı x dersinden 95 almış. Sen nasıl 40- 50 aldın? Verdiğim emeklerin bedeli bu mu çocuğum? “
Ahh! Ümmühan Ah!
Tüm suçlu bu yan komşu Ümmühan aslında değil mi?
Ne güzel ebeveynleriz sahi biz!
Nede güzel çocuklarımız için saçımızı süpürge ediyoruz öyle değil mi?
Onlar bizim tüm hayat gayemiz ne de olsa!
Geleceklerini de elbette ki biz belirlemeliyiz!
Hangi meslek onlar için en iyisi, hangi mesleği en iyi yapabilir, ben belirlemeliyim!
Hem çocuk benim değil mi canım!
Ben ne dersem, onu yapmak zorunda!

Üstelik benim içimde hep bir uhdeydi. Doktor/öğretmen/muhasebeci olma hayali. Oğlum/Kızım bu mesleği nasılda güzel yapar(!)  değil mi?
“HAYAL” de neymiş canım!

Bilmez çocuğum hayatın gerçeklerini. Ben yönlendiririm çocuğumu. En iyi yerlere gelmesi için gece gündüz ter dökerim.

Yeter ki çocuğum, ileride en iyi mesleği yapsın!
Yeter ki çocuğum, ileride çok para kazansın!
Yeter ki çocuğum, ileride MUTLU(!)  olsun!
Bu cümle tasarruflarını taktir edersiniz ki arttırabiliriz…

Madalyonun bir de diğer yüzleri (boyutları) var belirttiğimiz üzere.
Madalyonun diğer yüzü/boyutu olan , “ Öğretmen boyutu” ve üçüncü yüzü/boyutu olan “Öğrenci boyutu” içinde birer makale ile dillendirmeye çalışalım ileriki makalelerimizde dilimiz döndüğünce.

Haftaya iğneyi başkasına, çuvaldızı kendimize batıracağız.
Bakalım bir sonraki makalemizde neler çıkacak…
Bende merakla bekleyenlerdenim.
Sağlıcakla kalın…

Nazmiye ESKİ
Lider Eğitimci Yazarlar Derneği Antalya İl Başkanı

 

 

