Nerede salkıyacağız sizi nerede büyüteceğiz geleceğimizi, her yer ama  ’’ Her Yer Suç Mahalli ‘’artık yeter daha fazla çocuk istismarı haberleri duymak istiyoruz. Güvenilir alanlarımız o kadar daraldı ki çocuklarımızı okullarına bile içimiz rahat bir şekilde gönderemez olduk.

      Dünyada her beş çocuktan biri, ülkemizde her dört çocuktan biri ’’cinsel istismara ‘’ maruz kalıyor.  Etraf çocuk istismarcılarından geçilmiyor. Yapılan araştırmalara göre çocuk istismarcıları şu üç meslekten çıkıyor. Çocuk doktorları, öğretmenler ve din adamları bu insanlar özellikle bu meslekleri seçiyor. ‘’Pedofoli’’  on iki yaş altında ki çocukları hedef alıyor. Pedofiller gözlerden uzak, karanlıkta avını yakalamaya çalışan kimseler gibi gözüküyor olsa da. Herhangi birinin arkadaşı, toplumda iyi bir yeri olan, öğretmen, doktor, ünlü bir kişi, danışman, üst düzey yönetici, işçi, din adamları gibi çeşitli mesleklerde olabiliyorlar. Kurbanını elde etmek için çeşitli yolları deniyor, çocukları video oyunlarına, şekerlere, oyuncaklara, hediyelere boğuyor, kandırıyorlar. Başı dertte olan, ilgi ve şefkate ihtiyacı olan, ev ve okulda sorunları olan çocukları seçiyorlar. Sıklıkla tercih ettiği kurbanların yaşında çocuğu olan kadınlarla ilişki kuruyorlar veya evleniyorlar. Eylemlerini önceden planlayıp. Eylemini kimsenin görmediği tenha yerlerde veya çocukla yalnız kaldıkları zaman gerçekleştiriyorlar. Bu yüzden kolay kolay yakalanamıyorlar. Yakalanıp, mahkûmiyeti bitip serbest katlıktan sonra da eylemine devem ediyorlar.

     İstismar her yerde kol geziyor en kötüsü de aile içinde yaşanan her ne kadar saklanmak istense de Türkiye‘de ve dünyada kanayan bir yara ülkemizde varlığı kabul ediliyor ama nedense hiç konuşulmuyor. Kızlar kardeşlerini doğuruyor… Çok acı ama gerçek! Bunu yaşayanlar anlatamıyor veya katil olup ceza evine giriyor. Bu durumda bize düşen görev onlara ses olmak öncelikle bir anne sonra bir eğitimci her şeyden önce önemlisi insan olarak yaşananlara kayıtsız kalmamayı, seslerini duyurmalarına destek vermeyi, mücadeleyi girmeyi sorumluluk olarak görüyorum. Konuyla ilgili birçok röportaj ve film yapılmasına rağmen nedense bunu hiç yüksek sesle konuşamıyoruz. Satır aralarında kaybolup gidiyor. Neden? Hayal ürünümü sanıyoruz? Yok, canım deyip geçiyor muyuz yoksa? Eğitimle, gelişmişlikle ayrıca dindarlıkla alakalı olmayan bir durumdan bahsediyoruz. Türkiye’ de son yıllarda artan kadına şiddet, tecavüz, çocuk gelinler…

     Canımızı saklamaktan hayattan zevk almak, mutlu olmak, lüks oldu bizim için ‘’ Her Yer Suç Mahalli ‘’ ,dediğim gibi en çok aile içinde yaşanıyor. Her yaştan kız ve erkek çocukları barındırıyor, ensest. Anneleri tarafından tacize uğrayan erkek çocukları da var. Ama yaygın olan babanın ve abinin tacizine uğrayan kız çocukları tabii bunlara dede, amca, dayı da ekleniyor içler acısı konuşması, yazması bile bir o kadar acı… Ama saklanıyor yine dinin arkasına sığınarak, Müslüman ülkede ensest olmaz denilip işin işinden çıkılıp her zaman ki gibi üstü örtülüyor ve kapatılıyor. Kapatılınca bu ayıp örtülecekmiş gibi…

