Yetkenin, en geniş ölçüde en üst aşamalarda olmak üzere, değişik önem sıraları arasında katı ve kesin bir biçimde dağıldığı toplumsal örgütleniş biçimine hiyerarşi denir.

Kuşkusuz; bu konu makro düzeyde, milli eğitim sistemi ile okullar arasındaki ilişkide olduğu gibi sadece okuldaki hiyerarşik ilişkiler ele alınabilir.

Milli Eğitim Merkez Örgütü, okullara yetkileri aktarmak istemiyor. Çünkü bütün kararların en etkilisini kendileri vereceğine inanmışlar. Oysa yetkiler aktarıldığında kararlar etkili olabilir.

AKP’ye yakınlığıyla bilinen ve liyakat ölçütüne göre atanmayan okul müdürlerinin oluşturduğu katı bir hiyerarşik yapıya sahiptir. Kuşkusuz, böyle bir durum birçok olumsuzluklara gebe.

Bu olumsuzlukların en başında kararlar etkili bir biçimde gerçekleştirilememektedir. Oysa karar verme yetkisi aktarıldığında kararlar etkili bir biçimde gerçekleştirilir.

Diğer taraftan, eğitimli ve mesleğinin uzmanı olan öğretmenler okul yöneticilerinden yetkilerini aktarmalarını beklerler. Aksi halde öğretmenlerin çeşitli olumsuzluklar yaşaması muhtemel.

Bu olumsuzlukların başında, öğretmenlerin iş doyumunun azlığı ve düşük moral ve çatışma gelmektedir. 

Kuşkusuz, böyle bir ortam, öğretme-öğrenme sürecini olumsuz etkilenmesi ve dolayısıyla okulun etkililiğinde olumsuzluklar yaşanması demektir.

Hasan GÜNEŞ