Bakanlığımızın yaptığı en anlamlı çalışmalardan biri Destekleme ve Yetiştirme Kursları’dır. Velinin sırtındaki yükü almaya ve öğrencinin daha iyi yetişmesine yönelik olumlu bir çalışmadır.
Kursiyer sayısının en az “10”, en fazla “20” kişi olması ve 5-12. Sınıflar arası tüm öğrencilerin katılımına açık olması, kadrolu öğretmen sayısının yetersiz olması durumunda, aday öğretmen olarak atanabilme şartlarını taşıyanların ücretli öğretmen olarak görevlendirilmesinin yapılabilmesi doğru bir yaklaşımdır.
Kurslarda bu olumlu ve doğru yaklaşımların haricinde sıkıntılı tablolar da söz konusudur. İkili eğitim yapan ortaokullarda öğrenciler öğleden sonra veya sabah DYK’lere kalmaktadır.
Liselerde çoğunlukla 8 saat dersten sonra öğrenci 2 saat kursa kalmaktadır. Bunu sağlıklı bir gelişime ihtiyacı olan gençlerimizin ve çocuklarımızın kaldırması mümkün değildir.
Birçok öğrenci maddi imkansızlık nedeniyle öğlen yemek bile yiyemiyor. Çocuklar 8-10 saat okulda kalıyorlar. Ne fiziken ne ruhen bu kadar üst üste yığılmış dersi bu yaş grubunun kaldırması mümkün değildir. Diyelim ki gençtir kaldırır, çocuktur kaldırır, öğretmenin de ciddi anlamda hafta içi kurslarda verimi düşmektedir. Hafta sonu kurslarda da durum çok farklı değil. Her ne kadar yeni LGS sistemi ile adrese dayalı yerleştirme yapmaya çalışsak da hali hazırda çoğu öğrenci muhit olarak uzak yerlerden okullarına gelmektedir. Geliş gidiş, beslenme ihtiyacı yine sıkıntı teşkil etmektedir. Kaldı ki bu öğrencilerin eğlenmeye, dinlenmeye, yaşamaya da ihtiyacı var.
gurbet duymuş kimdir gurbet duymuş yazıları
DYK’lerle ilgili bir diğer vahim sıkıntı “Not tehdidi ve baskı” ile öğrencilerin kursa getirilmesidir. Bu yönde duyumlar alınmaktadır. Ki bu hiç hoş ve kabul edilebilir bir durum değildir. İşini layıkı ile yapan çok düzgün öğretmenlerimiz tabi ki de çokça ve onların elleri öpülür. Ancak bu tip çirkin yaklaşımlarla azınlık da olsa öğretmenler kendi itibarlarını kendi elleriyle zedelemektedir.
DYK öğretmen için de bir ek gelir kapısı olarak görülmemeli, önemli olan verim, öğrenci başarısını arttırmak olmalı. Baskı ve zorlama ile DYK’lerden verim alamayız, üç beş ders saati için onurumuzu ayaklar altına almamalıyız. Bu tür öğretmenlerin sayısı az olsa da camiamıza ciddi anlamda zarar vermektedir çünkü toplum olarak iyiyi değil kötüyü görme eğilimimiz fazla olduğundan maalesef kötüyü daha çok dillendirmekteyiz. Unutmayalım ki sinek de küçüktür ama mide bulandırır.
Dershaneler yok, tamam, destek gerektiren öğrencilere de hakikaten destek şart.
DYK’ler olsun, olmasın demiyoruz. Ama net bir gerçeklik var ki öğretmenin en güzel aynası yetiştirdiği öğrencidir. Biz yetiştirdiğimiz güzel öğrencilerle, düzgün, ahlaklı insan evladı çocuklarla gündem olalım.
DYK sistemini doğru çalıştırmak da önemli. Her eğitim öğretim yılı başında ve arasında DYK’ye katılmak isteyen öğretmenler sisteme başvurmalı. Bu öğretmenlerden bir havuz oluşturulmalı. Öğretmenler kendi çalıştıkları okul hariç tercihleri alınmalı, ehliyet ve bunun gibi sınavlardaki yöntemle sistem üzerinden görevlendirilmeli. Kurslar mutlaka hafta sonu olmalı, öğrenciler de evlerine en yakın okulu tercih etmeli. Bu noktada öğretmen kendi öğrencisine ders vermeyecek, “not kabusu, yazılı sorusu verdi, baskı, kaygı” ortadan kalkacaktır. Kendi öğrencisine ders vermediği için de öğretmenin gerçek başarısı ortaya çıkacaktır. Kaldı ki sınıfta işimizi tam yapıyoruz, öğrenci sınıfta bizden alacağını alır. Aynı şeyleri kursta aynı öğretmenden tekrar dinlemesi çok da mantıklı değildir. Farklı bir birikimden, farklı bir donanımdan yararlanan öğrenci kendi okulundaki dersten kalan boşlukları bu şekilde dolduracak ve daha başarılı olacaktır. Kaldı ki bazen öğretmen de öğrenci de çok başarılı olduğu halde iletişim, doku uyuşmazlığı olabilmekte ve her iki taraf da yeterli verimi alamayabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında da böyle bir sistem daha yararlı olabilir.
Atama bekleyen genç ve dinamik çok sayıda öğretmenimiz var. Bu gençlerimize de bu kurslarda daha çok fırsat verilmelidir. Hem gençlerin bilgileri taze kalacak hem de ekonomik anlamda bu gençlere katkı olacaktır.
Şunu diyebilirsiniz; “Öğretmen kendi okulunda DYK’de başka şubelerde görevlendirilsin.” Okul idaresi böyle düzenlemelere gitse de yine ciddi problemler yaşanmaktadır.
Evet, DYK’ler gereklidir ve devam etmelidir ancak DYK’lere çekidüzen vermek de elzemdir.