Bedensel ya da zihinsel bir engeli olan çocukların eğitimi için son dönemde önemli mesafeler kat edildi. Eğitim alanında normal çocukların gittiği okula devam edebilen çocuklar engel derecelerine göre farklı okullara da yönlendirildi. Ancak engelli guruplar arasında eğitim adına en az şeyin yapıldığı engel gurubu, zihinsel engelliler grubudur. Bu çocukların eğitimi yüksek bilgi birikimi ve özen gerektirir.

Ülkemizde temel olarak görme ve işitme engelli çocukların eğitimine yönelik okullar vardır. Bunlar sayıca yetersiz olsa da önemli bir ihtiyacı karşıladığı açıktır. Bedensel engelli çocukların büyük bölümü akranları ile aynı okullara gidebilmekte, bazı özel donanımlı cihazlarla eğitimlerini sürdürebilmektedirler.

Asıl sorun zihinsel engeli bulunan ve çevresiyle uyum sorunu yaşayan çocukların eğitimlerinde ortaya çıkmaktadır. Bu çocukların önemli bir kısmı durumları fark edilmeden okullara gönderilmekte, böylelikle eğitimlerinde gecikmeler yaşanmaktadır. Zihinsel engel derecesi yüksek olanların ise önemli bir kısmı aileleri tarafından eğitim sistemi dışında bırakılmaktadır. Toplumdan soyutlanan bu çocuklar ileriki dönemlerde aşırı miktarda sorunlarla karşılaşmakta ve kendileri sorun oluşturmaya başlamaktadır.

Engelli tüm çocuklarımızın yaşam koşullarının değişmesi sadece onlara hizmetlerin götürülmesiyle orantılı değildir. Bu çok önemli olmasına rağmen toplum olarak engellilere ve onların ihtiyaçlarına karşı duyarlı hale gelinmedikçe yapılan tüm hizmetler yetersiz kalacaktır. Bu sorunun çözümü engelli çocuklarımızın içinde yaşadığı ailelerin bilinçlenmesiyle çözülebilecektir. Aileler engelli çocuklarını kabullenmedikçe, onların eğitimi için kendileri de çaba harcamadıkça sistem doğal olarak çok zorlanacaktır.
Oysa okul ve aile işbirliği ile zihinsel engelli çocuklarında eğitilebilmesi söz konusudur, hatta çocuğun geleceği için eğitim zorunludur. Kuşkusuz bu bildiğimiz anlamda bir eğitim ve öğretim olmasa da engelli bireyin topluma kazandırılmasında, kendi yaşayışını kolaylaştırmasında faydalı olabilecek bir eğitimdir.  Ancak, zihinsel engelli çocuklara sahip ailelerin bu çocuklarımızı herkesten önce eğitilebileceklerine inanmaları gerekmektedir. Bu kabullenme olmaz ise maça yenik başlanacaktır.

Hangi engel gurubuna girerse girsin engelli çocuklarımızın eğitimi, onların toplumdan ayrı bir varlıkmış gibi algılanmasını sağlayacak sadece onlara özel okullarda olmamalıdır. Toplumla birlikte yaşamayı becerebilmek, okullarında diğer öğrencilerle birlikte olduğu bir kavram haline getirilmelidir. Böylece hem toplum tarafından kabullenilmesi hızlanacak, hem de engelli çocuğun topluma kazandırılması hızlanacaktır.

İşin sadece okullar ile bittiğini söylemek yanıltıcı olmaktadır. Nüfusumuzun %10’undan fazlasını oluşturan engelli insanlarımızın yaşamlarının her alanında kolaylaştırıcı tedbirler alınmalı ve alınan bu tedbirler yaşama geçirilmelidir. Maalesef çok iyi kararlar alıyor olmamıza rağmen bu karları hayata geçirmede başarılı olamıyoruz.

Örneğin, görme engelliler için kaldırımlarda düzenlemeler yapıyoruz ama bu düzenlemeyi elektrik direğinde bitiriyoruz, ya da bu alanlara araç park ettirip belediyeler olarak otopark parası alıyoruz. Kaldırımın bir ucuna rampa koyarken diğer ucuna koymuyoruz. Ya da üst geçidin bir tarafına rampa koyup diğer tarafına merdiven yapıyoruz. Örnekleri yüzlerce çoğaltmak mümkün.

Okullarımızda en çok sorun yaşadığımız zihinsel engelli çocukların eğitiminde daha yolun başındayız. Yapılacak yeni düzenlemeler ile önce eğitici eğitimine ağırlık verilmesi, bu çocukların eğitimine yönelik fiziksel ortamların hazırlanması, eğitim materyallerinin buna göre seçilmesi, uygulama planlarının daha işler hale getirilmesi ve eğitime ailenin de aktif olarak katma çabalarının geliştirilmesi son derece önemlidir. Ailenin içinde olmadığı bir eğitimin başarıya ulaşabilmesi neredeyse olanaksız ölçüsündedir.

Çocukların okul ortamı dışında da eğitimine yönelik çalışmalar yapılması, ailelerin sorunlarına çözüm getirilmesi de önemli bir sorundur. Bu sorunların aşılmasında merkezi gücün yanında yerel güçlerin de tüm güçleri ile desteği gereklidir. Örneğin, engeli çocuklarının bakımını sağlayamayan, bu çocukların sürekli ilgilenilmesi yüzünden kendilerine zaman ayıramayan ailelere yönelik çalışmalar dünyada yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilmektedir. Özellikle kısa süreli engelli bakım evleri gibi uygulamaların yarar derecesi tahmin edilemeyecek kadar yüksektir. Bu konuda çok sayıda bilimsel çalışma ve örnek uygulama vardır.

Bizlere düşen görev bizim çocuklarımızın engeli ne olursa olsun eğitilmesini sağlamak, onları bir şekilde topluma kazandırmaktır. Engelli bireyi toplumdan ne kadar saklayabiliriz ki? Yarın onları saklayacak bir ailesi kalmayınca ne olacak? Bu eğitim ve topluma kazandırma görevi hepimizin görevidir. Sadece devletten beklemek, görevi yerel yönetimlere bırakmak doğru değildir. Bu çocuklar bizimdir, vazgeçilmez parçalarımızdır.

Engelliler için yaptıklarınızı aslında kendiniz için yaptığınızı unutmayın. Yarın siz de bir engelli olabilirsiniz.