    Devlet bu olanlara sessiz kalarak suça ortak oluyor. Kızlar babalarından çocuk doğuruyor. 14  -15 yaşlarında enseste maruz kalmanın bedelini küçücük bedenleri ve ruhlarıyla ödüyor bu çocuklar. Eğer bu ülkede bir çocuk babasından çocuk doğuruyorsa kıyamet kopmalıdır. Devlet önlemini almalıdır, almış mıdır hayır. 16 yaşında kadın olmuş bir çocuğu babasıyla aynı eve koyamadığın için yetiştirme yurduna göndermekle bir tarafla anne olmuş annelik özellikleri gerçekleşen bir vücut, bir tarafta en güvendiğiniz babanız ve onun tarafından işgal edilen bir beden ve maalesef bir acı gerçek daha baba ceza almasın diye yaşı büyütülen hayatı karatılmış kız çocukları…
‘’ Bahçeye ektiğin ağacın ilk meyvesini başkasına verir misin? ‘’İnanabiliyor musunuz? Bir babanın sözleri bunlar…
Anne oğluna; biraz daha dayan, baba oğluna cinsel istismar uygularken anne biraz daha ne olacak ki diyor!

      Aynı cümleyi anne kızları için kullanıyor. Babanın ihtiyacını gider ne olur bak bize zarar verecek.  Ya da abindir ne olur evlenene kadar yapmak zorundasın demesi kendimizi insanlıktan çıkmış gibi hissettiriyor. Bunlar bu ülkenin gerçekleri duyabildiklerimiz, görebildiklerimiz işin boyutu derin çok daha da derin aslında...

     Çok yakın zamanda katıldığım’’ Çocuk İhmali ve İstismarı’’ konusunda ki seminerde bir kez daha bu gerçeklerle karşı karşıya kalmak beni çok sarstı doğrusu. Şunu anladım ki bu kaçınılmaz bir durum haline gelmiş. O kadar çok olay ve vaka var ki, çoğunu dinlerken gözyaşlarımıza hakim olamadık, özellikle çocuğu cinsel istismara uğramış bir annenin anlattıkları kanımızı dondurdu. Gerçeklerle yüzleşmek çok acı ama yüzleşemezsek çözüm de bulamıyoruz.

Peki, ne yapmalıyız? Nasıl korumalıyız çocuklarımızı?

 -Öncelikle çocuk hakları sözleşmesini öğretmemiz gerekiyor.
-Cinsellik konusunda çocuklarımızı bilgilendirmemiz gerekiyor.
-Sorularını cevaplamaktan çekinmeden yaşlarına uygun bir biçimde cevaplamamız gerekiyor.
-Hayır demeyi öğretmemiz gerekiyor.
-Evin dışında bulunuyorsa bir yerlerde bulunuyorsa nerede olduğunu bilmemiz gerekiyor.
-Anne, baba ve çocuk arasında şifre belirleyerek yabancılara karşı koruma oluşturmamız gerekiyor.
-Çocukların bedenlerinin kendilerine ait olduğunu anlatmamız gerekiyor.
-İyi sır, kötü sır nedir anlatmamız gerekiyor.
-İyi dokunma, kötü dokunma nedir bilmeleri gerekiyor.
-İyi rüşvet, kötü rüşvet nedir öğretmemiz gerekiyor.

    Önemli bir konuda bu bilgileri çocuğa verirken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü panik havasında sıkça yapılan hatırlatmalarla verilen bilgiler çocukları insanlardan korkan, her şeye şüpheyle bakan saplantılı kişilikler haline getirebilmektedir. Sorumlulukları ve hakların getirdiği sorumluluk kavramını öğretmemiz gerekiyor. Sorumluluk kavramını öğretmediğimiz vakit hak şımartıyor. Haklar sorumluluklarıyla geliyor. Bizim derdimiz çocuktan önce birey yetiştirmek olmalı.

    O yüzdende öncelikle biz eğitimcilere çok iş düşüyor. Çocuklarımızı, öğrencilerimizi lütfen bu konuda daha çok bilgilendirelim ki geleceğimiz olan çocuklarımızı koruyabilelim. Onlara sahip çıkalım, çocuk her şeyden önce gelir, her şeyin üstündedir…