Değişim zoru seçmekle başlar aynı devrimler gibi… Çünkü sıradan olan, alışılmış olan kolaydır ve bir o kadar güvenli. Çoğu insanın içinde kolay ve güvenli olan şeyleri seçme eğilimi vardır. Etrafımıza baktığımızda insanların bu eğilimin içine hapsolduğunu görüyoruz. Bu kişiler bir nehrin akıntısına kapılmışçasına emek harcamadan yol alırlar. İnsanların çok azıda aynı benim gibi zoru seçerler;  diğer bir ifade ile risk alırlar. İşte bu kişiler hayatlarının direksiyonunda kendileri yol alanlardır. Yol ne kadar sisli ve zor olursa olsun mücadeleden asla vazgeçmezler. Önce kendileri ile mücadele ederler. Bunu karşılığı çoğu zaman hayal kırıklığı ya da hatalar olabilir. Ama ne yaşarlarsa yaşasınlar kazandıkları en önemli şey umutlarıdır.

Çünkü bütün değişimler zoru seçmekle başlar… Peki, insan neden zoru seçer? Neden rahat rahat yaşamak varken mücadeleye girer. Bir nedeni olması gerekir. Zoru seçmemiz ortaya koyduğumuz değişimin yani yarattığımız farklılığın iyi ya da kötü sonuçlanmasını belirler. Risk almamızda ki amaç ne? Bizi buna iten sebepler ne?

Eğer bu sebepler doğru sebepler ise yarattığımız değişim büyük bir ihtimalle hem kendinize hem çevrenize yaralı olacaktır. Eğer sebepler yanlış ise ortaya çıkan değişimler her şeyi daha kötüye götürebilir. Buradan şunu anlıyoruz ki önemli olan fark yaratmak değil, iyi bir fark yaratmak…

Sizi değişime iten motivasyon kaynağınız egonuz mu? Çalışma hayatında ya da risk aldığınızda istediğiniz daha çok övgü almak mı? Motivasyonu insanların size olan davranış biçimlerinden mi alıyorsunuz? Sıradan olan şeyleri değiştirme arzunuz bundan mı? Yoksa sizde şu Egosunun esiri olup haksızlık yapmayı normal görenlerden misiniz? Belki bazen güzel şeyler yapabilirsiniz ama ben merkezli yaşadığınız sürece yaptığınız kadar yıkarsınız bence… İnsanları kullanıp işi bittiğin de bir kenara atmak çabucak tüketmek ve sonrasında yerine yenileri koymak için yine aynı yolları izlemek ne kadar zor ve yorucudur kim bilir…

Değişim için, makam, mevki için gerek var mı bunlara… Dürüst ve ahlaklı olmak bu kadar mı zor?   İnsanlar sadece işlerinin gereğini yapsa çıkarları için bulundukları yerleri kullanmasa daha çok şey üretir ve daha faydalı olurlar bence…

Etraf da bu kadar sorun varken, haksızlık, zulüm, yoksulluk alıp başını gitmişken biz milletin egosuyla uğraşıyoruz. Küçük hesaplar yapıp, çevresindekileri salak zannedenler var ya maalesef kendi kurguladıkları oyunların içinde yine kendi oyunlarının kurbanı oluveriyorlar buradan da anlıyoruz ki egoyu yönetmek de akıl gerektiriyor. Ve tabii durum böylece olunca yalanın, sahteliğin, güvenin, kibirin,  gösterişin esiri olmuş bu zavallı ego esiri ama akıl yoksunu insanlar sadece hayat zorlaştırıyorlar hem kendileri yoruluyorlar hem de etrafındakileri yoruyorlar…

Değişimden, zoru seçmek den buralara geldik ama işin özeti bu hayatı zorlaştıran, değişime engel olan, kendi mutsuzluklarını başkalarına mal eden, kötülükten beslenen bu insanların mutlak suretle değişime ve dönüşüme ihtiyaçları var. Sadece bu bile; birçok haksızlığın, kötülüğün önüne geçebilir kullanım kılavuzu olmayan bu insanları toplum olarak rehabilite edebilirsek insanlık adına çok büyük bir iş yapmış oluruz bence…

Yaşamı anlamlı kılan en önemli unsur umuttur ve benim hala umudum var.  Hadi şimdi her birimiz ego esiri olmuş bir arkadaşın elinden tutalım ve topluma yaralı olacak bir insan haline dönüştürmek için savaşalım işiniz zor benden söylemesi…

Hadi kolay gelsin…

guncelegitim.com