Suç Var Ceza Yok

Nilüfer KURUMEHMETOĞLU

22-05-2016 02:50

  Gördük ama görmemezlikten geldik, duyduk ama kulaklarımızı tıkadık. Çünkü sistem bunu dayatıyordu. Sistem her şeyi kılıfına uyduruyordu. Yasal olmayanı yasalmış gibi süslüyor. Gelir seviyesi düşük ülkemin yoksul çocuklarını sözde dini eğitim altında, yatacak yer, yiyecek yemek vererek, pislik yuvalarına mahkûm ediyordu.
    Son dönemde ülkemizde yaşanan ve her geçen gün sayıları artış gösteren çocuk istismarının sebeplerini araştırdığımızda hiç de şaşırmıyoruz aslında, ülkesinde ki okullarda, vakıf yurtlarında çocuklara yönelik taciz ve tecavüz olaylarını görmeyen, kurumlarını denetlemeyen bir Milli Eğitim Bakanlığımız var çünkü.
   Bu öyle bir bakanlık ki okullarda ‘’ cinsellik ve cinsel istismar ‘’ soruları yer alan araştırmalara bile izin vermiyor. Ve bu yüzden çocuğa yönelik cinsel saldırı vakaları Türkiye‘nin gündemimde kamu vicdanını yaralayan bir başlık olmayı sürdürüyor. Peki, cinsel saldırı mağdurlarına nasıl destek sunulmalı ve eğitimciler bu tür durumlarda nasıl davranmalı?
    Yaptığım araştırmaların sonucunda; taciz ve cinsel istismar faillerinin yüzde 11 ‘i mağdurların eğitmenleri, vakaların yüzde 13 ‘ ise okullarda ve dershanelerde gerçekleşiyor. Ve maalesef ki öğretmeni tarafından cinsel istismara uğrayan öğrencilerin bazılarının hayatlarına son verdiğini görüyoruz.  Cinsel saldırı olayları nadiren yargıya intikal ediyor .’’ Hele ülkemizde herkesin mağdura adeta suçluluk yüklediği bir yere baktığımızda bunu bildirilme oranı çok daha düşük. Okullarda böyle olaylar yaşandığında genellikle ‘’ Kimse duymasın, okulumuzun adı lekelenmesin ‘’ diyerek, mağdura destek olması gerekenler olayların üzerini kapatabiliyor. Tabi ki böyle davranmayanları tenzih ederek söylüyorum, az sayıda da olsa öğrencilerine sahip çıkan duyarlı ve vicdanlı okul yöneticileri var. ‘’ Alışık olduğumuz tavır üstünü örtme ‘’ duymadık, görmedik, bilmiyoruz…
   Burada ki bir başka sorunda eğiticilerin öğrencilerini koruduklarında ve tacizi afişe ettiklerinde kendilerine yönelen mobbing ve yalnızlaştırma. Yani siz duyarlı bir eğitici olarak yaşanılan olayları okul idaresine ihbar ettiğinizde mobbing uygulanmasına maruz kalıyorsunuz. Bu durumu açığa çıkardığınız için takdir görmeniz gerekirken, cephe alınan duruma düşüyorsunuz. Olayın üstünü örtmeyen ve ifşa eden öğretmenlerin cesur öğretmenler olduğunu düşünüyor ve hiçbir eğitici arkadaşımın bu konuda sessiz kalmamasını sonuna kadar mücadele etmesini istiyorum…
  ‘’ MEB taciz uygulayan eğiticiyi o okuldan alıyor başka okula gönderiyor, böylece çocuklara cinsel taciz uygulayan kişiler bu sefer diğer okuldaki öğrencilere tacize başlıyor. İşlenen suçun sayısı daha da artarak daha fazla çocuğun geleceği ve hayatını kararıyor. İşte bizim sistemimizin ‘’Çocuklara Cinsel İstismar’’  uygulayan pisliklere karşı bulduğu şahane çözüm…

         Peki, öğrencisi cinsel şiddete maruz kalmış öğretmenin ne yapması gerekiyor?

