Değerli Paydaşlar;

Covid ile mücadelede yeni bir sürece giriyoruz. Eğitim camiası olarak bu süreçte tekrar uzaktan eğitim pozisyonuna geri döndük.

Bu noktadan itibaren devletin aldığı bu "ZORUNLU" tedbiri ilişkin meslek içi ve dışı değerlendirmeler hız kazandı.

Yüz yüze eğitim, bizim eğitimini aldığımız, bildiğimiz, uzmanlaştığımız bir alan. Hayatın normal seyri içinde tercih etmek durumunda olsak, çok yüksek bir oranla yüz yüze eğitimi tercih ederiz. Fakat ülkemizde artan Corona vakaları birtakım tedbirleri ve uzaktan eğitimi zorunlu kılmıştır. Bu tercih hiç kimsenin ya da kurumun öncelikli tercihi değildir. Zorunluluktan alınmış bir karardır. Durum böyle iken hâlâ "Okullar açık tutulsun, okul öncesi yüz yüze eğitim yapıyorsa (-ki bu da yanlıştır) arada çok yaş farkı yok, birinci sınıflar da yüz yüze eğitim yapsın" fikrini savunan meslektaş ve meslekdışlarım boy göstermeye başladı.  Birçoğunun iyi niyetle, öğrencilerine daha yararlı olabilmek adına bu görüşleri dillendirdiğini biliyorum. Elimde olsa bende öğrencilerimin saçına elim, gözüne gözüm değsin isterim. Ama belli gerçekler, rakamlar var. En iyimser yaklaşımla kamu oyu ile paylaşılan sayılar ciddi boyutlarda.
Ülkemizde yaklaşık 5.380 bin ilkokul, 5.700 bin orta okul 5.630 bin orta öğretim (lise) olmak üzere aşağı yukarı 16 milyon öğrenci, 1 milyona yakın sayıda öğretmen olmak üzere 17 milyon civarında değişik yaş guruplarında insan vardır. Ülkemizde vaka oranının %3 ile %5 arasında olduğunu düşünürsek sadece eğitim camiası için 500 bin- 850 bin arası kişinin Covid-19 pozitif olarak sağlık sistemine   girmesi demektir. Sağlık sistemimizin kilitlenmesi anlamına gelir.  Bu bile başlı başına yüz yüze eğitime ara verilmesi için yeterli bir nedendir.

Ayrıca ülkede B planı olan ender alanlardan biriyiz. İş yeri kapatılan kahvecinin yok ama her türlü olumsuzluğa rağmen bizim "uzaktan eğitim " adı altında bir B planımız hali hazırda var zaten. Yıllardır yüz yüze eğitim veriyorduk ama LGS de sınava giren öğrenci sayısı 1.472 bin, hedeflediği tercihine yerleşen 212 bin 485 (Sayılar alıntıdır)

Tamam bu sayların içinde sistemsel sorunların payı büyük oranda vardır.

O zaman elenerek ulaşılan yüksek öğretim seçme sınavı sonuçlarını nereye koyacağız? Sorunun büyüğü burada değil. Çağa ayak uyduramayan öğretmenlerden tutunda liyakatsiz yöneticilere kadar, fırsat eşitsizliğinden tutunda okullar arası farklılıkların derin uçurumlar oluşturmasına kadar onlarca sistemsel sorunlar var.

Demem o ki; uzaktan eğitim içinde eşit imkân sağlanırsa camia olarak elimizden geleni yaparız. Yeter ki öğrencilerimize yeterli internet erişimi ve akıllı cihaz sağlansın. Bu noktadan itibaren her şeye rağmen kaliteli eğitim sunamıyorsak sorumluluk bize aittir. Bu suçtur.  

Tüm bu veriler ışığında yok okullar açılsın, yok yüz yüze eğitim olsun demek toplumsal duyarlılık ve sorumluluk bilinci ile örtüşmeyen popülist yaklaşımlardır. Öğretmen, toplumun aydın kesimini temsil eder. Doğru pozisyon almak sorumluluğumuzun gereği ve toplumsal görevimizdir.

Ümit DEVECİ
guncelegitim.com