Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 4+4+4 zorunlu eğitim sistemine geçmeden önce, 2010 yılına kadar, okul öncesi eğitimin zorunlu olmasını hedeflemişti. Eylül 2009 tarihinde 32 ilde, okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi projesi için pilot çalışmaları başlatmış, geçiş süresinin 1 yıl olması öngörülmüştü.

Okul öncesi eğitim, eğitim sistemimiz içerisinde artık zorunlu değil. Önce doğru adımlar atılmış ancak 4+4+4 ile ilkokula başlama yaşının bir yıl öne çekilmesiyle okul öncesi eğitim zorunlu olmaktan çıkarılmış, ülkemizde okuldan önce eğitimin geleceği adına telafisi zor bir yola girilmiştir. İyimser olalım ve zararın neresinden dönersek o kadar iyi diyelim.

Okul öncesi eğitim, Dünyada, özellikle Avrupa ülkelerinde çok önemsenen ve yatırımlarla desteklenen alandır. Üzgünüm ki ülkemizde gereken oranda, hak ettiği yerde değil. Pek çok Avrupa ülkesinde okul öncesi eğitim % 100’lere varabilmekte iken, Türkiye bu konuda bazı Afrika ülkelerinden bile geridedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın istatistiklerine bakıldığında son yıllarda artış göstermiş ancak verilerine göre okul öncesi eğitimden yararlanan öğrenci sayısı 700 binin altındadır.   

Alpay Cavlak, okul öncesi eğitim zorunlu olsun

Okul öncesi eğitim önemlidir, önemsenmelidir.

Okul öncesi eğitim sürecinde çocuklar oyunlarla öğrenmekte, eğlenerek öğrenmekte, bireysel özellikleri, yetenekleri ve ilgi alanları doğrultusunda yönlendirilip desteklenmektedir. Eğitim almış çocukların ilköğretim başarısı yükselmektedir yani okul öncesi eğitim ilkokula hazırlayıcıdır. Okul öncesi eğitim almış bir çocukta daha az okul korkusu olduğu gözlenmektedir. Okul öncesi eğitim sürecinde, çocuklarına doğru yaklaşım konusunda noksanlık hisseden veliler de okul öncesi eğitim süreci ile eksikliklerini giderme şansı bulabilmektedir. Çocuk eğitimi ve gelişimi konusunda yetersiz olan aileler doğru yönlendirilmektedir. Okul sonrası, evde de bu eğitim, aile ile birlikte devam edebilmekte, aileler bilinçli yaklaşımlarda bulunabilmektedirler. Okulda öğretmenler çocukta erken yaşta ortaya çıkabilecek ve erken müdahalenin önemli olduğu sağlık bozukluğu, gelişimsel gerilik gibi durumları gözlemleyebilmektedirler. Böylece gerekli uzman müdahalesi zamanında yapılabilmekte, bu da çocuğun hayatını etkileyebilmektedir.

Evet, Ailelerin de bu eğitim sürecinin önemini özümsemeleri ve uygulamada da aynı özeni göstermeleri, çocuklarının yaşamlarını şekillendirmedeki rolleri açısından çok önemlidir. Özellikle yaşamı tanıma ve anlama küçük yaşlarda şekillenmektedir. İşte bu dönemde çocuk eğitimsiz bırakılmamalıdır. Okul öncesi eğitim bir an önce zorunlu hale getirilmelidir.

Okul öncesi eğitimin önemini kavramak için çocuk üzerindeki geliştirici etkilerine bakmak gerekmektedir.

*Gelişimin (özellikle zihinsel gelişimin) % 70’i 0-6 yaş dönemindedir. Çocuğun ilerde kişilik yapısının, davranış şekillerinin, değer yargılarının, kısaca geleceğinin şekillenmesi üzerinde son derece etkilidir. Okul öncesi eğitimden yararlanmış bir çocukla, bu eğitimden mahrum kalmış bir çocuk arasında belirgin farklılıklar bulunmaktadır.

Peki, nedir bu farklılıklar bir göz atalım:

  1. 0-6 yaş dönemi özellikle zihinsel gelişimin oldukça hızlı olduğu bir dönemdir. Çocuk bu dönemde verilen eğitim, çevresel uyarıcılar ve öğretmen rehberliği sayesinde kapasitesini en yüksek düzeyde kullanma olanağı bulur. Birçok bilginin temel dayanağı bu dönemde kazandırılır. Çocuk, sınıf ortamında zengin materyallere ulaşabilir, uyarıcılar algısı üzerinde olumlu etkiler yaratır. Akıl yürütme becerisine olumlu katkı sağlar. Böylelikle çocuk, zihinsel gelişim üzerinde son derece etkin bir eğitim sürecinden yararlanmış olur. Yapılan araştırmalarda, yetersiz uyarıcı olan çevrede büyümüş çocukların, zihinsel gelişim bakımından geri kaldıkları ve yeterliliklerini ortaya koymada eksiklikler yaşadıkları saptanmıştır.
  2. Sosyal gelişim açısından bakıldığında ise, çocuk ev ortamında bulamayacağı önemli bir olanağa kavuşur. Akranlarıyla bir arada bir eğitim ortamında bulunur. Bu son derece önemlidir. Çocuk grup faaliyetlerine katılarak, oyunlar oynayarak, diğer çocuklarla diyaloglar kurarak birçok toplumsal kuralı öğrenir. Dünyada kendisinden başka bireyler de olduğunun, bu bireylerin de hakları olduğunun ve beraber yaşama sorumluluğunun farkına varır.
  3. Çocuğun duygusal gelişimini takip etmek ve destekleyerek geliştirmek yine okul öncesi eğitimle mümkündür. Duygularını özgür bir ortamda, değişik yollarla ifade edebilme imkanına sahiptir. Örneğin bazen bir resimle, jest ve mimikleriyle, kimi zaman da drama yaparken duygularını açığa çıkarır, rahatlamasını sağlar.
  4. Çocuk bu dönemde, diğer arkadaşlarıyla özgürce koşup oynayabileceği, zengin uyarıcılar ve uygun oyuncak çeşitleriyle donatılmış bir ortamda eğitim görür. Bu özellikle psikomotor gelişim için oldukça yaralıdır. Büyük kas (kol, bacak kasları gibi) ve küçük kas (el parmakları, ayak parmakları gibi) gelişimi üzerinde oldukça etkendir. Tırmanma, koşma, yuvarlanma vb. hareketlerle büyük kas gelişimi; boyama, koparma, yapıştırma, yuvarlama, bağlama vb. hareketlerle küçük kas gelişimi olumlu yönde desteklenir. Bu eğitim süreci, el göz koordinasyonu üzerinde de son derece etkilidir.(*Yıldızlı bölüm derlenmiştir)

Alpay CAVLAK
Eğitimci Şair-Yazar