-  Öncelikle öğretmenlerin çocuklara inanmaları gerekiyor. Mağdur için en onarıcı duygu ‘’Bana inanıldı ve bunu yapan kişi cezasını alacak ‘’ duygusudur.
-Eğer eğitici yaşananı mağdurun arkadaşından duyduysa, mağduru rahatsız etmeden ona yaklaşarak bir şeye ihtiyacı olup olmadığını öğrenebilir.
- Eğiticiler unutmamalıdır ki, böyle bir olay görmezden gelinemez. Bu cinsel saldırılar o anda sonlanmış olsa bile kişinin üzerinde çok uzun yıllar etkiler bırakabilecek durumlardır.
-Yaşanan olay hemen yönetime bildirilmeli. Eğer çocuğun ailesi müsaitse, onların desteğini alarak bu durumun açığa çıkmasını, yasal olarak başvuruda bulunulması sağlanmalıdır.
-Eğer aile buna müsait değilse, yani çocuk eve döndüğünde zarar görecekse, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı aranır. Çocuk korumaya alınır ve olay öyle açıklığa kavuşturulur.
-Bu süreç, tek başına üstlenebilecek bir durum değildir. Eğiticiler, kendilerine destek olabilecek diğer öğretmenleri bulamadıklarında bu konuda çalışan kurumlarla iletişime geçip destek isteyebilirler.
-Böyle durumlarda en önemli şey psiko-sosyal destektir. ‘’Kişi ancak bu destekle kendini iyi hisseder.
    Burada yine en önemli görev biz öğretmenlere düşmektedir. Öğrenci –öğretmen ilişkisini bir güç ilişkisine dönüştüremeden öğrencilerimizle sevgiye dayalı, baskıdan, korkudan uzak ilişkiler kurup bunun doğrultusunda davranış geliştirebilirsek. Öğrencilerimiz bu duruma maruz kaldıklarında onlarla daha çabuk iletişim kurup sağlıklı nesiller yetiştirilmesinde söz sahibi olabiliriz.
 

DİĞER YAZILARI Asla yalnız yürümeyeceksin! 01-01-1970 03:00 Maskeli Duygular 01-01-1970 03:00 No Touch! 01-01-1970 03:00 Virüsün Yaratıcısı 01-01-1970 03:00 Ben Nilo 01-01-1970 03:00 Eskiden Bayramdı 01-01-1970 03:00 Taraftar Olmak 01-01-1970 03:00 Hadi Kolay Gelsin 01-01-1970 03:00 İpotek 01-01-1970 03:00 Çok Şey Öğrendim 01-01-1970 03:00 Siyasetin Cinsiyeti 01-01-1970 03:00 Covid Dili 01-01-1970 03:00 40’ında Bir Lotus 01-01-1970 03:00 O Bir KADIN! 01-01-1970 03:00 Neyin Projesi? 01-01-1970 03:00 Değişen Bir Şey Yok 01-01-1970 03:00 İnsan Harcamak 01-01-1970 03:00 Tek Gerçek DEMOKRASİ 01-01-1970 03:00 Sahte Hayatlar Maskeli Yüzler 01-01-1970 03:00 Her Yer Suç Mahalli 01-01-1970 03:00 1 Mayıs 01-01-1970 03:00 Suçlusunuz ! 01-01-1970 03:00 40’a Bir Kala 01-01-1970 03:00 Ölümün Kıyısında 01-01-1970 03:00 Ah Be Kadın! 01-01-1970 03:00 Kabuk 01-01-1970 03:00 Yürüme Koş 01-01-1970 03:00 Enerji Vampirleri 01-01-1970 03:00 Cep Arası Yaşam 01-01-1970 03:00 Türkiye’de Kadın Olmak! 01-01-1970 03:00 Dokunmak İnsana ve Hayata 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00