En başta, ülkemizin sorunlarının çözümünün davranış, tutum ve değerlerimizin değişmesine bağlı olduğunu belirtmeliyim.

Duyarlı, üretken ve dinamik bir toplumda bütün toplumsal sorunlar da çözüme kavuştuğu gibi toplumsal yapı da değişir. Ancak, bu gelişme büyük ölçüde toplumsal duyarlılığa bağlıdır.

Duyarlı bireyler yetiştirmek eğitim sisteminin işlevleri arasında sayılmalıdır. Böyle bir süreci gerçekleştirmek için eğitim sistemimizin ne gibi niteliklere sahip olması gerektiğini gündeme getirmektedir.

Elbette, başlıca anahtar kelimeler toplumsal ilgi, sorumluluk ve sevgidir.

Toplumsal ilgiyi arttırmak, toplumsal sorunlara duyarlılığı arttırmada önemli bir yer tutmaktadır. Bu niteliğin geleceğin yetişkinleri olarak öğrencilerin hangi niteliklere sahip olması gerektiğinin sorgulanmasını gerektirmektedir.

En başta, empati öğesinin öğrencilerde geliştirilmesi gerekiyor. Bu gelişim, önemli ölçüde grup sürecine ağırlık veren öğretim yöntemlerine ağırlık verilmesini gerektiriyor. Oysa, sınıflarda grup sürecine ağırlık veren öğretim yöntemlerine yeterince yer verilmediği bilinen gerçektir.

Diğer taraftan, öğrencilerde toplumsal ilginin gelişmesi için dayanışma duygularının geliştirilmesi önem taşımaktadır. Bunun için  grup sürecine ağırlık veren öğretim yöntemleri önemli bir rol oynadığı gibi öğrenciler arasında çatışmaların çözüme kavuşturulması ve öğrenciler arasında çok yönlü iletişime yer verilmesi gerekmektedir.

Yine, yukarıda ifade edildiği gibi toplumsal duyarlılığın geliştirilmesinde öğrencilerin sorumluluk duygusunu taşıması önemli bir yer tutuyor.  Öğrencilerin böyle bir özelliği kazanması da büyük ölçüde öğretmenleri tarafından çeşitli roller verilmesine bağlıdır.

“Sevgi” duygusunun öğrencilerde gelişimi toplumsal duyarlılığı geliştiren etkenler arasındadır. Böyle bir anlayışın öğrencilerde gelişmesi kendi aralarında çok yönlü iletişimin kurulmasına; yine öğrencilerin informal gruplar oluşumuna izin vermek,  bir çözüm olarak değerlendirilebilir.