Ölümün Kıyısında

Nilüfer KURUMEHMETOĞLU

14-03-2016 18:47

                                                           
 Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, “o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın!” demiş,  Albert Camus
       Bugün benim ülkem yine karanlık, puslu, yağmurlu kara bulutlar dolaşıyor çaresizliğimizin üstünde, yine ölüyoruz yavaş yavaş ama farkına varmadan.
Bombalar art arda patlarken, bu ülkede yaşayarak, ortalama ömrümüzden her geçen gün biraz daha eksiye düşüyoruz. Sıra bana ne zaman gelecek endişesiyle yaşanan hayatlar, ölüm bir nefes kadar yakınımızda artık…
      Çaresizlik en büyük korkumuz olmuş korkuyoruz adım atmaktan, kalabalık yerlere gitmekten, otobüs beklemekten, taksiye binmekten, parklara gidip nefes almaktan, ama hiçbir şey yapmıyoruz. Ölüm hayatımızın başrolünde, şaşkınım, huzursuzum, biz nasıl böyle bir ülke haline geldik duyarsızlığın dibindeyiz, canım hiçbir şey yapmak istemiyor bugün içim kan ağlıyor…
      Mutlu olmaktan utanıyorum, gülmekten, rutin bir gün geçirip değmez şeyleri kafama taktığım için suçlu hissediyorum kendimi şimdi diyorum kaç evde ölümün çaresizliği var. Kaç evde feryat, ateş düştüğü yeri yakıyor. Ama o ateşin korları dağlıyor benim yüreğimi, beynim ve düşüncelerim hiçbir yere sığmıyor. Kabullenemiyorum, endişe, korku, şüphe, kaygı yüklü duygularımda…
   Tek istediğimiz yaşama özgürlüğümüz ama buda lüks bizim için artık. Kimi henüz çocuktu, eli annesinin elinde, kiminin hayalleri vardı. Kimi yorgun gözlerle bakıyordu Kızılay’ın kalabalığına, kimi anneydi, kimi baba, kimi daha yolun çok başında bir öğrenci ve bir hiç uğruna yitip giden hayatlar, geriye kalan ölüm onları yakalamadan önce çekilmiş mutlu fotoğraflar ve onların yürek yakan hikâyeleri…
      Üzgünüm çok üzgün ve korkuyorum yarınları olmayan masum insanların katledildiği bir yerde adım atmaya ve yaşamaya korkuyorum artık. İnsanoğlunun bu vahşetini kabul edemiyorum hiçbir şeyin yapamamanın acizliğini yaşıyorum. Bugün kelimeler suskun, bugün her şey anlamını yitirmiş, bugün gözyaşı var ülkemde…
     Daha kaç can yok olup gidecek, kaç ocağa ateş düşecek, daha ne kadar kana bulanıp gözyaşları içinde boğulacağız, dün, bugün, yarın derken her gün nasıl bir sabaha uyanacağız e şimdi isyan ediyorum yaşadığım güne, aldığım nefese, bu ülkeyi bu hale getirenlere, ne yapsak ne yapsak çıksak karanlıklardan aydınlıklara…
   Acıyı yaşayalım ve yaşatalım, unutmayalım unutturmayalım olanları, biz unutursak onlar hatırlar, biz susarsak onlar daha çok konuşur, biz azalırsak onlar daha çok çoğalır. Yaşayalım insanca yaşayalım, insana yakışır şekilde, onurlu, teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden kimsenin esiri olmadan ölüme inat yaşayalım!

Nilüfer Kurumehmetoğlu
 

DİĞER YAZILARI Asla yalnız yürümeyeceksin! 01-01-1970 03:00 Maskeli Duygular 01-01-1970 03:00 No Touch! 01-01-1970 03:00 Virüsün Yaratıcısı 01-01-1970 03:00 Ben Nilo 01-01-1970 03:00 Eskiden Bayramdı 01-01-1970 03:00 Taraftar Olmak 01-01-1970 03:00 Hadi Kolay Gelsin 01-01-1970 03:00 İpotek 01-01-1970 03:00 Çok Şey Öğrendim 01-01-1970 03:00 Siyasetin Cinsiyeti 01-01-1970 03:00 Covid Dili 01-01-1970 03:00 40’ında Bir Lotus 01-01-1970 03:00 O Bir KADIN! 01-01-1970 03:00 Neyin Projesi? 01-01-1970 03:00 Değişen Bir Şey Yok 01-01-1970 03:00 İnsan Harcamak 01-01-1970 03:00 Tek Gerçek DEMOKRASİ 01-01-1970 03:00 Sahte Hayatlar Maskeli Yüzler 01-01-1970 03:00 Her Yer Suç Mahalli 01-01-1970 03:00 Suç Var Ceza Yok 01-01-1970 03:00 1 Mayıs 01-01-1970 03:00 Suçlusunuz ! 01-01-1970 03:00 40’a Bir Kala 01-01-1970 03:00 Ah Be Kadın! 01-01-1970 03:00 Kabuk 01-01-1970 03:00 Yürüme Koş 01-01-1970 03:00 Enerji Vampirleri 01-01-1970 03:00 Cep Arası Yaşam 01-01-1970 03:00 Türkiye’de Kadın Olmak! 01-01-1970 03:00 Dokunmak İnsana ve Hayata 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00