DİĞER YAZILARI Kıymeti Bilinmeyen Bakan Ziya Selçuk 01-01-1970 03:00 Yapay Zeka ve Eğitimde Kullanımı: Geleceğe Bir Bakış 01-01-1970 03:00 Ses Gruplarında Anetil ve Elakin Karşılaştırması 01-01-1970 03:00 Sınıfta Çocuğun Kendini Değerli Hissetmesi 01-01-1970 03:00 Sistemin kölesi değil kazananı olalım! (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Türkiye Yüzyılı’nda 3 Kişilik Sıralar (Sinem Akşemsettinoğlu) 01-01-1970 03:00 Eğitim Fakülteleri Vasıfsız Öğretmenler mi Yetiştiriyor? 01-01-1970 03:00 Gazi Mustafa Kemal: Benim Asıl Niteliğim Öğretmenliğimdir 01-01-1970 03:00 Tweet atmakla sendikacılık olmaz! (Barış ÖZER) 01-01-1970 03:00 Öğretmen Meslek Kanununa Neden Karşı Çıkıyoruz? (Ali Narman) 01-01-1970 03:00 Öğretmen maaşları asgari ücretin altına düşer mi? (Dr. Meryem ÇILDIR) 01-01-1970 03:00 İnsanlığın En Önemli Gelişme Düzeyi: Uygarlık (Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ) 01-01-1970 03:00 Doğayla Savaşmamalıyız Uyum İçinde Yaşamalıyız (Bilgi ŞAKAR) 01-01-1970 03:00 Fen ve Edebiyat Fakültesi Öğrencilerine Formasyon Hakkı 01-01-1970 03:00 Öğretmen Aydınlığını Solumak (Utku Erişik) 01-01-1970 03:00 Öğretmenin Kafası Rahat Olmalı (Doç. Dr. İlker KÖSTERELİOĞLU) 01-01-1970 03:00 Sayın Bakan, öğretmenlerin bu yaptıklarını sınavla ölçebilir misiniz? 01-01-1970 03:00 Susuz, elektriksiz, yolu olmayan yerlerde çalıştılar. Siz çıkmış sınav diyorsunuz 01-01-1970 03:00 Öğretmenlik Meslek Kanunu Sözde Kaldı! 01-01-1970 03:00 Çeşit Çeşit Öğretmen (Abbas Güçlü) 01-01-1970 03:00 Öğretmene, ''Git çocuğumun kaybolan oyuncağını bul getir bana'' demek nasıl kafa! 01-01-1970 03:00 Dersler 30 Dakika Olsun! 01-01-1970 03:00 Atanamayan öğretmen sorunu nasıl çözülür? (Yurdagül Uygun) 01-01-1970 03:00 Eğitim Sistemimizi Gözden Geçirmemiz Gerekir, Durum Çok Parlak Değil (Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ) 01-01-1970 03:00 Ulaşılamayan uzaktan eğitimin notu olamaz! (Esra Bulut Yaşar) 01-01-1970 03:00 MEB Uzaktan Eğitime Uzak! 01-01-1970 03:00 Öğretmenler 1 Gün Okula Gelecek Ama... 01-01-1970 03:00 Okulların açılmasıyla ilgili kafama takılan bir soru 01-01-1970 03:00 Okullarda 7 Ders Saati Çok Değil Mi? 01-01-1970 03:00 Eğitimde Kaynaştırma (Nilay Atkın Şengün) 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Resmi: Eğitim (Şenol Kaluç) 01-01-1970 03:00 Sosyal Bilimler MYO’da İstiklal Marşı Rahatsızlığı (Selim Aydın) 01-01-1970 03:00 Yönetici görevlendirme Uyarısı 01-01-1970 03:00 Memurlar Ne İstiyor? (Yasin Erdem) 01-01-1970 03:00 Sessiz Çığlık Necmettin Kuyucu 01-01-1970 03:00 Eğitim Sistemi Can Almaya Devam Ediyor (Bekir Birbiçer) 01-01-1970 03:00 Eğitimin Kuklaları: Öğretmenler (Dilek Ilgın ÖZBEN) 01-01-1970 03:00 Yetenekler, Yeterlilikler, LGS ve Üniversite Eğitimi 01-01-1970 03:00 DYK’lerden Verim Alınabilmesi İçin Görevlendirmelerde Düzenleme Yapılmalıdır 01-01-1970 03:00 Dost Akla Düşendir, Dost Yüreğe Düşendir 01-01-1970 03:00 2023 Eğitim Re/Vizyonu Üzerine (Nazmiye Eski) 01-01-1970 03:00 Ceren Damar'ı Unutma Unutturma! 01-01-1970 03:00 Hoyrat Yürekler 01-01-1970 03:00 Neden ilçe milli eğitim müdürlerine de rotasyon uygulanmaz (Mustafa YILDIRIM) 01-01-1970 03:00 Sözleşmeli Statü Öğretmenlik Mesleğine Zarar Veriyor (Mehmet Alper Öğretici) 01-01-1970 03:00 Öğretmen Mi Kılavuz Yoksa Kılavuz Mu Öğretmen? (Emrah MUTLUER) 01-01-1970 03:00 Mazıdağı'ndan Galatasaray Lisesine Uzanan Başarı Öyküsü 01-01-1970 03:00 Maarif Müfettişleri MEB Bakanlık Müfettişliği Kadrosuna Atanmalıdır 01-01-1970 03:00 Milli Eğitimde Bedelli Askerlik 01-01-1970 03:00 Kimsenin Cevap Veremediği Bu Soruya 81 İlden 81 Matematik Öğretmeni Cevap Arayacak 01-01-1970 03:00 Sandık Görevlileri, Seçimde Bunlara Dikkat! (Önder Yılmaz) 01-01-1970 03:00 Öğretmenlerden İkinci İl Dışı Atama Talebi 01-01-1970 03:00 Sınavla öğrenci alan Anadolu liselerindeki öğretmenlere zorunlu nakil! 01-01-1970 03:00 Öğretmene performans hangi AB ülkesinde var? 01-01-1970 03:00 Çocuklar neden okulda sıkılır? (Özgür BOLAT) 01-01-1970 03:00 Aç Kapıyı Veysel Efendi Öğretmenler Geldi (Ufuk Dilekçi) 01-01-1970 03:00 Öğrenciler Yakında Okulları Yakacak! (Abdülbaki Değer) 01-01-1970 03:00 Eskitilen ve Eksiltilen Öğretmenlik… 01-01-1970 03:00 Merkezi Sınavla Öğrenci Alacak Okullar Belli Oldu 01-01-1970 03:00 Ek Ders Adaletsizlikleri Ne Zaman Giderilecek? (M. Alper ÖĞRETİCİ) 01-01-1970 03:00 Ulaşamadığın Öğrenci Senin Değildir! (Muhammet YILMAZ) 01-01-1970 03:00